Prof. Dr. Osman Müftüoğlu biyolojik yaşınızı bulmanıza yardımcı olarak size bir test öneriyor. İşte test…
Önemli olan biyolojik yaş
Biz, yaşlanmayı “bedensel ve ruhsal yönden mükemmel bir form ve denge içinde olan kişilerin gittikçe daha sık bir şekilde ve daha uzun sürelerle hastalanmaları, ayrıca yaralanma ve ölüme daha yatkın bir hale gelmeleri” olarak tanımlıyoruz.
Beklenen yaşam süresi her on yılda bir neredeyse 1-2 yıl uzuyor. 100-120 yıllık bir ömür ise sanki olacakmış gibi! Bunun için biyolojik potansiyelinizi doğru kullanmanız, onun olumlu yanlarını geliştirip, olumsuz yönlerini törpülemeniz öneriliyor.
UNUTMAYIN! Tıptaki gelişmeler isteseniz de, istemeseniz de sizi annenizden daha uzun yaşatacak. Tıptaki gelişmelerle eskiden bir kader olduğu sanılan yaşlılığa bağlı değişimler ile karşılaşma olasılığı azalacak. Yani siz isterseniz “yaşlı ama sağlıklı, belleği düzgün çalışan, kemiği, kası güçlü, sistemleri tıkır tıkır işleyen biri” olabileceksiniz. Kısacası artık “bunama, depresyon, sağırlık, katarakt veya glokoma bağlı körlük, kemik erimesi, kamburluk yaşlanmanın doğal bir parçası olmaktan çoktan çıktı.”
HUZURA YOLCULUK
Yaşlanma sürecini etkilemeniz kadar yaşlanırken de sağlığınızı ve yaşam kalitenizi korumanız mümkündür. Bunun için bilgilenmeniz, sağlık donanımınızı artırmanız, yanlışlarınızı bırakıp doğru alışkanlıklar kazanmanız ve bu değişimleri yaşamınızın bir parçası haline getirebilmeniz gerekiyor. Bunlar yaşlanmayı sağlıklı hale getirmek için de, yaşlanmaya bağlı problemleri azaltmak için de zorunlu değişimlerdir. Bir kez daha hatırlatalım: Yaşama sanatı aslında sağlıklı, kaliteli yaşlanma sanatıdır. Yaşlılığın kötü yanları ile mücadele etmek, iyi yanlarını geliştirmek, onu mutlu bir süreç haline getirmek, zarafetle ve bilgece yaşlanmaktır. Eğer yaşlılığın kötü bir alışkanlık olduğu ve herkesin bu alışkanlığa yakalanmayabileceğini bilirseniz; yaşlanırken de üretebilir çevik formda biri olarak kalabilirseniz; onun size erdemler fikirler ve sağduyu gibi kazanımlar sağladığını fark edebilirseniz siz de mükemmel yaşlanabilirsiniz.
YAŞLILIĞI KABUL EDİN
İyi yaşlanmanın birinci kuralı “yaşlığı olduğu gibi kabul etmek“tir. Yaşlılığı durdurmak mümkün değildir. Yaşlanmak doğal, ilerleyici ve durdurulamaz bir süreçtir. Yapabileceğiniz, onu “hakkıyla, keyifle, huzurla, sağlıkla yaşamak” ve bazı doğru alışkanlıklar edinerek belki biraz yavaşlatmaktır. Bunun için, Montaigne’in dediği gibi “yaşlanmadan yaşamayı değil, uzun süre ve sağlıklı bir yaşlı olarak kalmayı” amaçlamalısınız. Eğer yaşlanma sürecine iyi hazırlanırsanız yaşlılığı bir sükunet, feragat, bilgelik ve zarafet bahçesi haline getirebilirsiniz. Artık bu bahçe, kavgalar, kaygı, endişe, korku, kıskançlık, hırs, ayak oyunu, düşmanlık gibi ayrık otlarından temizlenmiş, tertemiz, rengarenk ve huzurlu bir bahçedir.
