Latince: Brassica olerace convra. botrytis var. italica
İngilizce: Broccoli
Almanca: Brokoli
Özellikleri:
Brokoli, üzerinde en fazla ve en uzun çalışma ve araştırma yapmış olduğum bitkilerden bir tanesidir. Brokoli üzerindeki çalışmalarımın sonuçlarını ilk olarak, Türk televizyon kanallarında, 1999 yılının Mart ve Nisan aylarında memleketimde açıkladım. Bu açıklamayı yaparken karşımdaki bilim adamı bir farmakoloji uzmanı idi. Bana canlı yayında aynen şöyle demişti: “çok güzel bir yemek tarifi verdiniz”. Bir bilimadamından gelen böyle bir yanıt açıkçası beni şaşırttığı kadar üzmüştüde. Fakat, bu olayın beni hiçbir şekilde olumsuz etkilemesine izin vermeyerek çalışmalarıma devam ettim. Internet üzerinden Avrupa ve Amerika’da üniversiteler ve medical forumlar ile irtibata geçtim. Yine internet üzerinden hasta ve hekimler ile karşılıklı olarak yapmış olduğum tartışmaların sonucunda, 1999 yılını mayıs ayında, Almanya’da Medikal Forum “Prof.Saracoglu yöntemi ile Prostatit Tedavisi” adı altında Web Sitesi açmıştır. Aynı şekilde temmuz 1999 tarihinde Amerika’da St.John Üniversitesi bu alanda en büyük tartışmayı başlatmıştır. Yine Amerika’nın ve dünyanın en büyük prostat vakfı Haziran 1999’da internette web sitesi açmışlardır. Daha sonra sırasıyla İspanya, Kanada ve İsveç gelmiştir
Brokoli memleketimizde son birkaç yıldan beri tanınmaya başlamıştır. Halbuki, Bizans Döneminde Anadolu’da ve Akdeniz Bölgesinde özellikle yetiştirilmiş bir sebzedir. Brokoli, karnabaharın yeşiline benzeyen bir sebzedir.
Hatta, şifa gücü bakımından brokoli ile karnabaharın ortak yönleri de vardır. Ancak, şifa gücü ve içindeki etkin maddeler bakımından brokoli, karnabahardan çok daha etkilidir. Karnabaharın brokolinden güçlü olduğu bir tek nokta vardır, o da kadınların kronik idrar yolları enfeksiyonlarına karşı olan gücüdür. Bu konuda karnabahar ile ilgili kısmı okuyunuz. Brokolide bulunan bazı önemli etkin maddeler aşağıdaki tabloda verilmiştir.
Tablo: Brokolide bulunan bazı etkin maddeleralpha-amyrin | beta-sitosterol |
dimethyl-disulfid | ferulic asit |
indol-3-carbinol | kaempferol |
p-coumaric asit | progoitrin |
salicylic asit | sinapic asit |
trans-ferulic asit | çinko |
caffeic asit | cinnamic asit |
glucoerusin | gluconasturtin |
linoleic asit | n-penthyl-amine |
quercetin | quercitrin |
sinigrin | stigmasterol |
allyl-isothiocynate | abscisic asit |
Brokoli gerçek bir C-vitamini deposudur. Orta büyüklükteki bir brokoli günlük C-vitamini ihtiyacımızın tam iki katını karşılar. Brokolinin lifli yapısı ve içerdiği beta karotensağlıklı bir bağırsak florası için vazgeçilmez birer takviyedir. Aynı büyüklükteki brokoli günlük A-vitamini ihtiyacımızın %15’ini karşılar. Burada okuyucuya hatırlatmakta fayda görüyorum, besinlerdeki A-vitaminini, A-vitamini olarak değil beta karoten olarak alırız. Besinlerde bulunan beta karoten A-vitamininin ön basamağıdır. Beta karoten vücudumuza alındıktan sonra yine vücudumuz tarafından A-vitaminine dönüştürülür. Gerek beta karoten gerekse de C-vitamini antioksidandırlar. Antioksidanlar serbest radikalleri (free radicals) yok edici özelliğe sahiptirler. Serbest radikaller kansere, kalp-damar rahatsızlıklarına, eklem romatizmasına ve Alzheimer hastalığının oluşumunda rol oynayabilmektedirler. Nebraska Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyelerinden Dr. Harman ve ekibi yaptığı çalışmalarda serbest radikallerin hücreleri çabuk yaşlandırdığını (aging) ve katarakta sebebiyet verdiğini ortaya koymuşlardır. Piyasada satılan antioksidan takviye tabletlerini hekiminize danışmadan kullanmayınız. Vücudumuzun kendisi yeterli ölçüde antioksidan üretmektedir. Ayrıca, sebze ve meyveler üzerinden de fazlası ile doğal antioksidan almaktayız. Unutmayınız, vücudumuz gerektiğinde kendi antioksidanını kendisi üretmektedir.
