Diş Hekimliği,Tarihçe,Uyuşturma,Dişlerin Yapısı,Ortodonti,Diş Çürüğü,Diş Amalgamları
Diş hekimliği, tıp ve cerrahinin, ağız boşluğu, dişler, çene kemikleri ve çene kemikleri üstünü kaplayan yumuşak dokular ile bu bölümlerin hastalıklarının önlenmesi, teşhisi, tedavisiyle ilgili bölümüdür.
Ağzın işlevi ve görünümü, özellikle dişler, bireylerin günlük yaşamında önemli rol oynar. Yemek yediğimiz zaman ağız, sindirimin ilk aşamasında, yiyeceklerin tadını alma, çiğneme, ıslatma ve yutma için kullanılır. Konuşmada da, ağız ve dişler etkilidir. Ayrıca, yüzün genel görünümüne katkıda bulunur ve gülümseme, yüz buruşturma gibi mimiklere katılırlar. Diş hastalıkları bu önemli etkinlikleri bozar. Çarpık, çürük ve bozuk renkli ön dişler ile sağlıksız dişetleri, yüzü çirkinleştirir. Bazı dişlerin yitirilmesi, kişinin yaşlı görünmesine neden olur, konuşmasını etkiler ve yemeklerini yumuşak yiyeceklerden seçmek zorunda bırakır. Ayrıca, ağız ve dişler, sinir uçları açısından zengin olduklarından, çok duyarlıdır.
Tarihçe:
Diş ağrısı, çok eski zamanlardan bu yana, insanların en büyük korkularından biridir. Diş ağrısı, diş çürümesi ve diş yitimini önlemek için, yüzyıllar boyunca birçok çalışma yapılmıştır.
İ.Ö. 4 000’de Mısırlılar, tedavide kullanılan ilaçları sınıflandırdılar. İ.Ö. 2 000’de Çinliler, diş hastalıklarını bazı otlar ve akupunkturla tedavi ediyorlardı. İ.Ö. V. yüzyılda Yunanlılar, diş çekimini başlattılar. Romalılar, İ.S. I. yüzyılda çekim ve dolgu yapmayı başardılar, ayrıca yapay dişler geliştirdiler. Roma İmparatorluğu yıkıldıktan sonra bilim alanında ortaya çıkan gerilemeye bağlı olarak, diş tedaviside unutuldu. Yüzyıllar boyu diş hekimliği, Avrupa’da yalnızca diş çekimiyle sınırlı kaldı.
Bu alanda önemli bir atılım, ancak XVIII. yy’ da gerçekleştirilebildi. O tarihten sonra da diş hekimliği, sürekli olarak gelişti.
Uyuşturma:
1844-1846 yılları arasında, Horace Wells ve W.T.G. Morton, A.B.D’nde diş çekimleri için, azot oksit ve eterle yapılan genel uyuşturmaya (genel anestezi) öncülük ettiler. Diş hekimliği için geliştirilen bu teknik, daha sonra cerrahiye de uygulandı ve bu alanda bir devrime yolaçtı.
Ağrısız diş hekimliğindeki bundan sonraki gelişme, yerel uyuşturmanın ortaya çıkması oldu. Şırıngalar ve içi boş iğneler, 1845’te bulunmuştu. Ne var ki, ilk yerel uyuşturma uygulaması, ancak 1884’te Hals-ted tarafından yapıldı. Halsted, deri altına kokain vererek, hastanın bilincini yitirmeden, ameliyat sırasında ağrı duymamasını sağladı.
öteki önemli buluşlar:
Ağrının denetim altına alınmasını sağlayan bu büyük buluşlardan sonra, diş hastalıklarının tedavisi ve dişleri onarma yöntemleri hızla ilerledi. DİŞ TUR AYGIT’larının hızını artırmak ve muayenehanelerde daha iyi aydınlatma sağlamak için elektrik kullanıldı. Mikroptan arındırıcıların, X ışınlarının, plastiklerin ve antibiyotiklerin bulunmasının yanı sıra metalürjideki, gereçlerdeki ve uyuşturuculardaki ilerlemeler, modern diş hekimliğinin ortaya çıkmasına yolaçtı.
Günümüzde diş hekimliği, yalnızca çürüklerin ve dişeti hastalıklarının tedavisiyle uğraşan bir dal ol
maktan çıkmış, çok daha geniş bir alanı kapsayan bilimsel bir konu olmuştur.
Dişlerin yapısı:
Sağlıklı dişler, alt ve üst çene kemikleri içindeki yuvalarında, güçlü lifler tarafından tutulan sert yapılardır. Dişin çeneye bağlanan bölümüne kök’ adı verilir. Taç ise görülebilen kesimdir.
Dişler, dört farklı dokudan oluşur: Mine; fildişi tabakası (dentin); dişözü) seman. Tacı kaplayan mine, minareller bakımından zengin, duyarsız bir tabakadır. Bedenin sert dokusunu oluşturur.
Dişlerin büyük bir bölümünü oluşturan dentin, bo-rucuklar aracılığıyla dişözü yapısı içinden geçen bir sıvıdan gerekli maddeleri alarak beslenen duyarlı bir dokudur. Bu sıvı diş boşluğundan (dişözünü kapsar) sağlanır.
Dişözü, «dişin siniri»dir. Fildişi tabakası içindeki diş boşluğunda yeralır ve kök kanalı içinde aşağı doğru uzanır. Kan damarları ve sinir lifleri, kökler aracılığıyla dişözüne girer.
Seman, köklerin dışını kaplar. Diş destek dokusu tabakasının (periodontal tabaka) liflerine bağlanacak yer sağlayan, kemiğe benzer bir dokudur. Bu tabaka, dişi, kemik yuvası içinde tutar. Dişeti, kök boynunu sarar ve diş ile kemik yuvası arasına yemek artıklarının girmesinden ileri gelen iltihaplanmaya engel olur.
Ortodonti:
Dişleri destekleyen çene kemiği, canlı bir maddedir. Dişlerin kullanılmasından doğan kuvvetler ve genel kas gerilmeleri tarafından biçimlendirilir. Olağandışı kuvvetlerin etkisi, dişlerin durumlarını değiştirerek, çarpıklıklar ortaya çıkarabilir. Bu tür düzensizliklerin önlenmesi ve düzeltilmesi, ortodonti adı verilen diş hekimliği dalını oluşturur.
Ortodontide, sürekli hafif basınç uygulama yoluyla, çenelerin yeniden biçim alması ve dişlerin başka yere kayması sağlanır. Bu amaçla, paslanmaz çelik yaylar, esnek bantlar ve vidalı bağlantılar kullanılır. Dişlerin aşırı sıkışık olduğu yerlerde, bazı dişler, kalanların doğru yerleşmesi için çekilebilir.