Mikroorganizma: Doğal olarak her yerde bulunabilen tek hücreli, karmaşık enzim yapısına sahip minicanlılardır. Her zaman hastalık yapmazlar hatta bazen yaşamsal öneme sahiptirler.
Normal flora: İnsan vücudunda bulunan ve yer değiştirmedikçe hastalık yapmayan mikroorganizmalar topluluğuna denir.
Patojen mikroorganizmalar: İnsan (veya hayvan, bitki) vücudunda istenmeyen etki oluşturan (hastalık yapan) mikroorganizmalardır. Bunlar virüs, mantar, bakteri, parazit olarak adlandırılırlar.
Enfeksiyon: İnsan vücuduna giren mikroorganizmaların üreyip, çoğalarak vücutta istenmeyen etki ve belirtiler (hastalık) oluşturmasıdır.
Enfeksiyon zinciri: Mikroorganizmanın enfeksiyon oluşturabilmesi için belirli aşamalardan geçmesi gerekir, bu aşamalar zincirine denir. Bu aşamalar :
1- Enfeksiyon ajanı (etkeni): Bakteri, virüs, mantar, parazit olabilir. Enfeksiyon etkenin hastalık oluşturma potansiyeli aşağıdaki koşullara bağlıdır:
* Mikroorganizmanın sayısına,
* Mikroorganizmanın virulansına (hastalık yapma kabiliyetine),
* Bireyin vücut direncine
2- Rezervuar (Enfeksiyonun kaynağı): Mikroorganizmaların doğal olarak yaşayıp üredikleri ortamdır. İnsan, hayvan, cansız nesneler (su, toprak) olabilir.
3- Çıkış kapısı: İnsanlarda; solunum sistemi, boşaltım sistemi, sindirim sistemi ve deri bütünlüğünün bozulduğu yerlerdir. Örneğin: mikroorganizma balgam, tükürük, dışkı, idrar, kan vs ile vücut dışına çıkar.
4- Kaynaktan çıkış (Yayılma yolları): Çeşitli araçlarla mikroorganizmalar bir yerden başka yere taşınırlar bunlar bulaşmış (kontamine) besinler, su veya cansız nesnelerdir (tarak, giysi, makas, vs ). Yayılımda, vektör ve portör önemli rol oynamaktadır .
– Vektör: Sinek, bit, kene, fare gibi bazı hayvanlar taşıyıcıdır, bunlara vektör denilir.
– Portör: Bir insan ya da hayvan bir mikroorganizmayı vücudunda taşıdığı ve başkalarına bulaştırdığı halde kendisinde hastalık belirtileri görülmez, bu kişilere portör denilir. Bu kişilerin özellikle besin endüstrisinde çalıştırılması çok sakıncalıdır.
5- Giriş kapısı: Mikroorganizmaların vücuda girdiği yerlerdir, genellikle giriş ve çıkış yolları aynıdır: Ağız, burun, deri, vajen, göz, kulak, damarlar, gibi.
6- Konakçı: Mikroorganizmayı vücudunun üzerinde veya içinde barındıran, insan veya hayvandır. Özellikle vücut direnci azalmış, kronik hastalığı olan, dengesiz beslenen, aşırı yorgun, alkol / sigara bağımlılığı olan ve bağışıklık sisteminin yetersiz olduğu kişiler, uygun konakçıdır.
ENFEKSİYON ZİNCİRİ:
HASTALIKLARIN BULAŞMA YOLLARI:
– Doğrudan temas,
– Dolaylı temas,
* Hava ile
* Araçlarla
* Vektörle
Doğrudan Temas:
Enfekte kişinin duyarlı kişi (konakçı) ile doğrudan temasıyla oluşan bulaşma şeklidir. Örnek; cinsel ilişki, öpüşme, kan nakli, yaraya dokunma vs. Bu yolla: AIDS, Hepatit B, frengi (bel soğukluğu), sifiliz, vb hastalıklar bulaşmaktadır.
Dolaylı Temas:
Enfeksiyonla bulaşmış nesnelerle, enfektif ajanın, konakçıya bulaşmasıdır.
* Hava yoluyla bulaşma: Uzun süre açıkta canlı kalabilen mikroorganizmaların hava, toz veya damlacıkla duyarlı konakçıya bulaşmasıdır. Damlacıkla yayılma; tükürük, balgam, burun, gözyaşı sıvılarının damlacıklar halinde yayılmasıdır. TBC (tüberküloz-verem), grip, soğuk algınlığı, çocuk hastalıklarının çoğunluğu bu yolla yayılmaktadır. Öksürüp-aksırırken ağzın elle kapatılması ve karşıda bulunan kişilerin yüzüne doğru hapşırılmaması hava yoluyla yayılmayı önler.