Brokoli çok çeşitli etkin maddeler içeren bir sebzedir. Kadınlarda meme, erkeklerde prostat kanserine karşı koruyucu gücü olan bu etkin madde sulforafen dir. Bu madde aynı zamanda prostat kanserinin tedavisinde de kullanılmaktadır. Sulforafen 1992 yılında Johns Hopkins Üniversitesinden Dr. P.Talalay tarafından ortaya konmuştur. Sulforafen aynı zamanda yeşil soğan, havuç, brüksel lahanası ve karnabaharda da bol miktarda bulunmaktadır.
Sulforafen maddesinin gücü, vücudumuzda kansere karşı savaşan quinnen reduktaz enzimini aktive etmesinden (uyarmasından) kaynaklanmaktadır. Kansere karşı koruyucu olan sulforafeni en iyi destekleyen ve yine brokolide bulunan indol-3-carbinol maddesidir. Değerli okuyucu, bilim adamlarının yaptığı araştırmaların sonuçlarına göre, gerek prostat kanserinin gerekse de kadınlarda meme kanserinin oluşumuna ve de yayılmasına neden olan iki önemli neden oldukça ağırlık kazanmaktadır. Bunlardan birincisi aşırı yağlı (hayvansal) beslenme, ikincisi ise hormon dengesizliğidir.
Prostat ve meme kanserlerinin hızlı ilerlemesinde ve yayılmasında hormon denge- sinin önemli rolü vardır. Örneğin erkeklerde testosteron hormonunun aktif bir çeşidi (metaboliti) olan DHT (DiHidroTestosteron) hormonudur. Dihidrotestosteron prostat kanserinin ilerlemesinde ve de yayılmasında etkilidir. İşte, brokolinin içerisinde bulunan önemli bir etkin madde olan dihidrotestosteron hormonunun oluşumunu engelleyebilmektedir (büyük oranda inhibe edebilmektedir). Bu sayede prostat kanserinin yayılmasına ve ilerlemesine engel olmaktadır. Burada bilinmesi gereken brokoli kürünün prostat kanserini yok etmediğidir. Ancak, brokoli kürü prostat kanserine yakalanma riskini önemli ölçüde engelleyebilmektedir. Eğer, yakın akrabalarında prostat kanseri olanlar var ise, bu kişilere brokoli kürünü yılda en az iki-üç kez uygulamalarını öneririm. Brokoli kürü, prostat kanserini önleyici potansiyel bir güçtür. Hastalığa yakalandıktan sonra tedavi etmek farklıdır, hastalığa yakalanmamak için önlem almak farklıdır. Brokoli kürünün önleyici gücünden çok daha fazla önleyici güce sahip olan arslanpençesidir. (Bakınız: arslanpençesi)
Brokoli quercetin adı verilen tabii antibiyotik içermektedir. Quercetin iki yıldan beri Amerika’da eczanelerde satılmaktadır. Quercetin prostat içi iltihaplanmalarda (prostatit) başarıyla kullanılmaktadır. Bunun dışında brokolide bulduğum saracon A1 adlı etkin madde quercetin’den çok daha etkili tabii bir antibiyotiktir. Saracon A1 özellikle idrar yolları ve prostat içi enfeksiyonlarında etkili olmaktadır. Bu tür tabii antibiyotikler bağışıklık sistemimizi (immün sistem) zayıflatmadan şifa verici güce sahiptirler. İşte, brokoli içerdiği diğer etkin maddeler ile hem bağışıklık sistemizi güçlendirmekte hem