‘Çok Güzel Hareketler Bunlar’ ile herkesin tanıdığı BKM’nin genç ekibi nasıl kuruldu?
Kanal D’deki ‘Çok Güzel Hareketler Bunlar’ programıyla izleyenler tarafından tanınan BKM Mutfak’ın aslında setlerdeki bekleme aralarında, oyuncuların uzun sohbetlerinden çıktığını anlatan Yılmaz Erdoğan, “Biz konuşacaksak bari gençler de olsun” diyerek usta oyuncuların karşısına genç isimleri getirmeleriyle başlamış.
Yılmaz Erdoğan, BKM’nin A Takımı olarak adlandırılan Altan Erkekli, Zerrin Sümer, Demet Akbağ, Muhsin Kızılkaya gibi usta oyuncuları biraraya toplayarak haftanın belli saatlerinde sinema, tiyatro ile ilgili düşüncelerini anlatsınlar düşüncesiyle küçük bir yerde bir muhabbet başlattıklarını söyledi.
BU ÇOCUKLAR BURAYI COŞTURDU SAHNEYİ DE COŞTURURDaha sonrasında küçük bir sahne de yaptıklarını ve üzerinde doğaçlama oynadıklarını belirterek “Olay böyle eğlenceli bir yere de gitti” diyen Yılmaz Erdoğan “Küçük bir komedi kulübü gibi birşey olsa da bu ürünleri orada oynasak” düşüncesinin oluştuğunu belirtti.
BKM’nin hemen yanındaki böyle bir yere geçildiğini anlatan Yılmaz Erdoğan, “Bu çocuklar, burayı coşturdular. Herhalde tiyatro sahnesini de coştururlar diye düşündüm. Önce tiyatro sahnesine geçildi. Fakat bu her evrede de ‘Abi biz yapabilir miyiz, gerçekten oynayabilir miyiz?’ evresiyle doluydu. Sonra da televizyon süreci başlayınca herkes meseleyi öğrendi” diye konuştu.
ASLINDA BEN DE ÇIRAĞIMKendisinin de halen bir çırak olduğunu söyleyen Yılmaz Erdoğan, “Orada ben de onlardan daha deneyimli bir çırağım. Usta deyince bizde usta kelimesinin üstünde böyle anlamsız bir kibir, bir küf var. Nereden oluştu bilmiyorum. Berber’de çırak ne kadar anlamlıysa, bizde de o anlama geliyor aslında. Biz alaylı olduğumuz için, bizde usta-çırak meselesidir” dedi. GÖRÜNMEYEN KISIM DAHA EĞLENCELİ
BKM Mutfak’ın artık hayat ile ilgili bir labaratuvara dönüştüğünü söyleyen Yılmaz Erdoğan, “Görünmeyen kısmı, görünen kısmından daha eğlenceli bende” diyerek ekibin atölye çalışmalarına atıfta bulundu.
Erdoğan, normal bir okuldan farklarını da şöyle ortaya koydu:
“Bizim okuldan farkımız, çoğunlukla hoca yapmakla yükümlü değildir, öğretmekle yükümlüdür. Bizde usta yapacak da. Zaten halihazırda yapıyoruz. Dolayısıyla ‘Böyle böyle yapılır. Bunu öğrenirseniz A alırsınız B alırsınız’ diye bir şey yok. Yapmak ve yaptırmak zorunda. Çırağın başarısızlığından da usta ya da deneyimli çırak sorumlu.”
BİZ BALIK AVLIYORUZYılmaz Erdoğan, ekibin bu süre içerisinde ‘Bu meslekte öğretilemez’ denilen bir şeyi de başardığını ifade ederek “Bence buranın temel zeminini yazarlık eğitimi oluşturur. Yazarlık eğitimini de aslında şöyle ele aldık; aslında biz balıkçıyız, balık avlıyoruz. Bazen yanlış anlayan yazarlar vardır. Uydurmayı yazarlık zannetme gibi. Oysa gerçek hayat bir drama denizidir. Biz icat etmiyoruz balığı, biz yapmıyoruz. Yaratıcılık lafı biraz sınırları belli olmayan bir laftır. Yaratıcı değiliz esasında biz taklitçiyiz” diyerek gerçek hayatın bir deşifresi denilen bir bölümde de bunu yaptıklarını belirtti.