Çocuk ve Arkadaş
Çocuğun toplum içinde bir varlık olabilmesinin ilk şartı bir arkadaş ve arkadaş grubunun olmasına bağlıdır. Arkadaş-sız çocuklar bencil olur ve topluma uyum sağlayamazlar. Bireylerin çevrelerine uyum sağlamaları arkadaşlar edinilerek oluşur ve öğrenilir. Arkadaşlıklar çocukların karşılıklı sevgi, saygı, güven duygusu geliştirmelerine, yardımlaşmalarına, hoşgörü kazanmalarına, özveri kazanmalarına karşılıklı dayanışmaya yol açan en güçlü bir bağdır.
Çocuk ne kadar geniş bir arkadaş çevresi edinirse o oranda yetenekleri gelişir ve bu anlamda da güç kazanır. Her çocuk arkadaş edinemez ya da arkadaş edinmekte güçlük çeker. Eğitimci bu konuda öğrenciye yardımcı olmalıdır. Arkadaş edinemeyen çocuk, bu eksikliğin acısını minik yüreğinde duyar, çekimser, içine kapanık, huysuz ve saldırgan olabilmektedir.
Arkadaşlık toplumsal yeteneklerin gelişmesi ve ruhsal inceliklerin oluşması için önemli bir kaynaktır. Bu kaynaktan mahrum olan bir çocuk çölde susuzluktan kuruyan bir ağaca benzer.
Çocuğun Karşı Cinsi Tanıması
İyi eğitim görmüş çocuklar kız erkek ayrımı yapmadan arkadaşlık edebilmelidirler. Zaman içinde kızlar erkekleri, erkekler de kızları tanır. Yine zamanla dostça ve kardeşçe ilişkilerini sürdürenler olabileceği gibi, ileride kurulacak mutlu bir yuvanın da temeli atılmış olabilecektir. Yeter ki bu arkadaşlık ömür boyu sürecek bir pişmanlık ve hicap duygusuna neden olmayacak şekilde kurulmuş olsun.
Bazı aileler çocuklarını karşı cinsten korumaya çalışmaları, aşırı karamsarlıktır. Toplum içinde yaşamak zorunda olan her bireyin toplumun kurallarına uymak zorunluluğu vardır.
Çocuk Özerk Olmalıdır
Çocuk, yetişkinler tarafından her davranışına müdahale edilerek yetiştirilecek ve yönetilecek cansız bir araç değildir. Çocuk özerk ve sorumluluk duyularıyla beslenmesi gereken kutsal bir varlıktır. Eğitim onun bu özelliklerini bilimsel gerçeklerin ışığı altında değerlendiren bir araç ve amaç olmalıdır. Çocuğun duygu ve düşüncelerine önem ve değer verilmeli, bu duygu ve düşünceleri beğenilmese bile hoşgörü ile karşılanmalı ve doğrusunu bulmak için ona yardımcı olmalıdır. Çocukların sorumluluklar yüklenmesi ve güçleri oranında yenmesi onlara başarı gücü kazandıracaktır. Çocuklar çalışmalarında başarısızlıkları da tadıp yaşamalı ve bundan ders alınarak yeni başarılara yol açmalıdır. Bu başarısızlıklardan çocuklar asla kınanmamalıdır.
Özerk olan çocuğun, başarı ve başarısızlıklarını iyi anlayıp değerlendirecek önder ve rehbere ihtiyacı vardır. Ailenin ve okulun bu konuda yapacağı işbirliği gerçek eğitimin sağlanmasında etken olacaktır.