de aynı anda antibiyotik takviyesi yapmaktadır. Bu nedenle brokoli prostat problemlerine karşı bir önleyici olarak zaman zaman hiç çekinmeden kullanılabilir. Saracon A, saracon V ve saracon H adı altında isimlendirdiğim etkin maddeler, brokolide bulunan ve önceden bilinen etkin maddelerdir. Ancak, önceden bilinen ve literatüre geçmiş bu maddelerin belirttiğim özellikleri bilinmediği ve yeni olduğu için, bu nedenle saracon A, -H ve -V isimlerini kullandım. Eczanelerde satılan antibiyotikleri birer önleyici veya tedbir olarak kullanamayız. Ancak bir hekimin önerisi doğrultusunda şikâyetler ortaya çıktıktan sonra kullanabiliriz. Unutmayınız ki, bütün sentetik antibiyotikler insan hayatı için vazgeçilmez birer tedavi edicidirler. Hemen hemen bütün sentetik antibiyotikler tedavi esnasında bağışıklık sistemimizide zayıflatmaktadırlar ve de uzun vadeli kullanıldıkları taktirde de bağırsak florasını bozarak, bağırsaklarda ve kadınların genital bölgelerinde mantar oluşumuna neden olabilmektedirler.
İyi huylu prostat büyümesi (benign prostate hypertrophy) 40-45 yaşından sonra erkeklerin %43 ‘ünde, 50-55 yaşlarında %50’sinde ve 60 yaşlarından sonra da %55‘inde görülen bir rahatsızlıktır. Genel olarak başlangıç şikayetleri geceleri sık idrara kalkma, idrar yaparken zorlanma ve çatallanma, idrar kesesini tam boşaltamama (miksiyon) şeklinde olmaktadır. Daha ileri safhalarda ise idrar yaparken yanma, idrar tutmada zorlanma ve cinsel isteksizlikte baş göstermektedir. İyi huylu prostat büyümesi bazı hastalarda PSA (Prostat Spesifik Antigen) değerini de yükseltebilmektedir. PSA değerinin normal değerleri 0 ile 4 ng/L dir. Bu değerler iyi huylu prostat büyümesi olan bazı hastalarda çok yukarılara çıkabilir. PSA konusunda daha detaylı bilgi için açıklamalar bölümünde Açıklama10’nu okuyunuz. Bu nedenle PSA değeriniz yüksek çıktığında hemen prostat kanserine yakalandığınızı düşünmeyiniz. Bu durumu mutlaka hekiminiz ile görüşünüz. Hekiminiz sizi bu konuda mutlaka aydınlatacak ve gerekli olan önerileri yapacaktır. Hekiminize güveniniz.
Brokoli üzerinde yaptığım araştırmalarımda idrar yolları üzerinde vasodilatif özelliği olan saracon V1 maddesini buldum. Saracon V1 idrar yolları üzerinde genişletici bir özelliğe sahip ve bu sayede rahat idrara çıkma imkanı sağlamaktadır. Ancak, burada önemli olan büyümüş olan prostatın da tekrar yavaş yavaş küçülmesini sağlayabilmekdir. Bunu sağlayan yine brokolinin içerdiği hormon dengeleyici özelliği olan indol ve indol türevleridir. İşte brokolinin içerdiği hormon dengeleyici indol ve indol türevleri testosteron/dihidrotestosteron dengesini tekrar kurmakta, prostat için yeterli olan testosteron miktarını dengelemektedir. Bu sayede prostat yavaş yavaş sağlıklı çalışmasına başlamaktadır.
