ANKARA – Bayındır Hastaneleri Nöroloji Bölüm Başkanı Dr.Özcan Ertürk, baş ağrısı ve türleri anlattı.
İnsanların yüzde 80’inde zaman zaman ilaç almayı gerektiren baş ağrıları olur. Baş ağrısı olan kişilerin ancak yüzde 10’unda baş ağrısı kişiyi iş ve gücünden alıkoyacak derecede şiddetlidir. Baş ağrısı nedeniyle hekime başvuran hastaların ancak yüzde 5-7’sinde baş ağrısına yol açan beyin uru, beyin damar hastalığı (beyin kanaması, beyin damarı tıkanıklığı), beyin veya yüz yapılarında iltihap hali gibi yapısal bir bozukluk vardır. Bir diğer ifadeyle baş ağrısı şikayetiyle hekime başvuran hastaların yüzde 90’ında, yapılan incelemeler sonucu başta ya da bedende baş ağrısına yol açacak herhangi bir bozukluk bulunmaz. Yapısal bir bozukluğa bağlı olmayan bu baş ağrılarını ancak hastadan aldığımız bilgilere dayanarak teşhis edebiliriz. Bu tür baş ağrılarının belli başlıları aşağıda özet olarak verilmiştir:
MİGREN
Erkeklerin yüzde 10’unda kadınların yüzde 15-20’sinde ortaya çıkar. Nöbetler halinde gelen, saatlerce bazen günlerce süren, hastayı işinden alıkoyan, bulantı bazen kusma yapan, ışıktan ve sesten rahatsızlığa yol açan, başın bir yarısını tutan, zonklayıcı, şiddetli baş ağrısıdır. Belirtilen baş ağrısı özelliklerinin her hastada bulunması gerekmez; değişik tipleri vardır.
GERİLİM BAŞ AĞRISI
Başın tümünü tutar. Çoğunlukla boyun ense kaslarının kasılmasıyla gider. Hasta tarafından ağırlık, yanma, sıkışma, basınç şeklinde tarif edilir. Bulantı ve kusma yapmaz, hareketle artmaz, çoğunlukla hastanın aktivitelerini engellemez. 5-10 dakika kadar kısa olduğu gibi günlerce de sürebilir. Ataklar şeklinde tekrarlar veya hiç geçmez, devamlıdır. Yıllarca ve sık baş ağrısı olan insanları yüzde 60’ında gerilim baş ağrısı vardır.
KÜME BAŞ AĞRISI
Sıklıkla bir saat civarında süren, günde bir ya da birkaç kez gelen, bir taraf göz, alın ve şakakta yerleşik, ani başlayıp, ani sona eren şiddetli baş ağrısı ile karakterizedir. Baş ağrısına gözde kanlanma, gözyaşı akması, burun akması, burunda şişme, alın ve yüzde terleme, göz kapağı şişmesi, göz kapağı düşmesi ve o taraf göz bebeğinde küçülme gibi belirtiler eşlik eder. Ağrı günde birkaç kere veya gün aşırı sıklığında gelir ve genellikle aynı saatlerde, çoğunlukla geceleri ortaya çıkar. Bu tür ağrı nöbetleri haftalar ya da aylar boyu sürdükten sonra kendiliğinden kaybolur. Fakat yılda bir – iki kere veya birkaç yılda bir benzer ağrılı dönemler yine ortaya çıkar, nadir görülür değişik tipleri vardır.
KRONİK GÜNLÜK BAŞ AĞRISI
Hastalarda yıllardan beri her gün gelen, sabahtan akşama kadar devam eden, zaman zaman hastayı yatıracak kadar şiddetlenen sürekli baş ağrısı vardır. Hastaların çoğunda başlangıçta migren, bir kısmında da gerilim tipi baş ağrısı bulunur. Bunlar giderek sıklaşır ve her gün gelen baş ağrısına dönüşür. Bir kısım hasta da migren ya da gerilim tipi baş ağrısı olmaksızın doğrudan kronik günlük baş ağrısı gelişir. Kronik günlük baş ağrısı olan hastaların çoğu sürekli ağrı kesici ilaç alır. Ağrı ilaçları baş ağrısını geçirmediği halde hasta ağrı ilacı almaya devam eder, çünkü ağrı ilacı almadığı zaman baş ağrıları şiddetlenir. Bu nedenle hastada bir çeşit ağrı kesici ilaç bağımlılığı gelişir.
