Domuz Gribinin Özellikleri ve Salgın Riski, Domuz Gribi Türkiye
Domuz gribi kalabalık alanlarda daha hızlı ve kolay yayılma eğilim göstermektedir. Önceden insan açısından zararlı olmayan virüsler bugün tehlike unsuru olabilmektedir.
Grip, muhtemelen, yeryüzünde 2000 yıldan fazla süredir varlığını sürdüren bir in-feksiyondur. İnfluenza virüsü ilk kez 1933’te tanımlanmıştır. A, B, ve C olmak üzere üç ana grubu ve A grubunun ayrıca çok sayıda alt-tipi vardır. Özellikle A grubu olmak üzere virüsün genetik değişimleri ve değişen yoğunluk ve ağırlıkta her yıl toplumlarda oluşturduğu salgınların sonuçları yoğun araştırmaların odağı durumundadır.
Domuz Gribi Nasıl Bulaşır
Hastalık toplumlarda, özellikle kalabalık ortamlarda, kolaylıkla yayılır. Soğuk ve kuru hava diğer hava koşullarına göre virüsün organizma dışında canlı kalabilmesi için daha uygun bir ortamdır. Bu nedenle ılıman iklimlerde kış aylarında görülen mevsimsel epidemiler oluşturur.
Domuz Gribi İle İlgili
Grip virüslerinin en önemli özelliği genetik yapılarındaki değişiklik potansiyelidir. Bu değişiklikler çoğu zaman hafif olup, zaman içinde geçirilen hastalıklara bağlı koruyucu antikorlar da gelişerek toplumlarda etkilenen insan sayısının azalması beklenir. Oluşan değişiklikler kimi zaman, toplumlarda yeni bir virüs gibi algılanacak denli büyük olur. Daha önceden insanlarda hiç hastalık oluşturmadığı ve bu nedenle koruyucu antikorların gelişmemiş olduğu bu durumda çok sayıda insanı etkiler. Tarihte oluşan pandemiler bu büyük değişikler sonucu, daha önce insanlarda hiç görülmemiş virüslerin yayılımı ile gerçekleşmiştir. Bu salgınların tarihte 30-40 yılda bir ortaya çıktığı görülmektedir. 1918’de İspanyol gribi, 1957 Asya gribi ve 1968 Hong Kong gribi pandemilerinden elde edilen bilgiler bugünkü bilgilerimizi oluşturmaktadır ve son 5-10 yılda yeni bir pandemi beklentisi bu nedenle artmıştır. Kuş gribi bu nedenle önemli bir tehtid olarak algılanmakla birlikte yine virüsün insana adaptasyonu tam olarak gerçekleşmediğinden insandan insana bulaş güç olmaktadır ve bu nedenle çok hızlı bir yayılım olmamıştır.
Domuz Grip
Aslen tüm grip virüsleri kuş kökenlidir ancak kuşlarda hastalık yapan virüslerin insanlara bulaşması daha doğrusu bulaşma olduğunda solunum yoluna tutunabilmesi çok güçtür; çünkü tutunacağı bölge özellikleri farklıdır. Hem kuşta bulunan, hem de insandaki farklı özellikteki tutunma bölgeleri domuzda bulunur. Yani domuz hem kuş virüsü ve hem de insan virüsü ile enfekte olabilir. Aynı anda farklı virüslerin bir arada bulunabilmesi de bunlar arasında genetik madde değişimine ve yeni, daha önce insanlarda hastalık yapmamış virüslerin ortaya çıkmasına neden olabilir. Bu şekilde ortaya çıkacak virüs, insanlarda uygun tutunma bölgesi bulacağından insandan insana kolaylıkla bulaşabilir ve dünyayı etkileyebilecek bir salgın tehdidi oluşturabilir. Yeni İnfluenza A (H1N1) virüsü, bu nedenle önem taşımaktadır. Ayrıca bundan sonraki yayılım sırasında da virüste, oluşacak başka değişimlerle, oluşturduğu hastalığın şiddetinde değişiklikler görülmesi, daha ağır klinik tablolara ve ölümlere neden olması veya şu anda etkili görünen tedavilere dirençli hale gelmesi de olasıdır.