Brokolinin şifa veren gücü sadece erkeklere yönelik değildir. Bayanlarda da meme kanserini önleyici gücü artık bilinen bir gerçektir. Amerika’da bu konuda yapılan pek çok klinik deney bunu ortaya koymuştur. Menopoz dönemindeki bayanlara da yardımcıdır. Çok az suda beş dakika haşlanmış brokoli ve haşlama suyunu tüketmeleri iyi bir takviyedir. Cinsiyet hormonu östrojenin dengelenmesinde oldukça başarılıdır. Brokoli içerdiği Di-Indolyl-Methan(DIM) sayesinde östrojen metabolizmasının dengeli çalışmasını sağlayarak bu sayede menopoz döneminin daha sağlıklı bir şekilde geçirilmesini sağlamaktadır. Diğer bir ifade tarzıyla, DIM yüksek olması durumunda, tabii olarak östrojen/testosteron oranını normal sınırlarına getirmekte etkilidir. Kısaca, di-indol-methan (DIM) östrojen hormonunun metabolize olmasında yardımcıdır.
Erkeklerde, yaşlanmayı (aging) hızlandıran parametrelerden bir tanesi de, orta yaşlardan itibaren östrojen metabolizmasının yavaşlamasıdır. Östrojen hormon metabolizmasının yavaşlaması demek, bu hormonun akümü -lüsyonu (birikmesi) demektir. Östrojen hormonunun birikimi erkeklerde yaşlanmayı hızlandıran faktörlerden bir tanesidir. İşte, brokolide bulunan di-indol-methan (DIM) etkin maddesi, östrojen hormon metabolizmasının daha sağlıklı ve dengeli çalışmasını sağlayarak, bu hormonun erkeklerde yaşlanmaya neden olan birikimine engel olmaktadır. Söz östrojen hormonundan açılmışken bir noktaya daha değinmek istiyorum.
Genel bir kural olmasa da erkeklerde orta yaştan itibaren östrojen hormonu yükselmeye başlar. Bunun nedeni, östrojen hormonu metabolizması yavaş çalışmaya başlamaktadır. Yani, östrojen hormonunun vücudumuzdaki yok edilme hızı yavaşlamaktadır. Sonuç olarak, östrojen hormonu seviyesi yükselmeye başlar. Östrojen hormonunun yükselmesi erkeklerde cinsel isteksizliğe de neden olmaktadır. İşte, brokolide bulunan üç tane etkin madde, (bunlardan bir tanesi di-indol-methan) östrojen hormon metabolizmasını hızlandırarak, bu hormonu normal seviyesine indirebilmektedir. Brokoli kürünü, prostatit veya iyi huylu prostat büyümesine karşı uygulayan hastaların iktidarsızlık şikâyeti olanları, (östrojen hormonuna bağlı olarak) bu kür sayesinde normal cinsel ilişki peryotlarına kavuştuklarını belirtmektedirler. Brokoli kürü aynı zamanda, östrojen hormonunun yükselmesinden dolayı iktidarsızlık çeken erkeklere normal cinsel yaşam kalitelerini geri kazandırmaktadır. Ancak, brokoli kürünü viagra gibi düşünmemek gerekir.
Brokoli kürü östrojen hormon metabolizmasının sağlıklı çalışmasında promotor (takviye edici) özelliğe sahip olduğundan, hem osteoporoz’a karşı korumakta, hem kolestrolü düşürmekte ve hem de dokulara yeterli oranda suyun depolanmasını sağlamaktadır. Östrojen hormonunun kemik yapısının olgunlaşmasında da rolü çok önemlidir. Bu nedenle, menopoz dönemindeki bayanlara kemik yapısını takviye edici, kalsiyum yönünden zengin beslenme ve hatta ekstra kalsiyum takviyesi önerilir. Yüz gram brokoli tükettiğiniz zaman ortalama 50 mg kalsiyum almış olursunuz. Brokoli gerçek bir kalsiyum deposudur.