RUHSAL NEDENLİ AĞRI VE BAŞ AĞRILARI
Ağrı; ruhsal nedenli ağrı bozukluğunda ana şikayeti oluşturur veya başka çeşitli ruhsal hastalıkların belirtilerinden biri olarak ortaya çıkar. Ruhsal nedenli ağrı bozukluğunda belirli bir bedensel nedene bağlı olmayan, psikolojik etkenlerle ilgili olabilen ve kişinin bireysel, toplumsal ve mesleki olarak işlevlerini önemli derecede bozan ağrı şikayeti vardır. Değişik ruhsal nedenli ağrılar belirli bir anatomik yapıya uymaz, bedenin birbiriyle ilgisiz birden çok yerinde ortaya çıkabilir. Ağrının yeri zaman içine değişiklik gösterir. Tedavi ile bir bölgedeki ağrı geçerse bir başka bölgede tekrar ortaya çıkar. Ağrı ilaçlarının yararı olmaz. Ağrı şikayeti genellikle devamlıdır. Ağrıyla ilgili bilgiler çok güç alınır; hastalar çoğu kez belirsiz, birbiriyle çelişik ya da uyumsuz cevaplar verir. Ağrı ruhsal nedenlerle ortaya çıkmasına rağmen hastalar genellikle duygusal sorunları ve çatışmaları olduğunu kabul etmez, ruhsal durumları ile ağrı arasında bağlantı kuramaz ve ağrılarının gerçekliğini ve ağır şekilde hasta olduklarını ispata yönelik abartılı durumlar sergilerler. Ruhsal nedenli ağrılarda tedavi esas olarak ilaç ve psikoterapidir.
YAPISAL BOZUKLUKLARA BAĞLI OLMAYAN ÇEŞİTLİ BAŞ AĞRILARI
Çoğu zaman fiziksel etkilerle ortaya çıkan, nadiren tedavi gerektiren baş ağrılarıdır. Başın dıştan basısına bağlı baş ağrısı, başın soğukta kalmasına bağlı baş ağrısı, soğuk gıda yenilip içilmesine bağlı baş ağrısı, öksürük sırasında ortaya çıkan baş ağrısı, eksersiz sırasında ortaya çıkan baş ağrısı, cinsel aktivite sırasında ortaya çıkan baş ağrısı… bunlar içinde sayılabilir.
Yapısal bozukluklara bağlı olmayan baş ağrıları hayatı tehdit etmemekle beraber yaşam kalitesini ciddi şekilde bozarlar ve iş güç kaybına sebep olurlar. Baş ağrısını ortaya çıkaran sebeplerin hasta tarafından tanınıp kontrol edilmesi, yaşam şeklinin ve dış olaylara verilen tepki biçiminin değiştirilmesi ve ağrıların gelmesini önleyici (ağrı ilacı olmayan) ilaçların uygun şekilde kullanılması ile bazen tama yakın bazen büyük oranda düzelme sağlanır.
Çocuklarda Baş ağrısı
Baş ağrısının sadece yetişkinlerde olabileceği düşünülür. Oysa 5-7 yaş arası çocukların yaklaşık yüzde 20’sinde kronik baş ağrıları oluşuyor. Daha büyük çocuklar baş ağrılarını tanımlayabilirler ancak bu yaştaki çocuklar ve daha küçükler bunu yapamazlar.
Çocuklarda Migren:
7 yaş altındaki çocuklar genellikle migren ağrılarını tanımlayamazlar. 10 yaşlarına doğru ise giderek bu ağrıları tanımlamaya başlarlar. 7 yaş öncesi görülme sıklığı yüzde 2,5 ; 7 yaş ile puberte arasında görülme sıklığı ise yüzde 5’ler civarındadır. Bu yaşlarda yetişkinlerde olduğu gibi kadın ve erkek arasında fark görülmüyor. Çünkü genellikle bu yaşlarda kızlar henüz adet görmemiş oluyor.
