Doğum Kontrol Haplarının Zararları ve Etkileri
En çok kullanılan hormonlu korunma aracı haptır. Tablet ya da drajeler bir östrojen-gestajen karışımı içerir. Bunlara ovülasyon önleyici de denir, çünkü etken maddeleri yumurtlamayı (ovülasyonu) baskılar. Bu, onların en önemli değilse bile en tipik niteliğidir. Daha sonra hormonlu korunma yöntemlerinin etkisini nasıl gösterdiğine daha yakından baktığımızda bunu açıkça göreceğiz.
Hap ve Ortakları” için Değerlendirme Avantajları
En güvenilir korunma yöntemidir
Uygulanması kolaydır
Seks yapmak istediğinizde korunma sorununuz baştan halledilmiştir
Âdet sancılarını ve şiddetli kanamaları olumlu etkiler
Dezavantajları
Hap ve mini hap: Her gün hapı düşünmek zorunda kalırsınız
Hormonlar istenmeyen yan etkiler yapabilir
Bazı hastalıklarda ve risk faktörlerinde hormonla korunma yapılamaz
35 yaşın üstündesiniz ve sigara içiyorsunuz. Bu durumda hormonla korunmamanız gerekir
Zührevi hastalıklardan korumaz
Hap: Usta işi bir ürün
Aslında “hap” dendiğinde kastedilen, kombine östrojen-gestajen preparatlarıdır. Bunlar, en önemli iki dişi cinsiyet hormonu olan östrojen ve progesteronu taklit ederek üretilen yapay hormonları içerir. Ovülasyon önleyici preparatların çoğu, ağızdan alındığında da çok etkili olan yapay östrojen etinil estradiol (EE) içerir.
Birçok hap hâlâ, ilk haplarda da bulunan ve değerini kanıtlamış olan etinil estradiol içerir. Progesteronun yapay türevi gestaj enlerde ise o zamandan bu yana çok gelişme kaydedildi. Kullanılan gestajenlerin birçoğu kimyasal bakımdan üç gruba girer: Progesteron türevleri, estranlar ve gonanlar.
Hap etkisini nasıl gösterir?
Dişi çevriminin mekanizmalarıyla ilgili bölümde gördüğümüz gibi, doğurganlıkla ilgili tüm süreçler hor-monlarca yönlendirilir. Hap bu mekanizmalara müdahale eder, denetim çemberinde aynı anda birkaç müdahale noktası bulduğu için, yüksek bir korunma güvenliği sağlar.
Östrojen-gestajen preparatları gebeliği üçlü bir biçimde önler. Haptaki hormonlar hipofız beziyle yumurtalıkların karşılıklı yönlendirme mekanizmalarını etkiler. Yumurtalıklar artık FSH ve LH hormonlarınca uyarılmaz ve yumurtlama olmaz. En başta da östrojenin neden olduğu bu mekanizma aksayacak olsa bile, geride daha gestaj enin yaptığı ve gebeliği olanaksız kılan ek etkiler vardır:
Yumurta kanalının iç yüzey örtüsü değişikliğe uğrar, yumurta dölyatağına ulaşamaz.
Gestajenin etkisiyle dölyatağı sümükderisi incelir ve farklı bir yapılanma gösterir, döllenen yumurta burada yuvalanamaz.
Normalde çevrimin doğurganlık aşamasında spermlerin kolayca geçebilmesine izin veren rahim boynu mukozası sert ve geçilmez bir bariyer haline gelir. Mini hapın başlıca etkileme mekanizması da budur.
Her şeye karşın dölyatağına girmeyi başaran spermler, oradaki değişmiş ortamda normal olgunlaşma süreçlerini (buna kapasitasyon denir) tamamlayamaz ve hiçbir yumurtayı dölleyemez.
Haptaki gestajen bir yandan rahim sümükderisini, öte yandan rahim boynu mukozasını etkilediği için, tek başına o bile döllenmeyi güvenilir bir şekilde önlemeye yeterlidir. Ama çoğu kadında düzenli bir âdet ritmi yalnızca östro-jenle kombine edildiğinde sağlanır. Östrojen olmadan birçok kadında çevrim düzensiz olur ya da yağlı kanamalar ortaya çıkar.
Hormonlarla korunan kadınlarda, çoğu preparatın kullanım şemasında öngörülmüş olan altı-yedi günlük hormonsuz aralarla vücuttaki doğal östrojen ve gestrajen düzeyinin çevrimsel düşüşü taklit edildiği zaman aybaşı kanaması olur. Böyle ortaya çıkan kanamaya yoksunluk kanaması da denir. Bu kanama normal âdet kanamasından çok daha hafiftir ve çok ender ağrı yapar, çünkü atılan dölyatağı sümükderisi hap kullanmayan kadınlardakine kıyasla çok daha ince ve yapı olarak farklıdır.
Aybaşı kanaması kadınlar açısından bir kontrol işlevi gördüğü (“hamile değilim”) ya da vücutlarının hâlâ doğal ritme uyduğu hissini verdiği için, kadınların çoğu aylık çevrimini korumak ister. Ancak haplara ara vermek fizyolojik olarak gerekli değildir. Hapları altı-yedi günlük araları vermeden almak ve böylece yoksunluk kanamasından kaçınmak da mümkündür. Bu özellikle premenstrual sendrom (PMS) yaşayan kadınlar tarafından tercih edilen bir olanaktır.
Kombine preparatlar (tek fazlı preparatlar), Doğum Kontrol İlaçları
“Hap” dendiğinde aslında kombine preparatlar kastedilir. Bu gruptaki ovülasyon baskılayıcılarda östrojen ile gestajen hormonları kombine edilir, o nedenle de bu gruba kombine tip ya da östrojen-gestajen preparatları adı verilir. Her tablet aynı miktarda etken madde içerir, o yüzden bunlar tek fazlı preparatlar diye adlandırılır (monofazlı kombine preparatlar da denir).
Bütün kombine preparatlar aynı düzeyde korunma güvenliği sağladığı ve hap kullanımında ortaya çıkan ciddi komplikasyonların çoğu östrojen miktarına bağlı olduğu için, ilk elde düşük dozlu preparatlar verilir. Ama örneğin ara kanamaların sürekli tekrarlandığı durumlarda, doktorun daha yüksek dozlu haplar yazdığı da olur.
Bir aylık kombine preparat paketleri genellikle 21 tabletten oluşur, bunlar yedi günlük tabletsiz aradan sonra alınmaya başlanır. Yeni paketten hap almaya her zaman aynı günde başlanır. Kimi kadınlar yeni pakete hangi gün başlanacağını düşünmek zorunda kalmadan, her gün bir hap almayı tercih ederler. Onlar için 28 tabletlik birkaç preparat da vardır, bu tabletlerin son yedi tanesi etken madde içermez. Hormon alınmayan yedi gün içinde yoksunluk kanaması denen kanama olur.
Tek fazlı preparat alınırken yoksunluk kanaması genelde doğal âdet kanamasından daha hafif olur. O nedenle böyle preparatlar şiddetli âdet kanamalarında avantajlı olabilir. Kadınların yüzde 1-3’ünde aybaşı kanaması tama men kesilir, bu ise doğal olarak her zaman kuşku yaratır, gebe kalmamış olmanın kanama yoluyla onaylanması sona ermiştir çünkü. Hapa yeni başlandığında özellikle ilk çevrimlerde ara kanamalar olabilir, ancak bunlar tedavinin daha sonraki aşamalarında genellikle kaybolur.