Çocuğu Anlamak
Ailenin de, okulun da, öğretmenin de en önemli görevi çocuğu anlamak ve ona göre davranmaktır. Çocuk olarak da, yetişkin insan olarak da iyi anlaşılmamak büyük bir talihsizlik kaynağıdır. O halde ailenin de, öğretmenin de en önemli göre-
vi çocuğu iyi anlamak ve bu anlayışla yaklaşıp sorunlarını çözmeye çalışmaktır. Onları sorunlarıyla kabul etmek, sorunlarını anlayışla çözmeye çalışmak onları ruhen esenliğe kavuşturmanın en etkili yöntemi olacaktır. Onların dünyalarına girmek, dertlerini paylaşmak, onları candan arkadaş görmek onların mutlu olmalarını sağlıyacaktır.
Biz çocukları ne kadar iyi anlarsak ve sorunlarını çözmeye çalışırsak onlar da o oranda bize bağlanacaklardır. Gerçek eğitimin amacı da sevgi, saygı ve güven bağının kurulmasıdır.
Çocuğun Yeteneğini Saptamak
Her çocuğun bir ya da birkaç yeteneği olabilmektedir. Bu özel ya da genel yeteneklerini saptamak eğitim olgusunun en gerekli, en önemli bir işlemidir. Çocuğun bu yeteneklerini saptamak okul ve ailenin işbirliği ile sağlanmalıdır. Çocuğun yeteneklerini keşfetmek ve bu doğrultuda yönlendirip yetiştirmek çocuğun başarı gücünü artırır, nefsine güven duymasını sağlar. Her sonuç ve her insan toplum içinde bir güç ve bir yetenektir. Bu insanlarımızın bu güç kaynağını daha küçük yaştan saptamak, bu doğrultuda işlemek eğitimin temel amacını oluşturmaktadır.
Çocuğa Hoşgörü ile Yaklaşmak
Çocuğu hoş görmek onun kendi kendine güven duymasına, güç kazanmasına, kendi kendini yönetmesine, daha çabuk, daha kolay öğrenmesine neden olur. Eğitim konusundaki yardımları daha çabuk kavrar. Hoşgörülen çocuğun davranışlarında rahatlık görülür. Hoşgörülen çocuklar daha çabuk sosyalleşirler. Hoşgörülmeyen, itilip kakılan çocuklar ise pısırık, çekingen, korkak, telaşlı, evhamlı… olmak gibi olumsuz duy gular kazanır.
Şu halde, çocuğun suya, havaya, güneşe, gıdaya ne kadar ihtiyacı varsa, sevgiye, şefkate, hoşgörüye de o oranda ihtiyacı vardır.
Çocuklara Eşit Davranmak
Bir ailenin kaç çocuğu olursa olsun, hepsine eşit davranmak ailenin uymak zorunda olduğu ve özen göstermesi gereken bir kural ve ilke olmalıdır. Kızı erkeğe, erkeği kıza tercih etmek, birini diğerine üstün tutmak sakıncaların, yanlışların en büyüğüdür. Böyle davranmak çocukların kıskançlık duygularını tahrik eder, birbirine karşı düşmanlaştırır; tertemiz ruhlarının kararmasına ve kirlenmesine neden olur.
İnsanlığın sevgi kalesi kardeş sevgisi üzerine kurulur, yayılır, yerleşir ve kökleşir. Çocuklarımızın birbirlerini sevmelerini telkin edelim. Onlara hak, hukuk, adalet duygularının temelini küçük yaşlardan itibaren atalım ki, sevgi kalesi daha görkemli olabilsin.
Okulun da, öğretmenin de en önemli davranışlarından biri öğrencilere eşit ve ölçülü davranmaktır. Zengin fakir, çalışkan tembel, uslu, yaramaz, temiz, kirli… ayrımı yapmadan eşit davranmak karşılıklı sevginin, saygının, güvenin, başarı gücü kazanmanın en güçlü ilke ve yöntemlerinden biri olacaktır.