Migren damarsal baş ağrısıdır. Damarlardaki genişleme ve daralmalar migrenin zonklama tarzındaki ağrılarını tetiklemektedir. Tekrarlayıcı ağrılar ve aralarda ağrısız dönemler vardır. Ağrı başlamadan önce aura adı verilen ve ağrının başlayacağını gösteren belirtilerin olduğu bir dönem olabilir. Aura esnasında çocuk dalgalanan çizgiler, parlak ışıklar, karanlık noktalar görebilir. Ancak bu aura dönemi bütün çocuklarda yoktur. Deride solukluk, aşırı yorgunluk, başın bir yanında veya alında zonklayıcı ağrı, karın ağrısı, kusma bulantı oluşur. Ruhsal durumunda değişiklikler, baş dönmesi, görme bulanıklığı, iştah artışı veya azalması eşlik edebilir. Migrenli çocukların yüzde 70-90’ının ailelerinde de migren şikayetleri vardır ve çocuğun kişilik yapısı migrenli olan ebeveynine çok benzemektedir.
Parlak ve titrek ışıklar, gürültü, sinema veya TV, fiziksel veya ruhsal gerginlikler, anksiyete veya depresyon, tetikleyici rol oynamaktadır. Nadir olarak ta aşırı yorulma ve çok fazla güneş ışığı migrende tetikleyici faktör olarak rol oynayabilir.
Özellikle 3-4 yaşındaki çocuklarda migren zor fark edilir. Migrenli bir çocuk atak geçiriyorsa oyun oynamak istemez, karanlık bir odada kalmak ister, bazen kusar ama uyuyup uyandığında normale döner. Burada yetişkinlerle en önemli fark çocukların daha kısa süreli ataklar geçirmesidir.
Hangi durumlarda baş ağrısı kaygı uyandırmalı ve doktora müracaat etmelidir?
Sık olmamakla birlikte baş ağrıları ciddi rahatsızlıkların habercisi olabilir. Baş ağrılarınız aşağıdaki özelliklere sahip ise incelenmesi gerekir; donanımlı bir hastanenin Nöroloji bölümüne müracaatınız önerilir:
Ağrı aniden ve çok şiddetli olarak ortaya çıkıyorsa
Yeni ortaya çıkmış ve giderek daha fazla rahatsız eden başağrısı varsa
Ağrı olduğunda çift görme, elinde ayağında tutmama veya konuşma bozukluğu gibi sorunlar da oluyorsa
Baş ağrısı öksürmek, ıkınmak gibi aktivitelerle artıyorsa
Baş ağrısı kullanılan ağrı kesicilere yanıt vermiyorsa
Baş ağrısı ile birlikte fışkırır tarzda kusma ve ateş olmuşsa
Geceleri ağrı ile uyanılıp tekrar uyumakta zorlanıyorsa
İlk kez 50 yaşından sonra ortaya çıkmışsa
Ağrı baş bölgesine alınmış bir darbe veya kaza sonrası ortaya çıkmışsa
Her sabah baş ağrısı ile uyanılıyorsa
Şu ana kadar başınızın hiç böyle ağrımadığını düşünüyorsanız
Hangi faktörler migren ataklarını tetikleyerek baş ağrısına neden olurlar?
Açlık; diyet, öğün kaçırma vb.
Yiyecekler; çikolata, süt, peynir, balık ürünleri, buğday, mayalı ürünler ve alkol
Sigara; nikotin
Uyku; çok veya az uyku, uyku saatlerini değiştirme, jet lag
Hormonal dengede değişiklik; menopoz dönemi, menstruasyon dönemi veya öncesi, hamilelik, doğum kontrol hapları
Çevre Koşulları; sıcak, soğuk, ışık, gürültü, havalandırma, çeşitli kokular, kuru hava, dumanlı ortamlar (özellikle sigara)
Fiziksel Aktivite; egzersiz
Stres; stresli ortam veya bu ortamdan ayrılma
Baş ağrısı nedeniyle ağrı kesici kullanımında nelere dikkat edilmelidir?
Ağrı kesiciler, baş ağrısını giderir ancak ağrının nedenini ortadan kaldırmaz. En iyi etkiyi ağrı ilk ortaya çıktığında alındıklarında gösterirler. Ağrı kesiciler söz konusu olduğunda daha çok ilaç içmenin daha çok rahatlama sağlamayacağı bilinmeli; aksine bu durumlarda yanetki olasılığı artmaktadır. Ayrıca bu durum, ilacın gereğinden fazla kullanımına bağlı baş ağrılarına da neden olabilir.
Ağrı kesici ilaçlarla baş ağrıları ortadan kalkıyor olsalar bile eğer ağrı kesici kullanım doz ve sıklığı fazla ise mutlaka doktorunuzla görüşmelisiniz. Bilinmelidir ki ağrı tedavisinde temel olan ağrının ortaya çıkmasının engellenmesi; bunun için de nedeninin bilinmesidir.
