Hazırlayan: Prof. Dr. Şükrü Hatun
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, Endokrinoloji ve Diyabet Bilim Dalı Başkanı
Diyabetik bireylerde kan şekeri kontrolü birçok konuda olduğu gibi ağız sağlığı açısından da büyük önem taşıyor.
Diyabetik hastalarda ağızda görülen en tipik değişiklik tükürük akış hızı ya da miktarında belirgin farklılık yaratmayacak ölçüde ortaya çıkan ağız kuruluğudur. Kontrolsüz diyabetiklerin ağızlarında kuruluk, yanma, tat duyu organı, dil papillalarında kayıplar oluşabileceğini söyleyen İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Diş Hekimliği Fakültesi Öğretim üyesi Doç. Dr. Gamze Aren, “diyabetiklerde kan şekeri yükseldiğinde dişeti oluklarındaki glukoz miktarı da iki misli artar. Böylece ağızdaki tükürük bezlerinde ve dişetinde glukozun artmasıyla ağızda yaşayan bakteri florası da etkilenir” dedi.
Yapılan araştırmalarda, insüline bağımlı diyabetiklerde periodontel hastalıklarda dahil, tüm bakteriyel infeksiyonlara karşı riskin arttığının saptandığını anlatan Doç. Dr. Aren, “Diyabetiklerin metabolik ve bağışıklık sistemlerinde oluşabilecek dengesizliklerin yarattığı yara iyileşmesinde gecikme, mikroanjiopati ve tükürük akışındaki etkilenmeler periodontal hastalık açısından yeterli bir durumdur. Diyabetiklerin doku yanıtlarında oluşabilecek bozukluklar da bu tür hastalıkların oluşum mekanizmaları için kolaylaştırıcı etkiler yaratır” diye konuştu.
Diyabetiklerde ağız bakım diğer bireylerden farklı değil “Diyabetiklerin ağız bakımlarına gösterdikleri özen normal bireylerden daha fazla olmamalıdır” diyen Doç. Dr. Aren, bu konuda yapılması gerekenler konusunda şunları anlattı:
“Ağız sağlığının gerçekleştirilmesine yönelik uygulamaların başında düzenli diş fırçalama, diş ipi kullanımı, fluoridli ve periodontal sorunları olan hastalarda klorheksidinli gargara kullanımı gelmektedir. Normal bireylerde günde üç kez yemek sonrası uygun bir biçimde yapılacak diş fırçalanması önerilirken diyabetiklerde ara öğünlerin de bulunması nedeniyle fırçalama sayısının artış gerekebilir. Diş çürüklerinin sıklığının bireylerin aldıkları öğün sayıları ile doğru orantılı bir biçimde arttığı düşünülecek olursa, dişler üzerinde birikim yapılabilecek gıda ve bakteri artıklarının diyabetiklerde artabileceği açıktır. Biriken gıda ve plak artıkları uzaklaştırıldıkça dişler çürük yapıcı şeker, çikolata, şekerli tatlı gibi gıdaları almaları oldukça kısıtlandığından bu olumsuzluğu yaşamaları daha enderdir.”
Düzenli hekim kontrolü yapılmalıdır,
Diyabetik hastaların ağız-diş bakımlarına özen göstermelerinin yanısıra düzenli diş hekimi kontrolünde olmaları gerektiğinin altını çizen Doç. Dr. Aren, özellikle genç diyabetiklerin herhangi bir sorunları bulunmasa da yılda iki kez diş hekimi kontrolünden geçmelerinin büyük yarar sağlayacağını anlattı. Ağızda bir sorun ya da çok sayıda çürük dişleri mevcutsa bu durumun enfeksiyon odağı yaratarak kan şekerini yükseltebileceğine dikkat çeken Doç. Dr. Aren sözlerine şöyle devam etti: “Şiddetli ve yaygın ağız-diş sorunları bulunan diyabetin kontrol ve düzenlenmesinde güçlüklerle karşılaşabilir.
Diş kaynaklı enjeksiyonlar diğer enjeksiyonlar gibi hiperglisemi ve yağ asidi metabolizmasını artırmak diyabetik ketoasidozu davet ederler. Periodontal sorunları bulunan diyabetiklerde yapılan çalışmalarda enjeksiyonun iyileşmesi ile insülin ihtiyacının azaldığı saptanmıştır. Diyabetik hastalarda diş ve dişeti tedavisinin metabolik kontrolün sağlanmasından sonra yapılması önerilir. Ağızda cerrahi bir girişim sonrası 24-28 saat ilaç sürdürülmelidir. Diş ve dişeti tedavisi hastalarda stres yaratan bir olgudur. Bu nedenle operasyon öncesi ve sonrasında ağrı kesici ve sakinleştiriciler yararlı olabilir. Bu tip hastaların sabah erken saatlerde işlemlerini lokal anestezi altında yaptırmaları önemlidir. Eğer gerekli ise genel anestezi altında da diş tedavisi yapılabilir.Ve şartlar çok uygun olsa da implant (yapay diş, protez v.s.) uygulamaları diyabetik hastalarda önerilmemelidir.”