Doğum Kontrol Yöntemleri ve Doğum Kontrol Hapı
Gebelik önleyici haplar 2001 yılında 40. yaşını kutladı. 40 yaşında bir kadının ne istediğini çok iyi bilmesi gibi, bizde en sevilen yöntem olan bu korunma aracı da bugün 1 Haziran 1961’de piyasaya sürüldüğü zamankinden daha fazlasını sunuyor. Günümüzde hapa güvenen kadınlar yalnız güvenli bir korunmadan değil, aynı zamanda bunun olumlu ek etkilerinden de yararlanıyor.
Ahlaka aykırı bir öykü
Haplar Avrupa piyasasına sürüleli çok oldu ama bunların gelişmesi de durmadı. Ve baştan beri haplar kesinlikle kadınların kurtuluşu olarak kabul görmedi, tam tersine ahlaki, politik ve dinsel açıdan dirençlerle karşılaştı, aslında bu tepkilerden bazıları günümüze kadar da uzandı.
20. yüzyıl başında en iddialı bilim adamları yeni bir araştırma alanı olan hormon araştırmasına yoğunlaşmışlardı, çok geçmeden de bu alanda elde edilen en son bilgileri doğum kontrolünde kullanma fikrine vardılar. Ama gebeliği hormonla önlemenin pratikte uygulanabilmesi ancak 20 yıl sonra, Amerikalı kimyacı Russel Marker’in yam köklerini (tropikal bölgelerde yetişen, patates benzeri bir yumru – ç.n.) steroit hormonları bakımından zengin bir kaynak olarak keşfetmesiyle olanaklı hale geldi.
Elde edilen bilimsel bulgulara sonunda pratikte kullanılma yolunu açan kişi bir kadındır. Hemşire ve kadın hakları savunucusu olan Margret Sanger, üreme biyolojisi uzmanı Gregory Pincus’un dikkatini hormonla korunma konusuna çeker. Onun girişimi ve bağışlarla sağladığı finansman sayesinde, bilim adamı, en etkili hormon kombinasyonunu araştırmaya başlar. İlk hap 1957’de Enovid adıyla Amerikan piyasasına sürülür. Ama hormonlu korunma aracı olarak değil, başta yalnızca âdet şikâyetlerine karşı ilaç olarak. İlk “doğum kontrol hapı”nın gebelik önleme aracı olarak kullanılmasına ancak üç yıl sonra izin verilir.
Hormonla korunma yöntemleri
Siz de yıllardır hapla korunan ve bundan memnun olan kadınlardan mısınız? Öyleyse bu korunma yöntemini sürdürmemeniz için hiçbir neden yok.
Hormonla korunmaktan memnunsunuz ama her gün hapı düşünmekten de gına mı geldi? Öyleyse hormonlu çubuk Implanon gibi uzun vadeli bir korunma yöntemine geçebilirsiniz.
Yoksa şimdiye kadar başka yöntemlerle korundunuz da, âdet sancılarına ve sivilcilere karşı bir şeyler yapabilmek için mi başka bir yönteme geçmek istiyorsunuz? Jinekologunuz birçok hap ve mini hap arasından sizin için böyle olumlu etkileri olanları seçebilir.
Hormonlar kilo almalarına yol açtığı için şimdiye kadar hapla korunmak istemeyen kadınlar da drospirenon adlı gestajeni içeren hapları deneyebilirler.
Son olarak bir iyi haber de bundan böyle âdet öncesinde performans kaybı yaşamak istemeyenler için: Düşük dozlu haplarla çevriminizi yıl içinde sadece birkaç kez âdet görecek şekilde ayarlayabilirsiniz. Hatta, hormonlu çubuk Implanon ile korunan kadınların birçoğunda bir geçiş döneminden sonra kanamalar tümüyle kesilir.
Hormonla korunmanın avantaj ve dezavantajları
Genel olarak hormonla korunma yöntemleri
Yüksek güvenilirlik sağlayan yöntemlerdir
Hormonların yan etkileri olabileceği için, bazı hastalıklarda ve risk faktörlerinde bu tür korunmaya gidilmemelidir. 35 yaşın üzerindeyseniz ve sigara içiyorsanız, hormonla korunmamalısınız.
Doğum Kontrol Hapı
Yüksek güvenilirlik, kolay uygulama
Âdet sancılarına ve şiddetli kanamalara karşı olumlu etki
Her gün alma zorunluluğu
Mini hap ve Doğum Kontrolü
Yalnızca gestajen içerir. Güvenilirliği kombine haplardaki kadar yüksek değildir. Ös-trojen almak istemeyen kadınlar için de uygundur
Mini hap disiplin ister: Düzgün almayanları affetmez
Sıkça ara kanamalar olur
Aylık iğne
Gestajen ve tahammülü çok kolay doğal bir östrojen içerir
Kombine haptan daha güvenlidir.
Ayda bir kere enjekte edilir
Depo gestajen (üç aylık doğum kontrol iğnesi ve Doğum Kontrol Kullanımı
Yalnızca gestajen içerir
Her gün hap almak istemeyen kadınlar içindir
Hâlâ çocuk isteyen kadınlar için pek uygun değildir, çünkü etkileme süresi içinde hormonun etkisi durdurulamaz ve uzun süre kullanıldığında gestajen çok ağır yıkıma uğrar
Yalnızca evli anneler için korunma
Batı Almanya ilk hapı bir yıl daha beklemek zorunda kalır. Schering firması cinsellik düşmanı Almanya’da riskli bir alana girmeyi göze alarak Anovral adlı preparatı piyasaya sürer. Bu ilk hap Avrupa’da da önceleri yalnızca “âdet bozukluklarının tedavisi” için kullanılır. Gebelik önleyici işlevine prospektüsün kıyı köşe bir yerinde sadece kısaca değinilmekle yetinilir. Doktorlara bu ilacı sadece, iki çocuklu evli kadınlara yazmaları tavsiye edilir. Oysa hükümet o sırada üç çocuklu aile propagandası yürütmektedir. O zamanki Demokratik Almanya Cumhuriyeti, bu Batılı hapın gitgide artan biçimde illegal yollardan ülkeye sokulmasına kendi hapını üreterek yanıt verir: 1965’te VEB Jenapharm, Ovosistonla karşı saldırıya geçer.
Böylelikle hormonla korunmanın öyküsü hak ettiği mutlu sona ulaştı. 1968 öğrenci hareketi cinsel tabuları yıktı ve cinsellik ile üreme arasındaki ayrımı gündeme getirdi. Bu andan itibaren hapın gücü, yalnızca tıbbi bir konu olmaktan çıkıp önemli bir sosyokültürel sorun haline geldi.
Az olsun öz olsun:
Sağlık açısından risklerin azaltılması
Hap kullanımı ta baştan kadınlar tarafından endişe ve kuşkuyla karşılandı, çünkü korunma sorunu yan etkilerden ve risklerden arınmış olarak çözülememişti. Bu nedenle ilk hapın yerleşmesinden sonra da araştırma tavsamadı; tam tersine, sağlık açısından riski alternatif yöntemlerle azaltma çabaları devam etti.
İlk hap 150 mg östrojen içeren bir “hormon balyozuydu,” 1973’ten itibaren satışa çıkan ilk mini hap ise yalnızca 50 mg etinil estradiol içeriyordu. Bugün düşük dozlu östrojen ve gestajen kombinasyonlarına mikro hap deniyor. Gitgide daha etkili gestajen kombinasyonlarıyla, östrojen miktarı gitgide daha düşük tutulabiliyor.