Ağrı Kesiciler
Hafif derecedeki baş ağrılarını tedavi etmekte kullanılabilir.
Bazı ağrı kesicilerin yüksek dozlarda kullanılabilmesi için doktor tarafından tavsiye edilmiş olması gereklidir.
Ağrı ilk ortaya çıktığı sırada alınırlarsa en fazla etkiyi gösterirler.
Doktorunuz aksini tavsiye etmediği sürece ağrı kesici ilaçlar prospektüsünde yazılandan daha sık veya daha yüksek dozda alınmamaları gereklidir.
Bu ilaçların midenizi rahatsız etmesini önlemek için tok olarak kullanılmaları ve bazı durumlarda da mide koruyucu ilaçlarla birlikte kullanılmaları önerilir.
Bazı ağrı kesiciler uyku veya dalgınlık durumu yaratabilecekleri için araba kullanılmaması veya tehlikeli olabilecek faaliyetlerde bulunulmaması gerekir.
Bu ilaçlarla birlikte alkol, alerji ilaçları ve uyku ilaçları alınmamalıdır.
İlaçları, doktorunuzun belirttiği şekilde alın.
Belirtildiği şekilde almanıza rağmen ilaç baş ağrınızı gidermiyorsa doktorunuza başvurun.
Bazı baş ağrısı ilaçlarının etkili olmaya başlaması zaman almaktadır. Bu nedenle doktorunuzun onayını almadan ilaç kullanımına son vermeyin.
Hiçbir zaman dozu arttırmayın veya tavsiye edilenden fazla almayın.
Kalıcı yan etkiler fark ederseniz hemen doktorunuza başvurun.
Yeni bir tedaviye başlamadan önce doktorunuza aldığınız diğer ilaçları ve varsa rahatsızlıklarınızı belirtin.
Hamileyseniz veya hamile kalmayı planlıyorsanız yeni bir tedaviye başlamadan önce bu konuyu doktorunuza belirtin.
Migren ilacı olarak bilinen Triptan’ların kullanımında nelere dikkat edilmelidir?
Yanlızca migreni veya demet (küme) baş ağrısı olan hastalarda kullanılmalıdır.
Orta ve şiddetli ataklardan kurtulmak üzere kullanılır.
Atak öncesi belirtiler döneminde değil ağrı başlangıcında alınmalıdırlar. Mümkün olduğunca atağın başlangıcında alınmalıdır.
Atakları sık olan migren hastalarında önerilmez; kullanımları seyrek ataklı hastalarla sınırlı tutulmalıdır.
Koroner arter hastalığı öyküsü bulunanlarda kullanılmamalıdır.
Günlük kullanım dozları sınırlandırılmış olup bu kurallara uyulmalıdır.
Her zaman yanınızda taşımanız gerekir.
Doktorunuz tarafından aksi belirtilmediği sürece prospektüsünde belirtilenden daha sık veya daha yüksek dozda alınmamalıdır.
Baş ağrısını önlemeye yönelik ilaçlar (Profilaktik (Koruyucu) İlaçlar) konusunda bilinmesi gerekenler nelerdir?
Ağrıyı önlemeye yönelik ilaçlar, bazı durumlarda baş ağrılarınızın sıklığını gidermek için kullanılmaktadır. Ağrı kesicilerden farklı olarak başınız ağrımıyor bile olsa her gün alınmaları gerekmektedir. Bu ilaçlar tüm baş ağrılarını önlemese bile baş ağrısı sıklığını ve ağrıların şiddetini azaltmaktadır. Aslında baş ağrısının daha az yaşanması ilaç tedavisinin işe yaradığını göstermektedir. Baş ağrıları kontrol altına alındıktan sonra aldığınız ilaç miktarını azaltabilirsiniz. Hatta sonunda baş ağrısını önleyici ilaç almayı tamamen kesebilirsiniz.
Baş ağrıları şiddetli olduğunda ve ay içerisinde daha sık yaşanmaya başlandığında önleyici tedaviye başvurulabilir. Baş ağrınızın durumuna göre doktorunuza bu ilaçların size uygun olup olmadığını danışabilirsiniz.
Migren tipi başağrıları konusunda genel bilgi verebilir misiniz?