Değerli okuyucu, brokoli kürü prostat probleminin durumuna göre en az 21 gün en fazlada 90 gün uygulanmakta ve şikayetlerin tekrar ortaya çıkmasıyla 10-15 günlük kısa kürler halinde zaman zaman uygulanmaktadır. Brokoli gerçekten hiçbir yan tesiri olmayan ve alınan ilaçlar ile de etkileşmesi söz konusu olmayan bir sebze kürüdür. Kullananların tavsiyeleri ile hızla yayılan brokoli kürü, tüm dünyada büyük bir başarı ile uygulanmaktadır. Bu konuda tüm dünyadan gelen mesajlar, gerek Almanya’da Medikal forumlarda, gerek Amerika’daki prostat vakfı forumlarında ve gerekse de Amerika’da St.John Üniversitesinin prostatitis forumunda hastalar ve bilim adamları arasında karşılıklı olarak tartışılmaktadır. Ağustos 2000 tarihinde Amerikalı bir bilim adamı, St. John Üniversitesi prostatitis tartışma forumunda şu görüşü ortaya atmıştır; “Brokoli kalsiyum açısından çok zengin bir sebzedir. Uzun müddet suyu içildiği taktirde böbrek veya prostat taşına neden olabilir. Çünkü, böbrek ve prostat taşlarının temelini kalsiyum oksalatlar oluşturmaktadır. Bu nedenle kullanan hastaların dikkatli olmalarını ve uzun müddet kullanılmaması gerektiğine inanıyorum.” Bu görüşün aksinin kesinlikle doğru olduğunun cevabı İngilterede yayınlanan tıp dergisinde “N Engl J Med 1993 Mar 25 ; 328(12) : 833-838” 1993 yılında Curhan GC, Willett WC, Rimm EB, Stampfer MJ tarafından ortaya konmuştur. Bu araştırmada varılan sonuç kısaca şu şekildedir; Besinler yoluyla yüksek miktarda alınan kalsiyum aksine böbrek taşı oluşumunu azaltmaktadır.
Brokoli kürünün üç aylık (doksan gün) uygulama döneminde, prostat ve böbrek taşlarının belirgin bir biçimde küçüldükleri gözlenmiştir. Ancak, bu konudaki araştırmalarım ve etkin madde üzerindeki çalışmalarım devam etmektedir.
Prostat sıvısı alkali olup (bazik) içerisinde bulunan en önemli maddelerden bir tanesi de çinkodur. Çinkonun, insan vücudunda en fazla bulunduğu ortam prostat sıvısıdır. Prostat fonksiyonu hakkında önemli bilgi veren parametrelerden bir tanesi de prostat sıvısı içerisinde bulunan çinko miktarıdır. Kısaca, çinko önemli rol oynamaktadır. Burada hemen belirtmekte fayda görüyorum; Brokoli ortalama 50 ppm çinko (50 mg çinko/kg brokoli) içerir. Brokolinin yaprakları da ortalama 60 ppm çinko (60 mg çinko/kg brokoli yaprağı) ihtiva eder. Brokoli kürü uygulaması veya sebze olarak brokoli tüketimi yeteri kadar çinko almamızı sağlar. Son yıllarda Amerika’da satılan çinko tabletlerini özellikle prostat problemi olan hastalar yardımcı olarak kullanmaktadırlar. Eğer brokoli kürünü yılda enaz bir defa uyguluyorsanız veya ayda enaz iki defa brokoliyi sebze olarak tüketiyorsanız, takviye olarak çinko tableti almanıza gerek yoktur. Ancak bu, hekiminizin farklı bir öneride bulunmadığı durumlarda geçerlidir.
