Dünyada olduğu gibi ülkemizde de çocuklar günümüzün hastalığı “obezite” riski altında. Çocuklukta başlayan obezite, gelecek yıllarda başta kalp damar hastalıkları, diyabet ve hipertansiyon olmak üzere birçok sağlık sorununa neden olabiliyor. Bu nedenle bebeklikten başlayarak sağlıklı beslenme alışkanlığının edinilmesi ve hareketli bir yaşam sürme bilincinin çocuklara yerleştirilmesi büyük önem taşıyor.
OBEZİTE TEDAVİSİ İÇİN BUNLARA DİKKAT!
– Çocuğun kendine güveni zedelenmemeli; özgüven duygusu desteklenmelidir.
– Çocuğun sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazanılması sağlanmalıdır.
– Çocuğa tedavide uzun süreli bir davranış değişikliği süreci yaşanacağı baştan açıklanmalıdır.
– Çocukluk yaş grubunda obezitenin tedavisinde merkez ailedir. Ailenin de tedavi sırasında çocuğu desteklemesi gerekir. Ebeveynler ve kardeşler de besin tercihlerinde ve beslenme alışkanlıklarında sağlıklı seçimler yapmalıdır.
– Çocuğun 2. yaşından sonra tüm aile bireyleri de yağsız veya az yağlı süt ve süt ürünlerini tüketmelidir.
– Meyve ve sebze tüketimi arttırılmalıdır.
– Besinler ve beslenme koşullarında yapılan değişikliğe, tüm ailenin katılacağı daha aktif bir yaşam tarzı eşlik etmeli ve bu hayat boyu devam edecek bir alışkanlık haline getirilmelidir.
Aktif yaşam koşulları sadece belirli saatlerde sürdürülen spor aktiviteleri ile sınırlandırıldığında değil; günlük yaşamın bir parçası olabildiğinde tedavi başarılı olur ve kalıcı sonuçlar elde edilir.
– Hareketsiz yaşam koşullarına sebep olan aktiviteler kısıtlanmalıdır. (Örneğin; TV, bilgisayar gibi.)
– Yemek porsiyonları azaltılmalıdır.
– Çocuk yemeğini ailesiyle birlikte yemelidir. Yemekte mutlaka su içilmelidir.
– Başta kahvaltı olmak üzere hiçbir öğün atlanmamalıdır.
– Okul beslenmesi evden götürülmelidir.
ÇOCUKLAR NEDEN OBEZ OLUYOR?
Çocukların obez olmasında birçok faktör rol oynar. Beslenme konusunda en önemli görev anne ve babalara düşmektedir. Çocuklarının sadece beslenmesinde değil, günlük yaşamında da birçok konuda ailelerin dikkatli olması gerekir.
OBEZİTEYE YOL AÇAN 4 ANA FAKTÖR:
Anne-babanın obez olması: Özellikle anne-babanın her ikisinin de obez olması durumunda risk daha da yükselir. Bu hem genetik olarak kilo almaya yatkınlığı oluşundan, hem de anne-baba ile aynı yaşam koşullarının ve beslenme alışkanlıklarının sürdürülmesinden kaynaklanır.
TV izleme: Çocukların TV izlemeleri ile obezite gelişme riski arasında belirgin ilişki vardır. Benzer şekilde bilgisayar başında geçirilen saatlerin de katkısı olumsuzdur. TV ve bilgisayar karşısında geçirilen saatler arttıkça, obezite riski de artar. Özellikle 8 saat ve daha uzun süre hareketsiz kalan çocukta obezite riski yüksektir. Sedanter yaşam, az aktiviteye neden olduğu gibi, bu aktiviteler sırasında yiyecek tüketme eğilimleri de ihtiyaçlarının üstünde kalori ve besin almalarına neden olur. Ayrıca TV seyretme sırasında besin tüketimini çağrıştıran ve özendiren reklam ve programlar da obezite gelişme riskine katkıda bulunur.
Hareketsiz yaşam: Bir araştırma sonucuna gör, günde toplam 12 saatten daha az uyuyan çocuklarda obezite gelişme riskini daha yüksek olduğu söylenmektedir. Bunun sebebi aslında çocukların az uyuması değil, aktif bir hayat tarzına sahip olmamalarıdır. Çünkü az aktif olan çocuklar gün içinde daha az yoruldukları için daha az uyurlar. Önemli olan çocuğun aktif ve hareketli olmasıdır. Bu nedenle az uyuyan ama aktif ve hareketli çocukta obezite gelişme riski doğal olarak yüksek değildir.
1. yaşta hızlı kilo: İlk yıl içinde hızlı kilo alan çocuklarda da obezite gelişme riski daha yüksektir.
ÇOCUĞUN GÜVENİNİ ZEDELEMEYİN!
Çocukluk yaş grubunda obezite ile mücadelede birincil derecede önemli olan konu, obezitenin gelişmesinin önlenmesidir. Çocuklarda büyüme temel bir süreçtir ve enerji-protein olmak üzere besin gerektiren bir biyolojik fonksiyondur. Bu nedenle çocuklarda özellikle de sınırları belirlenmemiş diyet uygulamaları doğru değildir.
– Çocukların bulundukları yaş gruplarına göre yaklaşımlarımız da değişkenlik gösterir. Örneğin, anne sütünün alındığı dönemde gelişen obezitede, anne sütünü kesmek gerekmez.
– İlk 2 yıl içinde kilo artış hızının azaltılması amaçlanmalıdır. Diyet uygulanırken de çocuğun büyüme parametreleri (boy-kilo) çok yakından izlenmelidir.
– Çocuğun her koşulda boyunun uzamaya devam etmesi gerekir. 6 yaşından sonra kilo vermesi de amaçlanabilir. Ancak bu koşulda bile, çocuk kilo kaybederken boyu uzamaya devam etmelidir.
– Çocuğun kilo kaybının yağ dokusundan olması sağlanmalı, adale kitlesi olumsuz etkilenmemelidir.
– Her yaş grubunda şişmanlığın tedavisinde başlıca iki yaklaşım vardır:
1. Tüketilen yiyeceklerin kısıtlanması ile alınan enerjinin azaltılması.
2. Hareket arttırılarak harcanan enerjinin arttırılması.
– Çocuğun yaş grubuna ve obezitesinin derecesine bağlı olarak tedavi yaklaşımında, kilo artış hızının azaltılması, aynı kiloda kalması ya da kilo kaybı amaçlanabilir.
– Bütün bu incelikler ve detaylar nedeniyle çocukluk yaş grubunda gelişen obezitenin tedavisi, bu konuda özelleşmiş çocuk hekimleri tarafından yürütülmelidir.