Migren; en sık görülen primer baş ağrısı nedenidir. Kadınların ortalama yüzde 15-20’si, erkeklerin yüzde 10’unda görülmektedir. 10 ile 40 yaşları arasında görülür. 50 yaşından sonra baş ağrıları kısmen ya da tamamen ortadan kalkar. Hastaların 1/3’ünde yakınmalar günlük işlerini yapmalarını engelleyecek, hatta yatak istirahati gerektirecek düzeyde olabilmektedir. Hem iş gücü kaybı ile hem de günlük yaşam kalitesini düşürmesi nedeniyle ciddi bir ekonomik yük oluşturmaktadır.
Migrende genellikle başın bir tarafında şiddetli ve zonklayıcı bir ağrı hissedilir. Baş ağrısı başlamadan önce görsel bozukluklar gibi öncü belirtiler görülebilir (aura). Işığa ve sese karşı duyarlılık vardır. Mide bulantısı, kusma isteği veya kusma da genellikle bulunur. Bazen ağrı olan tarafta uyuşma da olabilir. Ataklar ortalama 4-72 saat arasındadır. Ataklar sırasında hastalar sessiz ve karanlık bir odada yatma gereksinimi duyarlar.
Migren ataklarını tetiklyici faktörler:
Beslenme ile ilgili nedenler (konserve yiyecekler, alkol, yapay tatlandırıcılar, çikolata, eski peynir, öğün atlama)
Hormonal değişiklikler (adet dönemi, menopoz gibi),
Doğum kontrol hapları ya da diğer hormon ilaçlarının kullanımı,
Stres, üzüntü, depresyon,
Aşırı fiziksel yorgunluk,
Aşırı parlak ışıklı veya floresan aydınlatmalı ortamlar,
Uykusuzluk veya aşırı uyku,
Aile öyküsü olabilir. Migrenli hastaların yüzde 70’inde aile öyküsü bulunmaktadır.
Gerilim tipi baş ağrılarının özellikleri nelerdir?
Gerilim tipi baş ağrısında şiddetli olmayan, sürekli bir ağrı olup zonklama söz konusu değildir. Başta ve boyunda basınç ya da gerilme hissi vardır. Genellikle iki taraflıdır. Aşırı fizik aktiviteyle artmaz. Bulantı kusma, ışık ve sese duyarlılık yoktur. Yılda yaklaşık 180 gün ağrıyla geçiyorsa ve her ağrı atağı 30 dakika ile 7 gün arasındaysa gerilim tipi baş ağrısından söz edilebilir.
Gerilim tipi baş ağrıları, en sık rastlanan baş ağrılarıdır. Hastanın şakaklarında, alnında ya da baş ve boyun arkasında, bir kuşakla sıkılma ya da basınç hissi olur. Ağrının şiddeti genellikle hafif ya da orta derecededir; fiziksel aktiviteyle ağrı şiddetlenmez.
Gerilim tipi baş ağrılarının kesin nedeni bilinmemektedir; ancak boyun, yüz ve kafa derisindeki kaslarda gerginliğin artması, bu tür ağrılara yol açabilir. Bu baş ağrılarını tetikleyen nedenler arasında stres, kaygı, depresyon ve belirli vücut pozisyonlarıyla ilişkili kas gerginliği bulunmaktadır.
Tedavide basit ağrı kesiciler yanında hekim gerek gördüğü taktirde depresyon ilaçları kullanılabilir.
Demet (küme) baş ağrılarının özellikleri nelerdir?
Demet (küme) baş ağrısında ise genellikle tek göz çevresinde ve şakakta şiddetli ağrı vardır. Saniyeler süren ağrı atakları arka arkaya kümeler halinde gelir. Genellikle uyku sırasında gelişir. Beraberinde burun tıkanıklığı ve gözde kızarma, yanma, sulanma olabilir. 10-15 dakikada şiddetlenip, 30-45 dakikada sonlanır. 15 ile 180 dakika arasında sürebilir. Ataklar haftada bir görülebileceği gibi, yılda bir de olabilir. Erkeklerde daha sık görülür.
Alkol alınması, sigara, damarlarda genişleme yapan ilaçlar, uyku ve basınç değişiklikleri nedenleri arasındadır.
