Büyü Nedir, Büyü Neden Yapılır
Psikiyatri, kişilerin ve sosyal hadiselerin patolojik (anormal) olanlarını inceler. Dini hayatın hastalıklı kesimleri de, bu yüzden psikiyatrinin sahasına girmektedir.
Dinî psikopatoloji, gerçekten Müslüman bir hekime ilginç gözlemler verir. Aşırıya kaçılmadıkça, yani dinî sınırlar içinde kalındıkça, ruh sağlığını koruyan, insana huzur ve mutluluk veren İslâmiyet; hasta ruhlu kimselerin tatbikatında değişik bir çehre ile bize görünür.
Dinsiz bazı doktorlar, bazı dinî yaşama tarzlarını veya inançları, hastalık olarak görme eğilimindedirler. Bir kimse büyüye mi inandı veya cinlerden mi bahsetti, hemen ruh hastası damgasını vurduklarına defalarca şahit oldum. Hatta daha önce îslâmiyetlen habersiz bir gencin hidayete erip namaza başlamasını “hastalık” sayan doktora bile rastladım.
Büyü Yapılan Kadın 60 yaşlarındaydı. Gözlerinden korku ifadesi akıyordu ve muayenehanede yüksek sesle anlatıyordu: “Doktor bey, benim kızın kayınvalidesi evliliğine karşı çıkmıştı. Bize soğuktur ve devamlı kavgalıyız bu sebepten. Geçenlerde bize geldi, ondan sonra bende değişiklikler oldu. Hocalara gittim, ‘büyü” dediler.”
Dikkat çekicidir. Halen psikiyatrik hastaların çoğu, hocalara müracaat eder. Bu hocaların çoğu -muhlis ve âlim olanlar müstesna- ya birşey bilmeyen para canlısı kimseler veya kötü niyetli insanlardır. Bu konuda da hayli incelemem oldu. Her gelene “büyü yapılmış” diyerek para sızdırma yoluna gitmektedirler. Hatta bir arkadaşım, hiçbir şikâyeti olmadığı halde, gittiği birkaç hocanın, ona da aynı şeyi söylediklerini ifade etmişti.
Bu kadıncağız da hoca yoluyla düzelmeyince, bir psikiyatri uzmanına götürülür. Meslekdaşımız -dinimizde yapılması ya küfür ya da büyük günah olan- büyü iddiasını hezeyan olarak değerlendirir ve hastaya, akıl hastalarına kullandıkları ilaçlardan ağır dozlarda verir. Kadın, artık ilâçlardan kalkamaz hale gelince bana getirilmişti.
Kadıncağızı iyice dinledikten sonra, bir başka açıdan yaklaşmayı denedim:
“Bakınız, evet size büyü yapılmış olabilir. Fakat sebep ne olursa olsun sinirleriniz zayıflamış. Onları kuvvetlendirici ilaçlar almanız lazım. Bu yüzden, verdiğim hapları dikkatle kullanın ve kontrole gelin.”
Kadıncağız “büyü yapılmış” dediğinde, kendisi ile alay edilmediğini ve hemen akıl hastası sayılmadığını görünce rahatlamıştı. Bir önceki doktora duymadığı güveni duymuştu. Gerçekten verdiğim ilaçları düzenli olarak kullandı ve oldukça rahatladı. Artık “Büyüye ne dersin?” diye sorduğumda, “Ben kendi derdimdeyim doktor bey” diyordu.