Gelişmiş ülkelerde en çok görülen kanser türlerinden biri de bağırsak kanseridir (kolon kanseri). Bunun böyle olmasının en önemli sebeplerinden biri de beslenmedir (dünya sağlık teşkilatı verilerine göre). Çünkü, gelişmiş ülkelerde yağlı besinler, konserve ve konserve katkı maddeleri, salam, sosis, ve et bol miktarda tüketilirken lifli (fiber) besinler çok az tüketilmektedir. Buna karşı az gelişmiş ülkelerde daha çok lifli besinler ve tahıl ağırlıklı olarak tüketim yapıldığından bu ülkelerde bağırsak kanseri oranı oldukça düşüktür. Her ne kadar bilimsel olarak lifli besinlerin barğırsak kanserini nasıl önlediği izah edilememiş ise de, bu konuda birkaç tane güçlü teori mevcuttur. Bunlardan en açıklayıcı olanı şudur: Lifli besinler bağırsaklardaki ağır metalleri, asit fazlalığını ve toksinleri emici özelliğe sahiptir. Ağır metaller genel olarak vücudumuz için zehirdirler (toksin). Lifli besinler bağırsakları daha hızlı harekete geçirdiğinden hem daha düzenli hem de miktar olarak daha fazla dışkının bağırsak içinde fazla bekletilmeden dışarı atılmasını sağlarlar. Bağırsaklarda bulunan bazı bakterilerin salgıladığı proteinler kanserojen özelliklidir. Protein yapılı bu kanserojen maddeler bağırsaklarda fazla beklemeden dışarı atılmış olurlar. Brokoli sebzesinin kendine özgü lifli (selülozik) bir yapısı vardır. Bu özelliğinden dolayı bağırsaklardaki toksinleri emme özelliği diğer lifli besinlere göre çok daha fazladır.
Brokolinin şeker hastalarına da (diabetes mellitus) olumlu katkısı dikkate değer ölçüdedir. Kandaki şekerin (glukoz) yüksekliği doğrudan doğruya insulin hormonuna bağlıdır. Kan şekerini ayarlayan ve dengede tutan insulin hormonudur. Kısaca, vücudumuzda insulin hormonu yeterli derecede üretilemiyorsa, kan şekeri de ona göre yükseliyor demektir. Brokoli sebzesi yüksek derecede lif (fiber) içermektedir. Yüksek oranda lifli besinlerin tüketilmesi kan şekerinin ayarlanmasını kolaylaştırır. Bu da daha az insulin hormonuna ihtiyaç var demektir. Brokolide bulunan lifli yapı çözünebilir bir yapıya sahiptir. Çözünebilir olmasıda midenin daha geç boşalması anlamına gelir.
Bundan dolayı glukozun bağırsaklardaki emilmeside (absorpsiyon) gecikmektedir. Brokoli kürünü uygulayan şeker hastaları kan şekeri seviyelerinin yavaş yavaş düştüğünü göreceklerdir. Kısaca, brokoli kan şekerinin kontrol altına alınmasında ve dengelenmesinde yardımcı rol oynamaktadır. Brokoli kürünün bu yardımcı rolü hiçbir zaman insulin veya kan şekerini düşürü ilaç yerine geçtiği anlamına gelmez. Bu konuda sorularınız olduğu taktirde, hekiminize danışınız.
Brokoli içerdiği zengin kalsiyum oranından dolayı, osteoporoz hastalarına da iyi bir yardımcıdır. Brokoli bununla beraber içerdiği diüretik (idrar söktürücü) maddelerden dolayı tansiyon yüksekliği olanlara hastalara da destek olmaktadır. Yukarıda belirtildiği gibi içerdiği yüksek orandaki lifli yapı, kandaki toplam kolestrolü düşürdüğü gibi, aynı zamanda halk arasında kötü kolestrol olarak bilinen LDL‘yi de (Low Density Lipoprotein) düşürmektedir.
Uzun zamandan beri prostat şikayeti olanlarda genel bir kural olmasa da, çoğunlukla cinsel isteksizlik zaman içerisinde yavaş yavaş kendini gösterebilir. Brokoli kürü cinsel isteksizliği de yavaş yavaş ortadan kaldırır ve normal yaşam kalitesini tekrar sağlar. Ancak, brokoli cinsel gücü artıran bir bitki değildir. Brokoli, prostat problemini ortadan kaldırmaya destek verdiği için buna bağlı olan cinsel yaşamı da normale dönüştürmektedir.
