Deri yüzeyindeki değişiklikler, Deri Lezyonları, Deri Lezyonu
Deriye dokununca aldığımız duyu vücudun farklı bölgelerinde değişen normal deri yüzeyi izlerine bağlıdır. Aynı zamanda saç, ter, sebumun varlığı ve dokunulan bölgenin mekanik özelliklerine de önemlidir. Boynuzsu hücreler yaklaşık olarak epidermal hücrelerin üretildiği hızla deri yüzeyinden atılırlar (deskuamasyon). Stratum korneumun yenilenme zamanı (turnover zamanı) yaklaşık 14 gündür, ancak bu durum vücut bölgesine göre değişebilir ve yaşlılarda bu süre daha da uzar. Normalde boynuzsu hücreler tek tek atılır ve bu süreç fark edilemez. Keratinizasyon süreci bozulduğunda boynuzsu hücreler tek değil de, kümeler olarak veya basamaklı olarak ayrılır. Bazen bu süreç hücrelerin atılmasının mümkün olmayacağı şekilde bozulur ve sonuç olarak boynuzsu tabaka kalın, sert bir hiperkeratotik tabakaya dönüşür. Deri yüzeyi pullu ve pürtüklü olduğunda kuru görünür, bu yüzden skuamlı deri hastalıkları bazen konuşma dilinde “kuru deri hastalıkları” olarak tarif edilebilir.
Yukarıda belirtildiği gibi, derinin pullanması primer veya sekonder olabilecek keratinizasyon bozukluklarına bağlıdır. Primer keratinizasyon bozukluklarında görülen bir metabolik sorun stratum korneumun tam farklılaşmasını önleyerek, sağlam keratinositlerin tek tek dökülmesini engeller. Bu bozukluklar genellikle konjenital iktiyozlar için en iyi örnektir.
Epidermisi etkileyen bazı diğer patolojik süreçlere bağlı keratinizasyon bozukluklarında da pullanma görülebilir. Örneğin psoriasis ve egzemada görülen pullanma epidermisi etkileyen yangıya bağlı olarak ortaya çıkar. Psoriasiste ve muhtemelen kronik egzemalı bazı hastalarda epidermal hücre üretimi çok hızlanmıştır. Bu hastalıklarda, epidermal hücreler stratum korneum’a erken geçer ve farklılaşmamış hücreler olarak atılır.
Deri yüzeyindeki hatları çok hassas bir iğne ile takip edip elektronik ortamda kaydederek deri yüzey hatları ölçen yöntemler geliştirilmiş olsa da, pullanmayı derecelendirmek için basit bir yöntem yoktur. Deri yüzeyi hatları aynı zamanda deri yüzeyinden ışığın yansımasıyla optik olarak da kaydedilebilir.
Deri lezyonlarının boyutu, şeklî ve kalınlığı
Bir lezyonda deri yüzeyinde renk değişikliğinden başka bir durum yoksa makûl olarak bilinir. Patolojik bölge deri yüzeyinden daha çok yükselmişse plak denir. Pitiriasis versikolor olarak bilinen hafif bir fungal hastalık göğüs ve sırtta makûller yapar, ama psoriasis lezyonları kalın ve kolay palpable olduğundan plak olarak adlandırılır. Bazen lezyonlar deriden çok yüksektir ve bu duruma nodul veya tümör denir. Tümörler deriye bir sap ile asılı ise saplı olarak isimlendirilir. Nodüller ve saplı tümörler, nörofibromatöz olarak bilinen bir konjenital hastalıkta görülür (Von Recklinghausen hastalığı).
Lezyon kenarları tanıya varmada yardımcı olabilir. Düzgün sınırlar özellikle psoriasis ve tinea için karakteristiktir. Egzematöz hastalıklarda lezyonun nerede bittiğini anlamak çok zordur.
Deri lezyonlarının şekli de tanıya çok yardımcı olabilir. Bazı deri hastalıkları maküler olarak başlar ve merkezi silinerek yüzük veya halka şeklinde lezyonlar yapar. Tinea enfeksiyonları, granuloma annülare
ve eritema multiforme lezyonun halka şekline olma eğilimi gösteren üç hastalıktır. Bazı deri hastalıkları oval lezyonlar yapar, pitiriasis rosea bunun en iyi örneğidir. Bazen lezyonlar deri üzerine özel bir şekil veya sembole benzer şekilde ilginç görünümler alır. Bu durumlar figür olarak adlandırılır ve psoriasis dahil birçok hastalık bu görüntüye neden olabilir. Genellikle deri lezyonları açı oluşturmazlar, özel şekiller olan kare veya üçgenler yapmazlar. Ancak liken planus küçük keskin poligonal şekiller oluşturur.
Bazen plak veya tümör gibi lezyonlar deri içine doğru birikim gösterir; bazal hücreli karsinom, skuamöz hücreli karsinom veya malign melanom gibi habis lezyonlarda tedaviyi düzenlemek için invazyonu değerlendirmek çok önemlidir. Klinik olarak tecrübeli hekimler palpasyonla da birikim derecesi hakkında bilgi edinebilir, ancak herhangi bir cerrahi girişime karar vermeden önce histolojik olarak değerlendirilmelidir. Tek başına klinik muayene yerine, cerrahi girişimi yapacak doktoru yönlendirebilecek ultrason gibi bazı invazif olmayan değerlendirme teknikleri umut vermektedir.