* Araçlarla bulaşma: Enfeksiyonla bulaşmış nesnelerle meydana gelen bulaşımdır. Örneğin; Hepatit A, enfekte yiyeceklerle; tetanoz, paslı çivi ve toprakla; yine çoğu hastalıklar iyi sterilize edilmemiş malzemelerle bulaşırlar (airway, nazogastrik sonda, çarşaf, giysiler gibi ).
* Vektörle bulaşma: Bazı mikroorganizmalar bazı hayvanlarda gelişimlerini tamamlayarak olgunlaşırlar ve insanda hastalık oluştururlar. Örnek; sıtma mikrobu, sivrisinekte (anofel cinsi) ömrünü tamamladıktan sonra, sivrisineğin sokması sonucu insana geçerek hastalık oluşturmaktadır. Veba (fare), kuduz (kedi-köpek-fare), akciğer kisti (iyi pişmemiş hayvan etleri) vektörlerle bulaşan diğer hastalıklardır.
BULAŞICI HASTALIKLARDAN KORUNMA YOLLARI
1- Vücudun mikroplara karşı direnci:
a – Özgül olmayan direnç:
I – Giriş kapısı engelleri: * Deri
* Mukoza(derinin devamı olan ve vücut başluklarını saran daha ince olan kısmıdır.)
ll – Vücudun savunma mekanizmaları (Fagositoz, iltihap oluşumu, ateşin yükselmesi, retiküloendotelyal sistem -RES).
b – Özgül direnç: Bağışıklık:
I – Doğal direnç: Türe, ırka, genetiğe, bireye, yaşa, hormonal veya metabolik
değişikliklere bağlı dirençlerdir.
II- Edinsel (sonradan kazanılan) direnç:
* Pasif bağışıklık: – Doğuştan (anneden plasenta yoluyla ve sütle geçer)
– Yapay (Serum veya Immünglobülinle sağlanır)
* Aktif bağışıklık: – Doğal aktif (hastalığın geçirilmesiyle oluşur)
– Yapay aktif (aşılar ile elde edilir)
2- Enfeksiyon kontrolü önlemleri:
Hastalıkların bulaşma yollarına göre önlem alarak, kişinin kendisini ve çevresini bulaşıcı hastalıklardan koruması amacıyla geliştirilmiş yöntemlerdir.
Günlük hayatımızda kullanabileceğimiz yöntemlerden birkaçı:
* El yıkama: Normal sabunla köpürterek ve ovarak yıkamak en iyi temizlik yöntemidir ve bu şekilde hastalıkların bulaşması önlenebilir.
Toplu yerlerde mümkünse sıvı sabun kullanılmalı veya sabunluklar süzgeçli olmalı. Aksi halde sulu bir ortamda bekleyen yumuşamış bir sabun temizleyici özelliğini kaybettiği gibi mikrop yuvası olur.
Toplu yerlerdeki sabunla iki kere sabunlamakta yarar vardır, sabunu sabunluğa koymadan önce suyun altına tutarak köpüğü akıtın.
* Başkalarının (hastanın) kan, tükürük, idrar, dışkı gibi atıkları ile doğrudan temas etmemeye özen gösterilmelidir. Bu gibi durumlarda eldiven giyilmelidir.
* Hasta (hatta sağlıklı) kişilerin kullandığı malzemeler, öncelikle kirleri temizlendikten sonra sabunlu su (veya deterjan) ile iyice yıkanmalıdır. Mümkünse sterilize edilmeli veya varsa durulama sonrası dezenfektan içinde önerildiği şekilde bekletilmelidir.
* Başkaları ile özel eşyalar paylaşılmamalıdır; tarak, jilet, diş fırçası, şapka, iç çamaşırı, yatak takımları vb.
* Gerekiyorsa izolasyon (karantina, ayırma) uygulanır:
* Eğer solunum yolu ile bulaşan bir hastalık varsa hasta kişiye maske takılır, idrar veya dışkı ile bulaşma söz konusu ise, mümkünse hastalık iyileşene kadar hastanın kullanacağı tuvalet ayrılır (özellikle alafranga tuvaletlerde ayırma şarttır). Tuvalet tek ise, o zaman hastanın tuvaleti her kullanımından sonra dezenfektanla sil(in)mesinde yarar vardır.
* Risk altındaki kişiler aşılanmalıdır. Özellikle çocukluk çağı hastalıklarını ve Hepatit B’yi geçirmemiş kişiler ile sağlık personelinin aşılanması önerilmektedir.
Hastalıkların bulaşmasını önleyecek temel kural:
KURU ve TEMİZ YERDE MİKROP ASLA BARINAMAZ
O nedenle hiçbir zaman ortamı kirli ve ıslak (nemli) bırakmayın. Temizlik ve bulaşık bezlerini kapalı yerde ıslak ve sıkılı halde bırakmayın, daima havalı bir yere açarak asın ve kuru muhafaza edin.