Genel bir kural olmasa da özellikle iyi huylu prostat büyümesi (prostat hyperplazi) ve/veya prostatit (prostatitis) şikâyeti olanların beslenmelerinde birkaç noktaya dikkat etmeleri gerekir bunlar sırasıyla:
Cinsel ilişki esnasında kasılma hareketi yapan prostat, prostatın esnek kalmasını, kanla beslenmesini ve içerdiği prostat sıvının dışarı atılmasını sağlar. Bunun sonucunda da prostat metabolizması daha sağlıklı çalışmaya başlar. Böylece prostatın rahatlığı sağlanmış olur. İktidarsızlığın neden olabileceği prostat tembelliği ve
prostat tembelliğinin neden olabileceği prostat şikayetleri ortaya çıkabilmektedir.Değerli okuyucu, iyi huylu prostat büyümesi ve prostat içi iltihablanma (prostatit) uzun zaman içerisinde tedavi edilmedikleri taktirde cinsel isteksizliğe de (iktidar- sızlığa) neden olabilmektedir. Cinsel isteksizliğe karşı mükemmel bir çözüm getiren
keçiboynuzu veya havuç kürüdür.(Bakınız: keçiboynuzu ve havuç). Prostatit veya iyi huylu prostat büyümesi şikâyeti olanlar ya da yakın akrabalarında prostat kanseri görülmüş olan ki,şilerin çoğu zaman ortak düşüncesi kendilerinin de birgün prostat kanserine yakalanabilecekleridir. Ya da prostat şikayetlerinin ileride kansere dönüşebileceği korkusudur. Bu durumda olan kişilere arslanpençesi kürünü önerebilirim. Arslanpençesi meme, rahim, lenf bezi ve prostat kanserine karşı mükemmel bir önleyicidir. (Bakınız: Arslanpençesi). Ancak, arslanpençesi kürünü uyguladığınız için hekime gitmeye veya kontrollerinizi yaptırmaya gerek olmadığı düşüncesine kesinlikle kapılmayınız. Zaman zaman gerekli kontrollerinizi yaptırınız. Hekim önerileri doğrultusunda hareket ediniz.Hamile bayanlar ve brokoli kürü
Brokolinin içerdiği Indol-3-Carbinol (I3C), östrojen hormonunu modüle ettiğinden dolayı hamile bayanların brokoli kürü uygulamamaları gerekir. Beslenme amaçlı olarak brokoli salatası veya yemeğini tüketmelerinde bir sakınca yoktur.
Dikkat:Brokoliyi satın alırken ve satın aldıktan sonra da mutlaka dikkat etmeniz gereken noktalar şunlardır:
Beyaz lahananın yapraklarında ve brokoli’nin göbek kısmı üzerinde veya yapraklarında böcek ısırığı ya da herhangi bir parazitin yarleştiğini görürseniz, o lahanayı veya brokoliyi satın almayınız. Bunun nedenini kısaca şu şekilde açıklamak istiyorum: Hemen hemen tüm bitkiler dışarıdan gelebilecek parazitlere karşı kendilerini korumak amacıyla değişik kimyasal özelliği olan zehirli maddeler üretirler. Bu zehirli maddeler genel olarak yapraklarda veya karnabahar ya da brokoli gibi sebzelerde hem yapraklarında hem de göbek kısmında üretilir. Brokoli, karnabahar ve beyaz lahananın yapraklarında, tadı hafif acımtırak olan glucosinolate adı verilen madde üretilir. Bu glucosinolate maddesi, herbivorous (bitkiler ile beslenen) böcekler için öldürücü bir zehirdir. Beyaz lahananın veya brokolinin yapraklarını veya karın bölgelerini beslenmek amacıyla ısıran parazit birkaç saniye sonra ölmektedir. Çünkü, onlar için glucosinolate’lar birer öldürücü zehirdir. Böcekler için bir zehir olan glucosinolate, insanları hem kansere karşı koruyan hem de kansere karşı savaşan önemli bir etkin maddedir. Peki, neden