Travmalar, zorlamalar, kazalar bel ve boyun fıtıklarının başlıca nedeni. Ancak modern yaşam koşulları bu hastalıkları tetikleyen en büyük etkenlerin başında geliyor. Hastalıkların görülme oranı her geçen gün artıyor. Rakamlar oldukça yüksek.
Öyle ki her 100 kişiden 80’i bel ağrısından şikayetçi. 5 kişide ise bel fıtığına rastlanıyor. Boyun ağrısından da 3 kişiden biri muzdarip. Özellikle 30 yaşlarından sonra şikayetlerde bir artış gözleniyor.
Acıbadem Kozyatağı Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Zeynep Güven, bel fıtığı oluşunu “Bel omurgasında 5 adet omur, her iki omur arasında da disk olarak adlandırılan ve başlıca görevleri bel üzerine yansıyan vücut yükünü çekmek yani üzerlerine binen şoku emmek olan esnek yapılar bulunmaktadır. 20 li yaşlardan itibaren disk yaşlanma sürecine girmeye başlamakta ve yapısal özelliklerinde bozulmalar oluşmaktadır.
Bazen öne eğilme, ağır kaldırma, bel üzerinde ani dönme hareketleri, travmaya maruz kalma gibi belirgin bir nedene bağlı olarak veya bazı durumlarda yapısal bir zayıflık ve dejenerasyon mevcutsa olağan günlük yaşam hareketleri sonucunda bile omurlar arasındaki diskin etrafını çevreleyen bağ dokusu ve elastik liflerden oluşan halkası yırtılarak içindeki çekirdek maddesi geriye doğru taşmaktadır. Fıtık olarak adlandırılan bu durum omuriliğin her seviyesinden sağlı sollu birer çift olarak çıkan ve bacağın değişik bölgelerine yayılan sinir kökleri üzerine bası uygulayarak bazı yakınmalara yol açar.”
Acıbadem Kozyatağı Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Müfit Kalelioğlu ise bel fıtığının oluşumunu şöyle anlatıyor: “Bel bölgesindeki omurlar arası disk yapısının ve etrafını çevreleyen kapsülünün bozulması, kapsül yapısının esnemesi ya da kapsülün yırtılması ile disk içeriğinin dışarı çıkarak hemen yakınındaki sinirleri sıkıştırması sonucu oluşur.”
Her Ağrı “Fıtık” Değildir
Hastada şikayet ve nörolojik bozukluk var ise bel fıtığından söz etmek gerekiyor. Bel fıtığın en sık rastlanan belirtileri bel ağrısı, bel çevresi kaslarda spazm olarak adlandırılan kasılma hali ile birlikte bazen kalçalardan bir veya ikisine doğru yayılan ağrı ve bel hareketlerinin yapılmasında zorluk olarak ifade ediliyor.
Prof. Dr. Güven, “Eğer sinir kökü basısı yoğunsa, sinir fonksiyonlarında bozulmanın bulgularını hasta da hissedebilir.” diyerek belirtileri şöyle sayıyor: “Bunlar arasında bacak veya ayağın değişik bölgelerinde uyuşukluklar, karıncalanmalar ve ileri durumlarda parmak ucunda veya topukta yürüyememe, ayak düşüklüğü, dizin yürürken boşalması gibi kas gücünde azalmanın belirtileri sayılabilir.
Boyun fıtığında ise, fıtığın yeri, büyüklüğü ve bası yapma derecesi ile ilişkili olarak boyun ağrısı, boyun kaslarında spazm olarak adlandırılan tutulma ve hareket zorlukları ile kola yayılan ağrı, bazen kol veya elde uyuşma, karıncalanma ve kol veya el kaslarında güç kayıpları ağrı ortaya çıkıyor.
Şişman Kişiler Risk Altında!
Yüzde yüz oranında olmamakla birlikte, bel fıtığı riskini azaltacak bazı korunma önlemleri var. Bu amaçla bazı hareket ve pozisyonlardan öncelikle kaçınılması gerekiyor. Öne eğilerek ağır kaldırmak, uzun süre ayakta durmak, uzun süre oturmak, belden ani dönme hareketleri yapmak bu hareketlerin başında geliyor.
Prof. Dr. Güven, “Ancak tüm bunların yanı sıra özellikle disk dejenerasyonunun belirginleşmeye başladığı 30 yaşlardan sonra kilo almamak da belin üzerine binen yükü azaltan önemli bir korunma faktörüdür.” diyerek şöyle devam ediyor;
Ancak gerçek anlamda fıtık gelişimini en aza indirgeyen veya daha önce oluşmuşsa fıtığın tekrarlanmamasını sağlayan en kesin önlem karın-bel kaslarının gücünü ve bel esnekliğini arttıran egzersizlerin düzenli yapılmasıdır. Son derece basit olan bu egzersizler evde, çok az süre harcanarak ve herhangi bir ekipman, cihaz gerektirmeden uygulanabilirler. Bu egzersizlere ek olarak yüzmenin oldukça da yararlı olduğu unutulmamalıdır.
Her Fıtık İçin Ameliyat Gerekmeyebilir
Hastanın şikayeti ve hekimin muayene bulguları ile bel ya da boyun fıtığı tanısını koymak mümkün. Gerektiği durumlarda tanıyı desteklemek amacı ile MR, EMG, bilgisayarlı tomografi gibi incelemelerden de yararlanıyor. Her boyun ya da bel fıtığı sorunu yaşayan hasta için cerrahi müdahale yapmaya gerek yok. Prof. Dr. Kalelioğlu, ameliyat gereken durumları şöyle sıralıyor:
- Nörolojik bozukluklarının (refleks kaybı,.güç kaybı, his/duyu kayıpları/bozuklukları, idrar kontrol sorunları) olması.
- Özellikle işgücü olan kişilerde belirgin nörolojik bozukluk olmadığı halde ağrısı şiddetli olan, bir türlü geçmeyen ve görüntüleme yöntemlerinde belirgin sinir basısı olması.
Fizik Tedavi Ve Rehabilitasyon Yarar Sağlıyor
Bacak ve ayak kaslarında güçsüzlüğe yol açmayacak boyuttaki bel fıtıklarının %90’ı ameliyat dışı tedaviler ile düzelebiliyor. Yatak istirahatı ve ilaç tedavisi de tedavi süresince etkin olarak kullanılıyor. Prof. Dr. Güven, “10 gün içinde ilaç ve istirahat tedavisine yeterli yanıt alınamayan veya sinir kökü basısını yansıtan bacak ağrısı, uyuşma-karıncalanma gibi yakınmaları belirgin olan hastalarda fizik tedavi ve rehabilitasyon başlanmalıdır.” diyor ve şöyle devam ediyor;
“Bazı hastalara fizik tedavi öncesinde veya fizik tedavi uygulamaları sırasında veya sonrasında bel bölgesinden yapılan değişik enjeksiyon tedavilerinin de sonuçları oldukça yüz güldürücüdür.”
Boyun fıtıklarında da fizik tedavinin etkisi tartışılmayacak kadar büyük. FTR sırasında bazı cihazlar ve egzersiz uygulamalarıyla fıtık çevresinde kol sinirine ek bası yapan ödem dokusu gideriliyor ve spazmlı boyun-sırt kaslarında gevşeme sağlanıyor. Bu sayede boyun-kol ağrısı, uyuşma, karıncalanma gibi yakınmalar ortadan kaldırılıyor.
Kaynak: Hastane.com.tr