Güçlü toplum olmanın temeli ve geleceğimizin güvencesi olan yavrularımızın güç ve kişilik kazanmasında önemli bir etken olan eşit davranmayı her alanda ilke edinelim.
Çocuklara Yaşlarına Göre Davranmak
Çocuklara bebek, gençlere çocuk gibi davranmak eğitim açısından çok sakıncalıdır. Anne ve babaların çok dikkat etmeleri gereken davranış tarzı çocuklara yaşlarına göre davranmak gereğidir. Unutmamak lazımdır ki, çocukların yetişkinlerin isteklerine göre değil, kendi doğal yapılarının gereğine göre eğitilmesi gerekmektedir. Bu konuda anne babalarının ya da eğitimcilerin hatalı davranışlarına hedef olan yavrularımız kendilerini büyümüş sayamaz ve bağımsız olamazlar. Bu çocuk ve gençler ruhi bunalıma düşer ve isyankar olurlar. Böylece ortaya umulmadık sorunlar ve güçlükler çıkar, eğitimden beklenilen yarar sağlanamaz.
Her yaşın gereklerini bilmek ve ona göre davranmak çocuğun mutlu, güçlü ve kişilik sahibi olmasını sağlar.
Anneler, babalar, öğretmenler ve eğitimciler çocuk ve öğrencilere yerinde ve zamanında davranarak eğitimin amaç, ilke, kural ve yöntemlerini doğru ve yerinde uygularlarsa onlara yapıcı ve yaratıcı güç kazandırmış ve ruh sağlığına kavuşturmuş olurlar. Eğitimin gereği de budur.
Çocuklar Cinsiyetlerine Göre Eğitilmelidir
İster kız olsun, isterse erkek olsun her cins kendi özelliklerinin gerektirdiği gibi eğitilmelidir. Kız gibi yetiştirilmek istenilen erkek çocuklar ya da erkek gibi yetiştirilmek istenilen kız çocuklar şanssız olur demek yanlış olmayacaktır. Zaten yaradılıştan farklı olan bu özelliklerini hayata geçirmek yaratılışlarının bir gereği olacaktır. Yaptıkları işler, oyunları, oyuncakları her cinsin kendine göre olmalıdır. Erkekleri sakin, sessiz, uslu, kavgasız, uyumsuz yetiştirmeye çalışmak onların doğal yapısına ters düşer ve hayatta uyumsuz bir varlık haline getirir. Kızları da erkekler gibi yetiştirmek aynı derecede sakıncalıdır.
Her cinsiyetin davranışları, giyinmesi, oyuncakları, oyunları, işleri kendi tabiatına uygun olmalıdır. Bilimsel gerçekler böyle olmayı gerektiriyor.
Çocuk ve Oyun
Çocuğu hayata hazırlayan, daha doğrusu çocuğa hayat veren en gerekli ve en önemli etkinliklerden biri de oyundur. “Çocukluk oynamaya yarar.” sözü oyunun çocuk için ne anlama geldiğinin çok açık bir ifadesidir. Yeter ki, yetişkinler kendi çocukluklarını hatırlayabilsinler.
Çünkü genelde aileler çocuklarının oyuna düşkünlüğünden şikayetçi olmaktadırlar. Bu yanlış bir davranıştır, çünkü oyun korkulacak bir etkinlik değildir. Aksine oyun ruhen ve bedenen sağlıklı olan bir çocuğun gıdası ve ihtiyacıdır. Oyunu çocuk için gereksiz görmek onu ruhsal bir gıdadan yoksun bırakmak demektir. Çocuğu arkadaştan ve oyundan mahrum etmek umulmadık sorunların nedeni olabilmektedir.
Bir ayrıntıyı da dikkatten uzak tutmamalıdır. Bazı çocukların aşırı derecede oyuna ve oyuncağa düşmesinin nedeni evdeki aile geçimsizlikleri olabilmektedir.