Dr. Ender Saraç stres ve kirli hava yüklü şehirlerde bazı noktalara dikkat ederek yaşlanma ve yıpranmalara karşı korunabilineceğini söylüyor. Uzun yaşamın sırrı temiz hava, doğa ile iç içe yaşamak ve stresten uzak kalmakta gizli. Büyük şehirlerde ise bu durum geçerli değil.
Her günün koşuşturmaca içinde geçtiği, trafik, hava kirliliği, stres, gürültü gibi negatif etkilerin bir arada toplandığı şehirlerde uzun yaşamak hiç mi mümkün değil? Bedenin direncini artırıp, bağışıklık sistemini güçlendiren ve tabii ölümcül hastalıklara karşı vücudu koruyan antioksidant’lara dikkat etmek gerekiyor.
Selenyum, beta keroten, E vitamini, esterlenmiş C vitamini, Amritkalaş, üzüm çekirdeği,çam ekstreleri gibi bitkisel takviyeleri stres yüklü yerleşim birimlerinde yaşayan kişilerin kullanmaları hayati önem taşıyor.
Vücutta depolanan serbest radikaller, kişinin yaşlanma sürecini de hızlandırıyor. Ender Saraç serbest radikalleri ‘Başı boş oksijen molekülleri’ olarak tanımlarken, aynı moleküllerin demirin bile çürümesine yol açtığını belirtiyor.
Detoks ve pancha karma adı verilen bedeni toksinlerden arındıran özel yöntemler bu durumla başa çıkmak için oldukça etkili. Çeşitli bitkisel kürler, mideyi yormayan özel diyetler, sıvı alımıyla birlikte masaj gibi tekniklerle beden temizlenerek, yeniden şarj ediliyor. Serbest radikallerden arınan bedenle birlikte yaşam kalitesi de artıyor.
Stres yaşamın en büyük düşmanı. Kişiyi büyük sıkıntılarda savunma kalkanı olarak koruyan stres, rahatlama döneminde ölümcül sonuçlar da ortaya çıkarabiliyor. Saraç, halk arasında yaygın olarak söylenen ‘Adamcağız o kadar çekti, tam rahata erdi, küt diye gitti’ sözünün konuya en iyi örnek olduğunu açıklıyor.
Oysa stresi bir sonraki güne taşımadan uzun ve sağlıklı bir ömür sürmek mümkün. Doğru nefes almak, oksijenli havada kısa süreli yürüyüş yaparak negatif etki yok edilebiliyor. Bitkisel çaylar ise mideye yararlı olduğu kadar strese karşı da kullanılabiliyor.