Sürpriz fırtınalardan korunmak
Afrika ya da Hint denizinde bulunan bir adada yaşlı insanlara yapılan üzücü bir “yaşlılık testi”ni A. Maurois’in kitabında okumuş olmalıyım. Bu testte ada halkı yaşlandıklarını düşünen bir insanın gerçekten yaşlı hale gelip gelmediğini anlamak için, onu hindistancevizi ağacının tepesine kadar çıkarır, sonra ağacı bütün güçleriyle sallamaya başlarlarmış. Eğer yaşlı insan ağaçtan düşerse onun ciddi derece yaşlandığına karar verirlermiş. Maurois’e göre bu testler aslında bugün de mevcut. Modern toplumlarda da çok farklı hindistancevizi ağaçları var. Yazara göre “savaşlar generallerin, konserler sanatçıların, genç aşklar ise çapkınların” hindistancevizi ağaçlarıdır.
Hiçbirimiz bir gün bizim de başkaları gibi “yaşlanma denen o kabullenilmesi güç süreç” ile yüzleşeceğimizi düşünmeyiz. Maurois’e göre “İlkbahar yaza, yaz sonbahara do
ğru değişirken, geçiş o kadar yavaştır ki hep gözden kaçar, fark edilmez. Sonra bir kasım sabahı ya da aralık ortalarında fırtına patlar ve kış geliverir. Fırtına, basit bir nezleden sonra ortaya çıkan ağır bir zatürreedir. Bu fırtına yaşadığımız sürenin artık yaşlılık dönemimiz olduğunu gösteren kışı sadece ortaya çıkarmıştır. Aslında kış zaten vardır! Fırtına ise küçük bir bahanedir.”
BİYOLOJİK YAŞI BELİRLEME TESTİ
Çoğumuz nüfus kağıdında yazan yaşımızla biyolojik yaşımızın aynı olmadığını çoktan öğrendik. Biyolojik yaşımızı hepimiz merak ediyoruz. “Statik denge testi” biyolojik yaşınızı belirlemede kullanabileceğiz basit ama güvenli bir test gibi görülüyor.
Bu test için tek ayağınızın üzerinde gözleriniz kapalı bir şekilde ne kadar süre kalabileceğinizi belirlemeniz gerekiyor. Eğer solaksanız sağ ayağınız, sağlaksanız sol ayağınız üzerinde kalmalısınız. Testi ayakkabısız uygulamanız gerekiyor.
Bunun için sert bir zeminde, gözleriniz kapalı iken bir ayağınızı yerden
Test süresince gözlerinizi açmamanız, ayaklarınızı hareket ettirmemeniz şart. Test ile gözlerinizi açmak zorunda kalmadan veya düşmeden önce ne kadar süre ile ayakta kalabildiğinizi belirliyorsunuz.
Testi üç kez tekrarlayıp ortalamasını almanız daha sağlıklı bir sonuç veriyor.
Testi yaparken yanınızda birinin olmasında, eğer düşme tehlikesiz yaşarsanız yardım etmesinde fayda var.
DEĞERLENDİRME
Eğer bu testte 4 saniye durabiliyorsanız 70, 5 saniyede 65, 7 saniyede 60, 8 saniyede 55, 9 saniyede 50, 12 saniyede 45 civarında bir biyolojik yaşınızın olduğunu düşünebilirsiniz. Eğer tek ayağınız üzerinde gözleriniz kapalıyken 16 saniye ve daha fazla durabiliyorsanız gözünüz aydın: Biyolojik yaşınız 40 ve daha aşağıda demektir.
Yapacağınız üç temel girişim var
Elinizdeki “akıl zarı”nı iyi kullanırsanız, genetik mirasınızı bir kader olmaktan önemli bir ölçüde çıkarabilir, başkalarına muhtaç olmayan, iyi yaşayan, huzurlu, keyifli, dostları ve ailesi ile iyi bir hayatı olan, zarif ve bilge bir yaşlı olarak kalabilirsiniz. Bunun için yapacağınız üç temel girişim, damar yaşlanmanızı geciktirmek, bağışıklık sisteminizi güçlendirmek, sosyal ve çevresel faktörlerinizi geliştirip, inanç dünyanızı zenginleştirmekten ibarettir.