Çocuklar bir problemle karşılaşınca önce ben yapamam deseler de “İstersen bir düşün. Sence nasıl olabilir? ” gibi sorularla önce dikkatini o konu üzerinde toplamasına fırsat tanıyın. Profesör, yaptıkları bir çalışmada anaokulunda çocuklara sormuş “ 6 tane kurabiyen var, arkadaşına nasıl paylaştırırdın?”. Çocuk önce adil davranmış “ 3 ona 3 bana” demiş. Peki, başka nasıl paylaştırabilirdin” diye sormuş, 4 bana 2 ona; “Başka”, “6 bana ona sıfır”; “ Başka” , “ kurabiyenin bir tanesini bölmüş, “yarım ona 5,5 bana” demiş. Bu cevap onu çok şaşırtmış. Çocuklara fırsat verildiğinde yani başka çözüm yollarının olabileceği mesajı verilince, çocuk farklı yollarla, kendi geliştirdiği yollarla problemi çözebiliyor. Bu nedenle çocukların problem üzerinde açık uçlu sorularla düşünmesine izin verin. “ Başka” nasıl çözebilirdik. “ Sen ne yapardın” gibi açık uçlu sorularla çocukların özgürce düşünmesine fırsat verilir.
Çocuklar Başkalarının Düşüncelerini Kopyalamak Yerine Kendi Düşüncelerini Geliştirsinler!
Yapılan araştırmalar yeni bir kelimenin günde 12 defa 30 gün boyunca tekrarlanmasıyla öğrendiğini göstermiş. Çocuklarla yeni öğrettiğiniz şeyleri tekrarlayın. Bir kaç defa anlatıp geçildiğinde öğrenmesi pekişmeyecektir.
Ortaöğretim Öğrencilerinin de Çocuk Olduğunu Unutmayın
Geometri öğretme workshop’ una katılan bir matematik öğretmeninin bana söylediği bir sözü sizlerle paylaşmak istiyorum. Öğretmen “biz anaokulu öğretmenlerine gülüyorduk böyle şeylerle uğraşıyorlar diye, halimize bak” Bunu söyleyen öğretmen çok tecrübeli bir matematik öğretmeniydi ve Profesörlerin hazırladığı materyaller ve oyunlar ona çok komik ve garip gelmişti. İlginçtir ki kendiside oyunlar sırasında çok eğlenmişti.
Türkiye’de oyunun çocuğun dünyasındaki yeri henüz anlaşılmamış. Çocuk deyince akıllara 3-6 yaş anaokulu çağı çocuklar geliyor. Çocuk ilkokul çağına geçince “ artık büyüdün bırak oyuncaklarla oynamayı dersine çalış” diyoruz. Birden bire çocuğun dünyası değişiyor, bir kaç ay önce oyuncaklarıyla mutlu şekilde oynayan çocuk okuma- yazma ve sayıları öğren diyen öğretmeni ve ailesi arasında kalıyor.
Ne yazık ki biz oyunun sadece anaokulunda oynandığını ilkokulun ise sorumluk gerektiren, akademik çalışmaların yapıldığı yer olarak görüyoruz. Oysa ilkokul çağındaki çocuklar da çocuk! Ve bu çocukların oyun oynamaya, eğlenmeye, eğlenerek öğrenmeye ihtiyacı var. İngiltere’deki ilkokullarda gözlem yapma şansım oldu. Orda çocukların ilkokul sınıfları anasınıfı gibi ve dersler oyun gibiydi. Çocukların çocuk olduğunu unutmamanız gerekir. Hatta biz yetişkinlerin bile oyuna ihtiyacı var: workshop sırasında oyunlara katılmaktan çok eğlendik, kendimizi gerçek öğrenci gibi hissettik.
Böylece çocuklar çocuk olduklarını hisseder, okula severek giderler. Öğretmen öğretmenin zevkini, öğrenci öğrenmenin gururunu yaşar. Aileler çocukların derslerindeki başarısından mutlu olur ve çocuğuna evde ders çalış diye baskı uygulamaz.
Pedagog Psk. Dan. Sevil Gümüş
Kurucu, Çocuk Psikolojisi ve Gelişimi Uzmanı, Oyun ve Filial Terapist
Kaynak: Hastane.com.tr