Hayat şartlarının özellikle de biz çalışan anneleri vakit açısından çok fazla zorlaması ile pratik çözümlere yöneldiğimiz bir gerçek. Bu pratik çözümlerin başında dondurulmuş ve konserve gıdalar geliyor. “Çocuğuma dondurulmuş veya konserve yiyecekler hazırlamak zorundayım, galiba onu yeteri kadar besleyemiyorum” kaygısı hemen hepimizin yaşadığı bir duygu. Hatta bazılarımız için bu kaygıdan öte vicdan azabı gibi bir şey… O zaman hep birlikte, biraz içimizi rahatlatalım…
Her şeyden önce dondurulmuş gıdalar sağlıklı ve güvenlidir, tabii hangi şartlar altında dondurulup-saklandıklarına bağlı olarak… Daha önce de belirttiğim gibi yiyecekler dalından koptukları andan itibaren besin değerlerini kaybetmeye başlarlar. Önemli olan doğru saklama ve işleme koşullarının sağlanması ile bu kaybı en aza indirmektir. Pazardan alınıp, bir hafta boyunca dolapta veya dışarıda saklanan bir yiyecekle karşılaştırdığımızda, pazardan alınıp uygun işlemlerden geçirilip hemen dondurulmuş bir gıda daha besleyicidir. Ya da üreticiden alınıp, doğru teknoloji ile dondurulmuş gıdalar, işlenmemiş ama bekletilmiş gıdalardan daha fazla besin değerine sahiptir. Dondurulmuş ürünlerin o yiyeceğin en taze, besin değerininin en üst noktada olduğu zaman toplanıp yapıldığını unutmamak gerekir. Doğru dondurma işlemi sonucunda gıdanın besin değerinin düşmesine neden olabilen kimyasal ve mikrobiyolojik reaksiyonlar çok yavaşlarlar.
ÇÖZDÜRÜLMÜŞ GIDAYI TEKRAR DONDURMAYIN!
Dondurulmuş gıdaların besin değerinin ve mikrobiyolojik güvenirliğinin korunmasında çözdürme işlemi de çok önemlidir. Yiyeceği pişirerek kullanacaksak, çözdürmeden kullanmak en doğrusudur. Özellikle mikrobiyolojik açıdan bakıldığında çözdürülmüş gıdalar tekrar dondurulmamalıdır. Daha önceki yazılarımda da bahsettiğim gibi yiyecekler tezgah üzerinde vb. değil, buzdolabının en alt rafında veya mikrodalgada çözdürülmelidir. Özellikle sebze ve meyveler çözülmüş kullanılacak ise çözdürme sonucunda kabın içinde biriken su (yiyeceğin saldığı su) da kullanılmalıdır. Bu suya yiyeceğin içindeki bazı vitamin ve minerallerin geçmiş olabileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Eğer ürünü dondurulmuş olarak alıyorsak, mutlaka üretim ve son kullanma tarihini kontrol etmeliyiz.
Konserve ürünler üretilme aşamasında yüksek sıcaklıklara çıkarıldığından yiyeceğin cinsine de bağlı olarak özellikle bazı vitaminler açısından çoğu, dondurulmuş gıdalara oranla daha fazla besin kaybına uğrarlar. Balık gibi protein açısından zengin ürünlerin konservelerinde besin kaybı düşüktür. Önemli bir nokta da konserve ürünleri kullanırken bazı vitaminlerin ve minerallerin konservenin suyuna geçtiğini hatırlamaktır. Markette bekleme sırasındaki besin kaybı konserve ürünlerde yavaştır. Konserve yiyeceklerin hiçbir besin değeri taşımadığı yaygın, ancak doğru olmayan bir inanıştır.
BEN ÇOCUĞUMA NE YEDİRİYORUM?!
Peki, sen çocuğuna ne yediriyorsun derseniz?.. Bir anne olarak, ben mümkün olduğunca, oğlumun her ürünü en taze ve doğal hali ile tüketmesini tercih ediyorum. Ancak ben de çok yoğun çalışan bir anneyim. Benim ikinci tercihim dondurulmuş gıdalar, daha sonra da konserve yiyecekler.
Amerika’da bir üniversitede yapılan bilimsel araştırma, bireyin günlük besin ihtiyacının tam olarak karşılanabilmesi için taze, konserve, dondurulmuş ve kurutulmuş yiyeceklerin her birinden belli miktarlarda tüketmesi gerektiğini söylemektedir. Tabii bu denge bireyin özelliklerine göre değişiklikler göstermektedir.
Önemli bir noktayı vurgulamadan geçemeyeceğim. Benim burada anlatmaya çalıştığım en doğal hali ile dondurulmuş veya konservelenmiş yiyeceklerdir. Marketlerde satılan bazı konserve ve dondurulmuş yiyeceklerin içine tadlarını daha cazip hale getirmek için şeker gibi ek katkı maddeleri eklenmiştir. Bu ürünlerin kalorileri yüksektir ve şişmanlık veya diğer bazı sorunlara neden olabilirler. Bu tür ürünlerden uzak durmalıyız. Yiyeceklerimizi satın almadan önce etiketlerini okumayı mutlaka alışkanlık haline getirmeliyiz.