Çocuklarda Depresyon, Çocuk Depresyon Ölçeği
Eskiden, ruhları olgunlaşmadığı için çocukların depresyon yaşayamayacağı düşünülürmüş. Oysa yakın geçmişte yapılan çalışmalar, çocukların yüzde 7 ile 14’ünün on beş yaşından önce majör depresif atak yaşadığını göstermektedir. Birçok depresif çocuk görece hafif belirtilerle ağır bir başlangıç yaşar ve üzgün hissettiğini söylemek yerine kötü davranma eğilimi gösterir. Sonuç olarak, anne ve babalar için çocuklarının çökkün olabileceği olasılığını gözden kaçırmak oldukça kolaydır.
Bir ruh sağlığı uzmanı, çocuklarının klinik depresyon geçirmekte olduğunu söylediğinde, anne ve babalar çoğu kez şaşırıp korkarlar. Sıklıkla buna inanmak istemezler. Yanlış olarak depresyona kendilerinin neden olduklarını düşünerek bu olasılığı inkâr etme gereksinimi duyabilirler. Çocuklarının hasta ya da bir bakıma kusurlu olabileceğini düşünmek anne ve babanın kendi imajı için de bir darbedir. Anne-baba, çocuklarının damgalanarak incineceğinden korkarak tanıyı kabullenmeyebilir. İlaç tedavisi önerildiğinde, anne-baba yan etkiler konusunda anlaşılabilir fakat abartılı kaygılar yaşayabilir.
Size, çocuğunuzun klinik olarak depresyonda olduğu söylense, kendinizi bu düşünceyi yok saymaya veya reddetmeye zorlanmış hissedebilirsiniz. Öyleyse, en azından ikinci bir fikir elde etmeye çalışın. Çocuğunuzun ileride yeniden değerlendirilmeyeceği ya da tedavi edilmeyeceği konusundaki riskleri dikkatilce gözden geçirmeniz gerekir. Bunlardan birincisi ve en göze çarpanı çocuğunuzun gereksiz yere acı çekmesi olasılığıdır. Zorlayıcı duygudurum ve davranışlarla başetmeye zorlanacağınızdan siz de gereksiz yere acı çekersiniz. İkincisi, çocuklarda depresif ataklar ortalama bütün bir okul yılı sürer. Atak tedavi edilmezse tekrarlama oranı yüksektir. Yinelenen depresyon nöbetleri bir çocuğun entellektüel, psikolojik ve sosyal gelişimini geciktirebilir ya da saptırabilir. Üçüncüsü, çocuklarda depresyon tedavi edilmezse, çocuk ergenliğe ve yetişkinliğe geçtiğinde tedavisi muhtemelen daha güç olacaktır.
Daha kaygı verici olanı, depresyon tanısı konan çocukların beşte biri ile beşte üçünde bipolar hastalığın ortaya çıkacak olmasıdır. Psikiyatrik araştırmacılar olan Michael Strober ve Hagop Akiskal, yaptıkları farklı araştırmalarda, böyle bir sonuca ulaşması çok muhtemel çocuklarda ortak belirli birtakım özellikler bulunduğu sonucuna varmışlardır: Depresyonlarının çok çabuk başlaması; çökkün olduklarında kendilerini yorgun ve yavaşlamış hissetmeleri ve aile geçmişlerinin üç nesilden beri duygudurum bozukluğu olan akrabalarla dolu olması. Psikotik ataklar da bipolar hastalığın ortaya çıkmasının habercisidir. Strober’e göre, çocuklarda ve ergenlerde psikotik depresyon psikotik olmayan depresyona göre iki misli oranda tekrarlar. Bu da gösteriyor ki, bu genç grubunda erken ve agresif tedavi özel önem taşımaktadır.
Değerlendirme ve tedaviyi sürdürmemenin getireceği en korkutucu risk intihar riskidir. Ergenlerde olduğu kadar yaygın olmasa da, çökkün çocuklar intihar düşünceleri geçirirler, intihar girişimlerinde bulunurlar ve kendilerini öldürmede başarılıdırlar. Elimizde en azından, intihar girişiminde bulunmuş beş yaşında bir çocukla ilgili olgu sunumu bulunmaktadır.
