DOĞUM SONRASI DEPRESYON

Yazar:   Tarih:   Kategori: Genel Sağlık 

DOĞUM SONRASI DEPRESYON

Doğum yapan kadınlarda, doğumdan sonraki bir yıl içinde bazı psikiyatrik sorunlar diğer zamanlara göre daha sık ortaya çıkabilir. Bu sorunlardan birisi de yaklaşık doğum yapan her 10 kadından birinde gelişen doğum sonrası depresyondur. Genellikle doğumdan sonraki 2-8. haftalar içinde başlar ve en az iki hafta en çok bir yıl kadar sürer. Tedavi görmeyen kadınlarda 3 ay- 1 yıl arasında kendiliğinden düzelir. Geriye yönelik epidemiyolojik taramalar ciddi ruhsal ve duygusal hastalıkların ortaya çıkması açısından, postpartum dönemini gebelik dönemine kıyasla 3-4 kez daha riskli olduğunu ortaya koymaktadır. Postpartum döneminin ilk 4 haftası bu açıdan en riskli dönem olmakta, ancak genellikle bu süre 6. aya kadar uzayabilmektedir. Gebelik süresince ; evlilik gerilimi ve doyumsuzluğu, istenmeyen hayat olayları bu konuda önemli etkenler olarak bildirilmiş, bilişsel yatkınlık ileri sürülmüş, çocuk bakımına ait beklentilerin ise belirleyici olmadığı ortaya konmuştur. Ergenlik döneminin biyolojik-psikolojik stresleri bu çağdaki annelerde depresyon oranını, yetişkin annelerden yüksek kılmaktadır.

Doğum sonrası depresyonun nedenleri kesin olarak bilinmemektedir. Hızlı fizyolojik değişikliklerin rolü olabileceği düşünülmektedir, ancak hangi etmenlerin daha fazla neden olduğu açık değildir. Bununla birlikte bazı risk etmenlerini taşıyan kadınlarda doğum sonrası depresyonun daha sık görüldüğü bilinmektedir. Bu risk etmenleri; kadının ya da eşinin işsizliği, sosyal desteğin yetersiz olması, evlilikle ilgili sorunlar, beklenmedik yaşamsal olaylar (ölüm, ayrılık vb.), planlanmamış gebelikler, çok doğum yapmış olma, daha önceki gebeliklerde depresyon geçirilmesi, anne sütü ile beslememe, kayıpla sonlanan gebelik ve doğum deneyimleri, erken anne-bebek ayrılığı ve bebeğin bakımı ile ilgili duyulan kaygılardır. Ayrıca çocuğun özürlü doğması veya bazı geleneksel-kapalı toplum yada yörelerde çocuğun cinsiyetine yönelik beklenti ve değer yargılarının da depresyon gelişimi açısından önemli bir stres kaynağı olabileceğine ilişkin birçok klinik gözlem vardır.

Hannah ve arkadaşları; bebeğin düşük doğum ağırlıklı olmasının, sezeryanla doğumunun, zor doğumun ve biberonla beslenmesinin yüksek depresyon oranları ile önemli ölçüde ilişkili olduğunu bulmuşlardır. Evlilik dışı doğum, ölü doğum, ailede hastalık öyküsü; diğer risk etkenleridir.

O’Hara ve arkadaşları; çocuk doğuran depresyonlu kadınlarda erken gebelik döneminde de yüksek belirti düzeyi ve sosyal uyumsuzluk bildirmektedirler.

Meltzer ve Kumar; doğum sonu ruhsal sorun gösteren 142 annenin % 80’inde duygulanım bozuklukları saptarken, % 6’sında şizofreni bulmuşlardır.

O’Hara ve Swain tarafından yapılan bir incelemede doğum sonrası depresyon düşüncesini sağlayan önemli göstergeler arasında; geçmişte psikopatolojik bir durumun olduğuna dair öykü, gebelik sırasında psikopatolojik bir durumun ortaya çıkması, evlilik içi ilişkilerde zayıflık, sosyal desteğin az olması, stresli hayat şartları sayılmaktadır. Düşük aile geliri, düşük mesleksel statü gibi faktörler daha az etkilidir. Bir Avusturalya çalışmasında; daha önceki gebelikleri düşükle sonuçlanan kadınların, bir sonraki gebeliğin son 3 ayında daha yüksek düzeyde depresif belirtiler ve anksiyete gösterdiği saptanmıştır. Ayrıca düşüğü takiben 2. kez gebe kalan kadınlarda postpartum ilk yılda daha fazla depresif belirti gösterme eğilimi vardır. bilgi 

Anne sütü ile beslemenin genel yararları iyi bilinmektedir. Doğum sonrası depresyon açısından ele alındığında ise anne sütü ile beslemenin olumlu ve olumsuz etkileri olabilmektedir. Anne sütü veren kadınlar, kendilerine ayıracak zamanlarının çok az oluşu, emzirme nedeniyle uykusuz kalmaları, ilaç kullanmaları gerektiğinde bebeğe zararı olacak endişesi duymaları gibi nedenlerle kolaylıkla negatif duygu durumuna girebilirler. Bunun yanında anne sütünün hızla kesilmesinin bazı hormonal değişiklikler yoluyla depresif belirtileri daha da kötüleştirdiği düşünülmektedir.

Doğum sonrası depresyon sık görülmesine karşın çoğu kez tanı konulamamaktadır. Bu durumun başlıca nedenleri kadının negatif duyguları nedeniyle kendini yalnız hissetmesi ya da utanması, rutin kontrol için çağrıldığı 6. doğum sonrası haftaya kadar doktorla görüşme olanağı bulamamış ya da hangi doktora başvuracağını kestirememiş olması, yeni doğan bebeğin verdiği heyecanla yakınmalarını dile getirememesi olabilir. Çoğu kadın sorunlarını depresyon olarak algılamaz, yine çoğu bu konuda destek arayışı içinde değildir. Bu konuda yardım arayışında olan bir kadın da çoğu kez bebeğinin doktorundan bu konuda bir yardım alabileceğini düşünmez. Ağır doğum sonrası depresyonu olan kadınların yalnızca %50’den azı belirtilerini depresyon olarak değerlendirmektedir.

DOĞUM SONRASI DEPRESYON adlı konuya yorum yapmak ister misin? Etiketler

*

*

Yorum yapmak ister misin?

Acilservis.pro - Hakaret, imla kurallarına uymayan ve konu ile alakasız yorumlar kesinlikle onaylanmayacaktır.