böcekler tarafından ısırıldığını gördüğümüz karnabaharı, lahanayı veya brokoliyi tüketmemeliyiz, glucosinolate insanlar için faydalı, böcekler için zararlı bir madde ise insanlara nasıl bir zararı olur? Bu soruların cevabı biraz daha detaylı açıklama gerektirmektedir. Şöyle ki: yaprak hücrelerinin içinde bulunan glucusinolate maddesi ayrı bir bölümünde bulunur, buna oda’da diyebilirsiniz. Myrosinaz adı verilen enzim de aynı hücrenin ayrı bir bölümünde (oda) bulunur. Yaprağı ısıran böcek, yaprak hücresinin ayrı ayrı bölümlerinde bulunan bu iki ayrı maddenin birbirleriyle karışmasına neden olur. Myrosinaz enzimi, glucosinolate maddesini insan sağlığı için zararlı olabilecek bir maddeye dönüştürür. İşte bu nedenlerden dolayı, böcekler tarafından ısırılmış bu tür sebzelerin tüketilmemesi gerekir. Böcek ısırıklarını çıplak gözle görmek mümkündür. Brokoli haşlandığı zaman myrosinaz enzimi tüm özelliğini yitirir. Myrosinaz ile glucosinolate bir araya geldiğinde serbest halde kükürt açığa çıkmaktadır. Ayrıca, glucosinolate de reaksiyona girdiğinden yok olmaktadır. Sonuçta kansere karşı etkin rol oynama gücü ortadan kalmaktadır. Kür 1: İyi huylu prostat büyümesine ve prostatite karşı (şikâyetiniz 1-2 yıldan beri devam ediyor ise)
Yaklaşık, bir litre kaynamakta olan suyun içine 200-250 gram brokoliyi atınız. Hafif ateşte en fazla 4-5 dakika haşlayınız. Ilıdıktan sonra süzüp ayırınız. Üçte birini sabah, üçte birini öğlen ve son kalan üçte birini de akşam aç karına içiniz. Brokoli suyunu içtikten sonra yirmi dakika hiçbir şey yeyip içmeyiniz (su hariç). Eğer çalışan bir insan olarak öğle üzeri evinizde bulunamıyorsanız, yarısını sabah, diğer yarısını da akşam aç karına içebilirsiniz. Bu taktirde bir litre su yerine 500-600 ml su alabilirsiniz. Haşlanmış olan brokoliyi de yemeklerinizin arasında salata olarak tüketebilirsiniz. Haşlanmış brokoli parçalarını tüketmek zorunda değilsiniz. Mühim olan haşlama suyunu tüketmektir. Her yedi günlük uygulamanın sonunda üç gün ara veriniz. Toplam uygulama zamanı yirmibir gün olacaktır (üç günlük aralar hariç).
Uygulama tamamlandıktan sonra ileriki zamanlarda şikayetleriniz tekrar ortaya çıkmaya başlayınca bu defa onbeş günlük brokoli kürü uygulamanız gerekir. Sabah erken işe gitmek durumundaysanız, sabah ve akşam içeceğiniz haşlanmış brokoli suyunu akşam hazırlayınız. Geri kalan yarısını sabah içimi için buzdolabında koruma altına alabilirsiniz.
Kür 1’in aynısıdır. Sadece uygulama zamanı daha fazladır. Bu durumda en az 45 gün uygulanır (üç günlük aralar hariç). Uygulama tamamlandıktan sonra ileriki zamanlarda şikayetleriniz tekrar ortaya çıkmaya başlayınca bu defa 15 günlük brokoli kürü uygulamak gerekir. Not: Hekiminizin verdiği ilaçlar var ise mutlaka kullanınız. Buradaki uygulamayı bir destekleyici olarak kullanınız. Öncelikle bilmeniz gereken, kullanacağınız bitkiye karşı alerjinizin olup olmadığıdır. Bu konuda hekiminizin görüşünü alınız. Hekime gitmeden ve teşhis koydurmadan şikayetiniz ne olursa olsun, buradaki bilgiler ile kendi kendinizi tedavi etmeye kalkışmayınız. Buradaki bilgilerin kesinlikle bir hastalığı teşhis amacı yoktur.