Tarih boyunca, birçoğu kaba hatta barbarca olan yöntemlerle bile tedavi edilmeye çalışılan bu problemin çaresi, günümüzde de cezalandırmalarla aranıyor. International Hospital Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Bülent Alagöl, ülkemizde yapılan araştırmalarda, yatak ıslatan çocukların yüzde 35’inin ağır cezaya maruz kaldığının ortaya çıktığını belirtiyor.
Altını ıslatma sorununda kalıtımsal faktörlerin etkili olduğu biliniyor. Anne-babadan her ikisinin çocukluk dönemlerinde altlarını ıslatmaları halinde çocuklarında alt ıslatma sorunu görülme sıklığının yüzde 77 olduğuna değinen Prof. Alagöl, ‘Anne ve babadan sadece birini altını ıslattığında çocuklarında alt ıslatma sorunu görülme sıklığı yüzde 44 oranındadır.
Eğer anne ve babada böyle bir sorun yoksa yüzde 15 oranında altını ıslatma sorunu görülüyor. Son yıllarda yapılan kromozom analizleri sonucu 8., 12., 13. ve 22. kromozomlarda altını ıslatmadan sorumlu genler bulunmuştur’ diyor.
Altını ıslatma sorunu bulununlar incelendiğinde yüzde 97’sinin idrar ve üreme yollarını ilgilendiren hastalıklara bağlı olmadığı, yüzde 3’ünün ise idrar yolu hastalıklarına bağlı olarak geliştiği saptanıyor.
Gece altını ıslatma sorununun başka nedenlerini de sıralayan Prof. Dr. Bülent Alagöl, şu bilgileri veriyor: İdrar yolları enfeksiyonları, İşeme problemleri, İdrar yolları darlıkları, Diyabet hastalığı, Tiroid bezi bozuklukları, Uyku apneleri, Aşırı gıda duyarlılıkları.
Gece altını ıslatma konusunda en fazla taraftar bulunan 3 teori olduğuna değinen Prof. Bülent Alagöl, bunları şöyle sıralıyor: Geceleri artan idrar yapımı, Geceleri mesane kasının aşırı duyarlılığı, Yüksek uyanma eşiği (derin uyku).
Bu etkenlerin tek başına değil birlikte de görülüp gece altını ıslatma sorununu yarattığına değinen Prof. Alagöl, tanı koyabilmek için ayrıntılı hasta öyküsü, fizik muayene, idrar yapmanın gözlemlenmesi, tam idrar tetkiki istediklerini söylüyor.
Bunlara bazı olgularda üriner sistem ultrasonografisi, nörolojik muayene, gaitada parazit bakılması gibi tetkikler de eklenebiliyor.
Temel değerlendirmede herhangi bir pataloji saptanmayan olgularda tedaviye geçilebiliyor. Geri kalan olgularda ise ileri tetkik öneriliyor.
Gece ıslatması çocuk ve aile için bir sorun olmaya başladığında tedavinin zamanı gelmiş demektir. Ancak bunun beş yaşından daha önce olmaması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Bülent Alagöl, ‘Gece ıslatma sorununun tedavisinde ilk ve en önemli konu, çocuğun tedaviye motive edilmesidir.
Bunu sağlamak içinde, çocukla sıcak bir ilişki kurmak, ailenin anlayış ve desteğini sağlamak, problemin çözüleceğine dair güven vermek ve çocuktaki suçluluk duygusunu gidermek gereklidir’ diyor.
Kaynak: Hastane.com.tr