Dünyanın farklı ülkelerinden gelen gazetecilerle birlikte izlediğim, böbrek ve akciğer kanserlerine ilişkin gelişmelerin konu edildiği toplantıda, hastalık gerçeklerinden yola çıkarak, kişiselleştirilmiş tedavilerin kanserin geleceğindeki rolünü daha iyi kavradım. Bunu kavramak için bu tedavilerin umut verici sonuçlarına bakmak bile yeterli. British Columbia Üniversitesi Öğretim Üyesi Medikal Onkolog Prof. Dr. Christian Kollmannsberger’in böbrek kanserine ilişkin değerlendirmeleri, hasta ve konunun uzmanları için çok önemliydi.
BÖBREK, EN ÇOK GÖRÜLEN 10 KANSER TÜRÜ ARASINDA
Böbrek kanseri dünyada ve Türkiye’de en çok görülen 10 kanser türü arasında bulunuyor. Yakın geçmişte hastalığın kemoterapi ve radyoterapiye gösterdiği direnç nedeniyle tedaviden sonuç almakmümkün değilken, günümüzde hedefe yönelik ilaçlarla hemorgan hasarından korunuluyor hemde sağ kalma oranlarındaki artış hastalara umut aşılıyor.
Toplantının konuşmacılarından Prof. Dr. Christian Kollmannsberger, böbrek kanserinde, ilk kez hastalığın tedavi edilmesini sağlayan ilaçlar kullandıklarını anlattı. Kollmannsberger, yakın geçmişte kullandıkları ilaçların, hastaya hiçbir etkisi olmamasının kendilerini çok zorlayan konulardan biri olduğunu söyledi. “Bu ilaçlar çok küçük bir hasta grubuna çok az yarar sağlıyordu, yeni geliştirilen ilaçlarla artık hastalarımızın tedavisinden olumlu sonuçlar alıyor, uzun yıllar yaşamalarını sağlayabiliyoruz” diyen Kollmannsberger, gelişmelerin bu alanda çalışan herkes için heyecan verici olduğunu belirtti.
‘İLAÇLARIN ETKİLERİNİ GERİYE DÖNÜK KARŞILAŞTIRMAK GEREK’
Kollmannsberger, “Günümüzde kullanılan hedefe yönelik ilaçların şimdiki etkisini öngörmek ve bunlar hakkında tahminde bulunmak istiyorsak, geriye dönük sağ kalma oranlarına bakmamız ve bu ilaçları ortaya çıkmadan önceki dönemle karşılaştırmamız gerekiyor” dedi.