Çocuklarda Fobi
Çocukluk çağı travmaları ile fobiler arasında ilişki var mıdır?
Çocukluk çağı travmaları deyince akla duygusal, fiziksel, cinsel istismar ve ihmal yaşantıları gelmektedir. Duygusal istismardan kasıt çocuğa sık sık kötü sözler sarf edilmesi, alay edilmesi, küçük düşürülmesi gibi durumlardır. Fiziksel istismar ise daha çok vurma ve dövme, küçük bir yere kapatma gibi muamelelerdir. Cinsel istismarın da pek çok ağır örnekleri olabildiği gibi hafif gibi gözüken ve üzerinde durulmayan olayların da oldukça derin ve uzun süreli etkileri olmaktadır. Bu gibi yaşantılar birçok psikiyatrik rahatsızlığın yanı sıra fobi riskini de artırmaktadır. Bu durum özellikle psikoterapi sırasında önemli olmaktadır. Çünkü travmatik kökenli fobilerin tedavisinde daha ayrıntılı bir yaklaşım gerekmektedir. Çocukluk çağı travmaları fobinin yanı sıra başka bazı şikayetlerin de birlikte görülmesine neden olabilir, ki tedaviyi her alanda birden yürütmek gerekir.
Fobi intihara neden olur mu?
Fobi intihar nedenleri arasında değildir. Ancak çok ağır bazı sosyal fobi ve dismorfofobi türlerinde depresyona neden olması ve ikisinin birlikte etki yapması sonucu böyle bir eğilim ortaya çıkabilir. İntihar çoğu zaman kişinin gerçek yaşamda da dayanılması güç bazı gerçeklerle yüz yüze olması, umutsuzluğa kapılması ile ilgilidir. Fobiler değilse de, başlayan bazı ağır ve kronik ruhsal bozukluklar (örneğin şizofreni) kişi tarafından kabulü güç olduğundan bizatihi intihara neden olabilir.
İyileşen fobinin yerini başka bir ruhsal bozukluk alır mı?
Bu pek karşılaşılan bir durum değildir. İyileşen fobinin yerini başka bir fobi de almaz genellikle. Ancak zaman içersinde aynı fobinin tekrar ortaya çıkması mümkündür. Onun için sebep ne olursa olsun psikiyatride esas tutum, semptomun, yani belirtinin, iyileştirilmesidir. Tam tersine belirtinin iyileştirilmesi kişinin hayatında değişikliğe yol açtığı için olumlu bir etki yapmaktadır. Yoksa var olan bir sorunun örtülmesi anlamına gelmemektedir. Hatta psikiyatride çoğu zaman sorunları örten bir özellik gösterdiği için semptomun ortadan kaldırılması altta yatan problemlerin de ele alınmasını kolaylaştırmaktadır. Yani semptom bir bakıma bir örtü ya da statükoyu sürdüren bir etken gibi fonksiyon görmektedir. Semptomun kaldırılması sonrası dengelerin değişmesi kolaylaşmaktadır.