Diyalize giren kişilerin öncelikle yaşam sürelerinin uzaması sağlanmış daha sonra ise yaşam kalitesinin artması sağlamıştır. 30-40 sene evvel ilerlemiş böbrek yetmezliği olan hastalar haftalar hatta günler içinde kaybedilirdi. Dünya’da en uzun süre diyalize girmiş kişinin rekoru 38 yıl ile Japon bir hastaya aittir ve halen yaşamını diyaliz ile sürdürmektedir. Türkiye’de ise 2005 yılı sonu rakamlarına göre tahmini 35.000 kişinin yaşamlarını ile sürdürmektdir. Santrifüzleme işlemi ile ayrılamayan, çökemeyecek kadar çok küçük tanecikleri (çapları 1-100 nm arasında değişen kollit tanecikleri) içeren sıvı-katı karışımları ayırmak için diyaliz işlemi uygulanmaktadır. Diyalizde, delik çapları 1-5 nm olan hayvan derisi, selofan, parşömen gibi süzgeç görevi gören yarı geçirgen bir zar kullanılmaktador. Bu zarda bulunan deliklerden küçük moleküller geçebiliyorken daha büyük olan moleküller (kolloidler ve/veya proteinler ) geçememektedir. Diyaliz böbrek hastalığı olan kişilerin tedavisi için kullanılmaktadır. Kan, yüzey alanı çok geniş olan bir diyaliz zarından geçirilirmektedir. Metabolik atık olan küçük moleküller bu zardan geçmektedir. Protein molekülleri, (kan plazmasının gerekli bileşenleri) çok büyük olmaları sebebi ile zardan geçemezler ve kanda kalırlar. Büyük moleküller diyaliz tüpü içerisinde hapsedilmiş olarak kalırken, küçük moleküller ise full geçirgen olan zardan iki yönede hareket etmektedirler.