Toplu yaşanan yerlerde en sık görülen bulaşıcı hastalıklar:
AIDS (Edinsel bağışıklık eksikliği sendromu):
Bulaşımı: Doğrudan temasla; kan, meni, yara akıntıları ile bulaşır. Yani cinsel ilişki, kan nakli, ortak kullanılan enjektörler, dövme yaptırma yoluyla ve anneden bebeğine geçer. Özellikle çok eşli cinsel yaşamı olan veya bilinmeyen kişilerle cinsel ilişkide bulunan kişiler cinsel yönden risk altındadır. Virüs vücuda girdikten sonra ortalama 5-10 yılda hastalık belirtileri görülebilir. Bağışıklık sistemi felç olduğundan, ölüm genellikle bulaşıcı hastalıklar sonucu meydana gelmektedir, örneğin ölüm nedeni verem olabileceği gibi gripte olabilir. Etkeni: HIV ‘ dir.
Belirtiler:
– Nedeni bilinmeyen gece terlemeleri,
– Bir ayı geçkin ısrarcı ateş,
– Titremeler, konuşamama (konuşmakta zorlanma), hareketlerde yavaşlama,
– Kısa sürede aşırı ( vücut ağırlığının % 10 undan fazla ) kilo kaybı,
– Bir ayı geçen sürekli yada aralıklı ishal,
– Bir ayı geçen, kuru ve ısrarlı öksürük, aşırı yorgunluk, halsizlik,
– Koltuk altındaki ve kasıklardaki bezlerde şişlik ve ağrı,
– Deride morumsu lekeler, ağızda pamukçuk
Tedavi: Henüz yok
Korunma: Aşı geliştirilemediği için bireysel korunma önemlidir. Bireysel olarak cinsel yaşama dikkat etmek, başta gelen korunma yöntemidir.
* Bilinmeyen kişilerle cinsel ilişkiye girmekten kaçınılmalı ya da mutlaka sağlamlığından emin olduğunuz prezervatif (kaput, kondom) kullanılmalıdır.
* Başkasının kullandığı enjektörler asla kullanılmamalı, enjektörler mutlaka tek kullanımlık olmalı ve kullanıldıktan sonra atılmalıdır.
* Kim olursa olsun, başkasının kullandığı diş fırçası ve jilet kullanılmamalıdır.
AIDS
* Sosyal öpüşme, tokalaşma, aynı odayı, aynı koltuğu paylaşmakla bulaşmaz;
* Sivri sinekle bulaşma henüz ispatlanamamıştır.
* Aynı tabağı paylaşmakla, çatal-kaşıkla bulaşmaz.
HEPATİT B (Serum Hepatiti):
Bu da cinsel ilişki ve kan yoluyla bulaşır. Karaciğerde enfeksiyona neden olur, iyileşme olmazsa karaciğer kanserine, siroza dönüşebilir.
Halsizlik, yorgunluk, hafif ateş, baş ağrısı gibi grip benzeri belirtilerle başlar. Sarılık, bulantı, kusma, ishal, iştahsızlık, sigaraya karşı tiksinti, idrarın çay rengini alması gibi belirtilerle kendini gösterir.
Tedavisi: Yatak istirahati ve dengeli beslenme şarttır. İlk önceleri karaciğeri yormayacak besinler tercih edilmelidir (ağır kızartma ve çok yağlı besinlerden kaçınılmalıdır).
Korunma: Hepatit B aşısı ile korunmak mümkündür. Ancak bireysel korunma her zaman ve her ortamda önemlidir. Bulaşma yolu ve korunma önlemleri AIDS ile hemen hemen aynıdır.
Hepatit A (Enfeksiyöz hepatit):
Bulaşımı: Hijyen koşullarının iyi olmadığı yerlerde görülür. Su ve besin maddelerine virüs içeren dışkının bulaşması sonucu insana geçer.
Hepatit B’deki belirtiler aynen görülebilir. Ancak iyileşme Hepatit B’den daha çabuk ve daha komplikasyonsuz gerçekleşir.
Tedavi: Hepatit B ile aynıdır.
Korunma: Hijyenik koşullara uyulmadığını düşündüğünüz yerlerde yemek yemeyin, özellikle Fast-Food türü (et içeren) yiyeceklerden kaçının. Kanalizasyon sisteminin iyi olmadığı yerlerde suları kaynatarak veya dezenfekte ederek kullanın.
Tüberküloz (verem, TBC):
Hasta kişinin öksürmesi veya balgam çıkarması sonucunda damlacıkla yayılır. Vücut direnci düşük kişilerde sıklıkla ortaya çıkar. Bu kişiler çok sigara ve içki içen, dengesiz beslenen kişilerdir. Bir de uzun süren hastalıklar esnasında ortaya çıkar.