Çocuğunuzun çökkün olabileceğini düşünüyorsanız, öncelikle, Bölüm 3’te yetişkinler için verilmiş olan depresyon belirti listesini incelemeniz gerekir. Daha şiddetli depresif çocuklarda uyku ve iştah sorunları ve depresyonlu yetişkinlerde görülen diğer karakteristik belirtiler görülebilir. (Fakat bu, kilo kaybetmekten çok beklenen kilo artışını yapamamak şeklinde olabilir.) Bu durumda, depresif çocukların, özellikle daha hafif depresyonlu çocukların daha karakteristik özelliklerini gösteren aşağıdaki belirtiler listesine bakınız.
Çocuklarda Depresyon Belirtileri
1. Ortada bir neden yokken kötü davranırlar ya da huzursuzdurlar. Engellenmeye dayanma güçleri azdır. Talepkârdırlar ve memnun edilmeleri güçtür, her şeyden yakınırlar. Hiçbir şey onları mutlu etmez. Davranış ve tutumları yetişkinlerin sabnnı zorlar, arkadaşlarını ise kendisinden uzaklaştırır.
2. Sıklıkla üzgün, yorgun veya hasta görünürler. Ağlamaklı olabilirler. Olağan çocukluk enerjisine ve meraklılığına sahip görünmezler ya da çoğu çocuğun sahip olduğu komiklik ve eğlence duyguları eksiktir.
3. Kendilerini iyi hissetmediklerini söylerler ya da mide ağrılarından, baş ağrılarından veya başka fiziksel rahatsızlıklardan yakınırlar.
4. Kolayca strese girerler, bunalmış hissederler, fazlaca kaygı duyarlar ya da abartılı korkulan vardır.
5. Anne-babalarından uzaklaştırıldıklarında öfkelenirler. Giderek daha yapışık ve bağımlı olurlar. Yeniden bebek gibi hareket etmeye başlarlar; parmaklarını emerler veya pantolonlarını ıslatırlar.
6. Kulüplere gitmek ya da spor yapmak gibi daha önceleri hoşlarına giden etkinliklere karşı ilgilerini kaybederler.
7. Çok utangaçtırlar ya da arkadaş edinmekte güçlük çekerler. Başkalarıyla etkileşimde bulunmaktan ya da başkalarının önünde bir-şeyler yapmaktan endişe duyarlar. Sosyal etkinliklere ya da performanslara katılmaktan kaçınabilir ya da bunu reddedebilirler ve giderek içe kapanık bir kişiliğe bürünürler.
8. Okul başarı notları düşer.
9. Ölümden ve ölmekten söz ederler.
Unutulmamalı ki, bu belirtilerden herhangi birinin varlığı çocuğun depresyon hastası olduğu anlamına gelmez. Şiddetli anne-baba çatışmaları veya madde kötüye kullanımı, gelişim evreleriyle başetmede güçlük, öğrenme güçlükleri veya çocuklukla ilgili diğer psikiyatrik bozukluklar bir çocukta özsaygı azalmasına veya depresyona benzer başka belirtilerin ortaya çıkmasına neden olabilir. Bu listenin amacı sadece sizi klinik depresyon olasılığına ve çocuğunuz için profesyonel değerlendirme arayışı gerekebileceği olasılığına karşı uyarmaktır.
Kendiniz, eşiniz ya da yakın akrabalarınızdan birinde depresyon sorunu varsa ve çocuğunuz da yukarıda açıklanan sorunlardan herhangi birine sahipse özellikle kuşku duymanız gerekir.
Çocuğunuz yukarıda sayılan sorunlardan herhangi biri için psikoterapi görmüşse ve üç-dört ayda somut bir iyileşme görülmediyse bir çocuk psikiyatristine başvurmanız gerekir.