Çekap (Check Up ) Nedir Çekap Nasıl Yapılır
Ülkemizde geçerli olan Batı tıbbı (ortodoks tıb metodu), son yıllarda yeni bir sağlık hizmetini neredeyse mecburiyet halinde benimsenmiş durumda: Check-up. Bu tatbikat, belirgin bir hastalığı ve sıhhî şikayeti olmayanlara da tavsiye ediliyor, hatta daha sık tepeden tırnağa sıhhî kontrolden geçmelidirler. İnce ince tıbbî tahliller yapılmalı, sıkı bir muayene edilmelidirler.
Birtakım özel sağlık işletmelerinin reklam katkılarıyla da artık Batı’da milyonlarca kişi sanki yaşamları çe-kap’a bağlıymış gibi özenle ve düzenli olarak yaptırıyorlar. Bedenlerinde anormal belirtilerin yokluğunu garantileyerek daha uzun ve sağlıklı yaşamanın yollarını arıyorlar.
Çekap, pek çok tahlil, sorgu ve muayene demektir. Diğer tıbbî tetkikler gibi bir anamnezle (sorgu) veya bir formun doldurulmasıyla başlar. Bu sorguda özellikle 40 yaşından itibaren kalb ve damar anormallikleri aranır.
Meselâ kalb anjini, bayılma, baş dönmesi, sıkıntı, çarpıntı, kalb atımında hızlanma, baş ağrıları, yakın aile içindeki kalp hastalıkları veya tansiyon yüksekliği gibi. Bu belirtilerin büyük kısmı steroklerozdan (damar sertliği) kaynaklanır
Aranılan belirtiler arasında astımınkiler (veya genel anlamdaki alerjiler) veya müzmin bir bronşitten şüphelendiren, çaba sonucunda soluk soluğa kalmak da var.
Soru, günlük hayattaki alışkanlıkları da içine alır. Uykunun kalitesi, tütün ve alkol tüketimi, beslenme şekli, günlük yolculukların süresi, ailevî veya meslekî meselelerin var olup olmadığı, hareketsizlik gibi.
Fazla kiloların, ezellikle kalb için oluşturduğu tehlike sebebiyle önce kilo ölçülür. Kalb ve damar muayenesi; dinlenme, nabzın sayılması, ayakta ve yatar durumda tansiyon ölçülmesi, varislerin veya hemoroidlerin (basur) tesbit edilmesi ile olur.
Bu muayene, dinlenme durumunda ve çoğu zaman “maksimum altında efor” halinde alınan bir elektrokardiyogramla tamamlanır. Hasta ergometrik bir bisiklet üzerinde giderek artan güçle, nabzı dakikada 130 veya 140 atıncaya kadar pedal çevirir. “Maksimum efor ölçümü” daha zordur, Ama tercih edilir. Hastalığın o zaman maksimum kalb frekansına (220 eksi hastanın yaşı) erişmesi gerekir. Elektrokardiyogramın sürekli kontrolü altında ve yalnızca bir uzmanlık ortamında uygulanan bir ölçüm, maksimum efor sırasında kendilerini ele veren kalb ve kroner bozuklukların yok olduğuna kanaat getirilmesine imkân verir.
Gerekirse başka testler de uygulanabilir; Holter (elektrokardiyogramın 24 saat boyunca sürekli kaydı), ultrasonlar sayesinde kalb boşluklarının görülmesine imkân veren ekokardiyografı veya yine ultrasonlar sayesinde atarmadarların geçirgenliğini sınayan doppler.
Akciğer muayenesi, steteskopla dinleme dışında, sistematik bir radyografisi (röntgen filmi) ve akciğer hacimlerinin ölçümü demek olan spirometrik bir muayeneden teşekkül eder.
Böbreklerin durumu, elle muayene ile idrarda albümin ve şeker aranması ile araştırılır. Göz için ise göz dibi muayenesi ve göz tansiyonu ölçümü yapılır. Sağırlığın tesbiti için odiogram tatbik edilir.
Son olarak, biyolojik seviyede kan tahlili al ve akyuvarların miktarlarının, sedimantasyon hızının, trombosit-lerin, ürenin, kan şekerinin, kolesterolün, trigliseridlerin ve ürikasitin ölçülmesi ile çekap ilk aşamada tamamlanır.
Anormal çıkan bir netice olursa, önce tahlil tekrarlanır, ardından yan ve ileri tetkiklerle bir hastalığa uydurulmaya çalışılır.
Çekap’ı tavsiye eder misiniz? Mahzurları var mıdır?
Bir defa çekapın yaygınlaşması ise giderek daha çok sayıdaki kişi tarafından yaptırılması, ülke ekonomisine milyonlarca ek yük getirmektedir. Bir de riskli olan araştırma yöntemler vardır. Vücudumuza verilen her şua birikerek kanser tehlikesini arttırır.
Kalb için uygulanan efor testlerinin bazen kalb krizine yol açtığı anlaşılmıştır. Sonra çekap, sadece kişinin sağlık durumunun belli bir anındaki fotoğrafıdır ve sayısız muayeneye, incelemeye rağmen her şeyi göstermez.
Bugün çekapta sapasağlam çıkan kişi, ertesi gün bir miyokard infarktüsü geçirebilir.
Çekapın en mühim mahzuru da hasta olmayan sağlam kişilerin de tıbbî bağımlılığa teşvik edilmesi, daha kolay hasta olmalarının sağlanmasıdır. Bu da gerek ruhî, gerekse bedenî olarak insan hayatının tıbbın tehdidi altına girmesi demektir.
İşin ilginç yanı ise, neredeyse uygarlık sembolü haline gelen ve orijinal adıyla bütün dillere geçen gittikçe de yaygınlaşan çekap tatbikatlarının, hem hayat süresini ve hem de kalitesini pek değiştirmediğinin anlaşılmış olmasıdır. Yani düzenli olarak muayyen aralıklarla tepeden tırnağa muayane olan kişiler, çekap yaptırmayanlara oranla ne daha seyrek hastalanmakta, ne de daha uzun yaşamaktadırlar.
Sonuç olarak diyebiliriz ki, çekapın faydasının zararından fazla olup olmadığı belli değildir. Cenab-ı Hakk’ın sağlığımız için uyarı olarak bedenimize bahşettiği ağrı, ateş, halsizlik, iştahsızlık, fonksiyonlarımızın kaybı vs. gibi şikâyetlerimizde tıbba başvurmak en doğru yol olarak görünmektedir.
Mühim bir konuda “az yeme”nin sayısız tahliller yaptırarak masraf etmektense çok daha sağlığı koruduğudur.