En iyi önlem, kişilerin ulu orta balgam çıkarıp sokağa tükürmelerini engellemektir. Ya da kişilerin yüzüne doğru öksürmeleri önlenmeli veya maske takmaları sağlanmalıdır. İlaç tedavisi ve dengeli beslenme ile iyileşir.
Uyuz:
Pire, bit gibi parazitlerle yayılır. Vücudun her tarafı kaşınır, özellikle yattıktan sonra ve parmaklarda kaşıntı artar.
Bulaşımını önlemek için başkalarının giysilerini, tarağını, yatağını paylaşmaktan kaçının.
Uyuz etkeni 40-50 °C de öldüğünden, giysiler kaynatıldığında temizlenir. Vücuttaki etken ise yıkanma, kükürt-sülfür içeren solüsyon veya kwell solüsyonu ile temizlenir.
Bit:
Genelde pis insanlarda görüldüğü söylense de bu genel kural değildir. Temiz ve titiz insanlarda da görülebilir. Halen gelişmiş ülkelerde bile önemli sorunlardan biridir. Yine ortak eşya veya yatak kullanımı sonucu yayılır.
Kwell solüsyonu ile önerildiği şekilde saçlar yıkanır ve sık dişli (veya pamuk destekli) tarakla taranır. Giysiler kaynatılarak temizlenir.
Bitin sirkesini kepekten ayırabilmenin yolu; kepek saçtan kolaylıkla ayrılıp düşerken sirke saça yapışmıştır ve zorlukla uzaklaştırılır.
SU İLE BULAŞMA:
Patojen mikroorganizmalar suya, enfekte kişilerin salgı ve atıklarıyla gelmektedir. Bulaşmış (enfekte olmuş) suların içilmesiyle veya meyve-sebzelerin sulanması ya da yıkanması ile hastalık insana bulaşır. Örnek: enfekte su ile sulanmış marul temiz su ile yıkanmadan yenirse hastalık bulaşır. Pis su ile yıkanan süt kapları ile tifo, yüzme havuzlarında iyi temizleme yapılmamışsa inklüzyonlu konjuktivit denilen hastalık bulaşabilir. Su ile en sık bulaşan hastalıklar; kolera, amipli dizanteri, basilli dizanteri (shigella), tifo vb dir.
Suyun temizliğinden emin değilseniz kaynatın; fokurdamaya başladıktan sonra 10 dakika kaynatıldığında mikroplar ölür.
Suyu temizlemek üzere klorlama da yapılabilir. Bunun için klor veya klor verici maddeler kullanılır. Suyun dezenfeksiyonu için birkaç klor verici maddeden yararlanabiliriz..
1- Kireç kaymağından toz veya sıvı oluşuna göre, aşağıda belirtildiği şekilde ANA ÇÖZELTİ (%1’lik ) hazırlanır:
1 lt su + 15 gr TOZ kireç kaymağı
1 lt su + 40 gr SIVI kireç kaymağı
2- Ev işlerinde kullanılan klorlu su preparatlarından ( klorak vb ):
1 lt su + 250 ml klor içeren sıvı
% 1’ lik bu ana çözeltiden : 1 lt suya 3-5 damla konur, 20 dakika bekletilir,
1 ton suya 150-250 ml konur, 20 dakika bekletilir,
Bu sular içilebilecek kadar dezenfekte edilmiştir.
Barsak hastalıkları salgınlarında (kolera, tifo vb) sebzelerin yıkanması için, içme suyu dezenfeksiyonu için kullanılan miktarların 10 misli klorlama yapılır. Ancak sebzeler bu ön yıkamanın ardından klorlanmış içme suyu ile durulandıktan sonra yenmeli ya da pişirilmelidir.
3-İyot ta dezenfektan olarak kullanılabilir. Bunun için:
İyotun sudaki %2’lik çözeltisinden 2 damla, 1 lt suya damlatılır.
DİKKAT: Eczanelerde satılan klor içeren tabletlerin kullanımı daha pratiktir.
SÜT İLE BULAŞMA: Hasta veya görünürde sağlam hayvandan, sütle uğraşan insanların ellerinden veya kaplardan ya da süt kaplarını temizlemek için kullanılan sulardan süt ile bulaşma ortaya çıkabilir. En sık bulaşan hastalıklar: tbc (verem), tifo, paratifo, brusella, dizanteri, poliomyelit (çocuk felci), stafilokok vs dir.
Açık alınan sütler içilmeden önce mutlaka fokurdamaya başladıktan sonra (TBC ye karşı) 10 dakika kaynatılmalıdır. Süt kapları daima çok temiz olmalıdır.