Ataklar sırasında hastaya yüksek miktarda oksijen verilir ve migren ilaçları kullanılır. Atağı önlemek için tedaviler de bulunmaktadır. Ancak hastalar tedaviyi yarıda bırakabildikleri için, bu tedaviler başarısızlıkla sonuçlanabilmektedir.
İleri yaşlarda görülen baş ağrıları
İleri yaş birçok hastalık ve belirtinin ortaya çıktığı bir dönemdir. Fakat baş ağrısı bu genellemenin dışında kalmaktadır ve farklı yaş gruplarında görülme sıklığına bakıldığında yaşla beraber baş ağrısı sıklığının azaldığı görülmüştür. Yaşla beraber her iki cinsiyette baş ağrısı sıklığının azalması yanında baş ağrısı nedenleri de genel populasyona göre farklılık göstermeye başlar. Yapılan çalışmalar bu farklılığın sekonder (ikincil) baş ağrıları lehine arttığını göstermiştir ve bu nedenle ileri yaşlarda ortaya çıkan baş ağrıları ayrıntılı bir inceleme gerektirmektedir.
Normal populasyonda yüzde 5-15 olan migren prevalansının 50 yaşından sonra yüzde 2-3’lere kadar düşmektedir. Yine yaşla birlikte auralı migren yok denecek kadar azalmakta ve bazen auralı migren aurasız migrene dönüşmektedir. İleri yaşlarda tedavi edilmemiş veya yetersiz tedavi edilmiş hipertansiyon ve iskemik kalp hatalığının tedavisinde kullanılan vazodilatatörler migren atağını başlatmakta, artırmakta veya tedaviye dirençli hale getirmektedir.
Gerilim tipi baş ağrısının görülme sıklığı da ilerleyen yaşla birlikte, migren kadar belirgin olmasa da, azalmakta ve 50 yaşından sonra ilk kez ortaya çıkma oranı yüzde 10’a düşmektedir. Bu yaşlarda görülen gerilim baş ağrılarının diğer bir özelliği de, baş ağrısı ile depresyon arasında sıkı bir ilişkinin varlığıdır.
İleri yaş birçok ilacın birlikte kullanılmasını gerektiren bir dönemdir. Yine bu yaşlarda kişi, ilaç kesilmesi ve yan etkisi gibi durumlara daha yatkındır.
Servikal spondiloz, glokom, temporomandibuler eklem ve çene bozuklukları ve kulak, burun, boğaza ait yapısal bozukluklar da bu yaşlarda baş ağrısına neden olabilirler.
Temporal arterit ileri yaşlarda baş ağrısına neden ciddi bir hastalıktır; körlük ve serebrovasküler hastalık gibi önemli komplikasyonlara yol açar. Prevalansı 50’li yaşlarda 6.8/100000 iken, 80’li yaşlarda 73/100.000’e kadar yükselir. İleri yaşlarda yeni başlangıçlı ağrı tarif eden bütün hastalarda ayırıcı tanıda düşünülmesi gereken bir durumdur..
Hafif veya orta derecede hipertansiyon, sanılanın aksine migren ataklarını provoke etmek dışında baş ağrısına neden olmaz. Diastolik basıncın 130 mmHg’nın üstüne çıktığı durumlarda ise genelde sabahları, oksipitale lokalize, 1-2 saat süren künt bir ağrı hissedilir. Daha nadiren kan basıncının ani olarak çok yükseldiği durumlarda patlayıcı ve çok şiddetli baş ağrısı hissedilebilir.
Primer ve metastatik beyin tümörleri gibi intrakraniyal yer kaplayıcı lezyonların görülme sıklığı ileri yaşlarda artmakla birlikte, bu lezyonlara bağlı baş ağrısı sık rastlanan bir semptom değildir. Ortaya çıktığında ise çoğu zaman sinsi başlangıçlı ve nonspesifik bir ağrıdır. İleri yaşlarda görülme sıklığı artan diğer bir tip baş ağrısı ise kraniyal nevraljilerdir.
Görüldüğü gibi ileri yaşlarda sekonder veya semptomatik baş ağrılarına rastlanma sıklığı diğer yaş gruplarıyla kıyaslanınca artmaktadır. Bu nedenle bu yaşlarda yeni başlangıçlı bir ağrıyla karşılaşıldığında veya daha önceden var olan ağrının karakterinde değişiklik saptandığında kraniyal BT veya MR, lomber ponksiyon ve biyopsi gibi daha ileri tetkiklere yönelmek doğru olacaktır.