Olası Grip Pandemisi Neden Önem Taşımaktadır
Yıllık epidemiler sırasında ABD’de % 10-20 hastalık atak hızı, 114.000 hastaneye yatış ve 20.000’den fazla ölüm olduğu saptanmıştır. Yıllık epidemilerin yanı sıra influenza A virüsü, en az 300 yıldır, önceden belirlenemeyen aralıklarla ortaya çıkan pandemilere neden olmaktadır. Sadece 20. yüzyılda üç pandemi olmuştur. İlki ve en iyi bilineni İspanyol gribi adı ile anılmış ve gerçekleştiği 1918-1919 yıllarında dünyada 20 milyondan fazla, ABD’de 500 binden fazla ölüme neden olmuştur. Ölümler özellikle genç erişkinler arasında görülmüştür. Daha sonra 1957’de oluşan pandemide (A/Asya[H3N2]) 68.000 ve 1968’de (A/Hong Kong[H3N2]) 33.800 ölüm başlıca yaşlı ve kronik hastalığı olanlarda gerçekleşmiştir. Ancak yine de her iki pandemide de genç ölümleri yıllık epidemilerden daha yüksek olmuştur.
Domuz Gribi Sağlık
Yaşanan pandemilerden geriye kalan önemli epidemiyolojik bilgiler söz konusudur. Tam anlamıyla yeni ve bulaşıcı bir virüs oluştuğunda küresel yayılımı önlenemez bir durumdur. Ülkelerin sınırlarını kapatma, giriş-çıkışı önleme gibi, alacakları önlemler de ancak bir süre geciktirebilir ancak yayılımını engellemeyecektir. Önceki yüzyılda, henüz ulaşımın çoğunlukla gemilerle sağlandığı dönemde bile infeksiyonun tüm dünyada yayılması ancak 6-9 ay almıştır. Günümüz ulaşım koşulları dikkate alındığında bu sürenin çok daha kısa olacağı tahmin edilmektedir.
ABD’de yapılan araştırmalar influenzaya bağlı yıllık direk sağlık giderlerinin 1-3 milyar dolar civarında olduğunu göstermektedir.
Dünyada gelişen son 2 pandemide de hastalık oranının yüksekliği yanında sosyal hayatın önemli ölçüde etkilediği ve 1995 Yılı hesapları ile 32 milyar dolardan daha fazla ekonomik kayba neden olduğu saptanmıştır. Sosyal yaşamın etkilenmesi, toplu yaşam koşullarının bozulması, okulların kapanması ve toplumsal huzurun bozulması; çok sayıda hasta varlığında kaçınılmaz bir sonuç olarak görülmektedir.
Tarihi bilgiler yanı sıra, günümüzdeki epidemiyolojik, ekolojik ve ulaşım koşulları göz önüne alındığında bundan sonra da pandemiler olması kaçınılmaz bir durumdur. Önceki pandemilerin ışığında bir sonra gelişecek pandeminin ABD’de % 15-35 lik hastalık oranı ile ile 314.000-734.00 hastaneye yatış, 89.000-207.000 ölüm ve 71-166 milyar dolar direk maliyete neden olacağı hesaplanmıştır. Aslında tam olarak ölüm hızının belirlenmesi güç hatta imkansızdır denebilir. Çünkü ölüm hızını belirleyen dört ana faktör söz konusudur: 1) Virüsün bulaştığı birey sayısı, 2) Virüsün hastalık yapıcı özelliği, 3) Etkilenen toplumun özellikleri ve yaşam koşulları ve 4) Önleyici faaliyetlerin etkinliği. DSÖ, nispeten orta düzeydeki 1957 pandemi rakamlarından yola çıkarak 2-7,4 milyon ölüm olabileceği tahmini yapmışsa da daha ağır hastalığa neden olan 1918 pandemi virüsü gibi bir virüsle pandemi gelişmesi halinde bu rakam çok daha yüksek olabilecektir.
Bu koşulda hastanelerin fizik ve hizmet kapasitesi dahi yetersiz kalabilecektir. DSÖ tarafından, % 10 hastalık hızının toplumda stres yaratacağı, % 25 olduğunda toplumsal hizmetleri aksatacağı ve hastane ve tıp merkezlerinde sıkıntı yaratacağı, % 50 hastalık hızının ise dramatik sonuçlar doğuracağı öngörülmüştür. Sosyal yaşamın etkilenmesi, toplu yaşam koşullarının bozulması, okulların kapanması ve toplumsal huzurun bozulması; çok sayıda hasta varlığında kaçınılmaz bir sonuç olarak görülmektedir. Özellikle enerji, ulaşım ve iletişim sektörü çalışanlarının iş gücü kaybı bu hizmetlerin aksamasına yol açabilecek duruma geldiğinde toplumsal etkilenme en yüksek noktasına ulaşacaktır.
Yine DSÖ bildirimlerine göre ekonomik sıkıntı yaşayan pek çok ülkenin olası bir pan-demiye hazırlıklı olabilecek kaynağının olmadığı düşünülürse, bu ülkelerde dramatik sonuçların çok daha düşük atak hızları ile de ortaya çıkması büyük bir olasılıktır.