Herkesin bildiği gibi düzenli yapılan begzersizlerin vücutta oluşturduğu ortak cevaplar vardır. Örneğin kan dolaşımının önce hızlanıp sonra üst seviyede regüle olması, solunum hızının artışı, hormonlarımızdaki olumlu değişiklikler, endorfinler aracılığıyla sağladığı psikolojik rahatlık, vb. Tüm bunların yanında düzenli olarak spor yapanların gündelik yaşamlarında işlerini daha rahat yürüttüklerini görmekteyiz. Merdiven çıkma, kaçırılacak olan bir otobüse yetişme, pazar dönüşü eldeki torbaların ağırlığı altında ezilmeme, ev işlerini daha kısa sürede bitirme bunlar arasında sayılabilir.
Bisiklet sporunun ise şişmanlık, stres, ****bolizma hastalıkları, sırt ağrıları, yüksek tansiyon gibi vücuttaki olumsuzlukları giderdiği, daha sağlıklı ve mutlu bir insan yarattığı yapılan birçok araştırmada ortaya çıkmıştır. Bununla birlikte dayanıklılık gücümüzü artırması, stresle baş etmemizde yardımcı olması, kuvvet gelişiminden sonra yağ yakımı ve dolayısıyla kilomuzu kontrol etmemizi sağlaması, eklemlerimizi güçlendirmesi, sırt, bacak, karın ve kol kaslarını çalıştırması ve nihayetinde kondisyonumuzu artırması bunlar arasında sayılabilir. Özellikle bacak ve sırt kaslarını harekete geçiren bisiklet ile zinde kalmak mümkün. Uzmanlar aşırı kilolardan şikayet edenlere bu sporu özellikle öneriyorlar. Bisiklet, kas yapmak isteyen erkeklerin hem eğlenerek hem de para harcamadan yapacakları en keyifli sporlardan. Kadınlar her ne kadar bisiklet sporuna erkekler kadar çok ilgi göstermese de sağladığı faydaları göz ardı etmemek gerekir. Kadınları etkileyen en önemli sağlık sorunları olan osteoporoz (kemik erimesi) ve meme kanseri spor alışkanlığı ile yakından ilgilidir. Daha çok kadın hastalığı olarak bilinen bu iki hastalıktan korunmada da sporun rolü büyüktür. Özellikle düzenli olarak bisiklet kullanımı kemik yoğunluğunu artırarak kadınların ileri yaşlarda osteoporoz hastalığına yakalanma riskini azaltmaktadır. Osteoporoz tedavisinde kadının yaşı ne olursa olsun, tedavinin bir parçası olarak egzersiz reçetesi verilmektedir ve bisiklet hem eklemlere daha az yüklenilmesi hem de yoğun olarak yapılmadığı sürece diğer sporlara göre daha az yorması nedeni ile orta yaş grubu için uygundur. Bunun yanı sıra özellikle bacakları çalıştıran bisiklet sporunun kadınların selülit sorunu için en uygun aktivitelerden biri olduğu bilinmektedir. Bisiklet sporunda ağırlıklı olarak bacak kaslarının çalışması, selülite neden olan bölgede kasların güçlenerek, yağ tabakasının oluşumunu engeller.
Peki, açık havada bisiklet kullanırken nelere dikkat etmeliyiz?
- Sıvı kaybına dikkat edilmeli. Mutlaka su şişesi taşınmalı. Yola çıkmadan önce sıvı alınmalı. Yoğun yapılan antrenmanlarda tuz ve mineral kaybı göz önüne alınmalı. Takviye olarak soda ve tuzlu içecekler alınabilir.
- Sporcu içeceklerini tavsiye ediyoruz. (Evde de hazırlanabilir. Bir kabın içine eşit ölçülerde elma suyu ve soda konup karıştırılmalı. Soğutulup yola çıkarken yanına alabilirler. Mineral alımını dengeler ve meyve şekeriyle enerji alımını sağlar.)
- Koruyucu malzeme çok önemli. Kask, dizlik ve dirseklik takılmalı.
- Şehir içinde kullanıyor ise reflektörlerin iyi olmasına dikkat etmeli. Arka ve ön ışık mutlaka kullanılmalı.
- Sara ve hemofili (Kan hastalığı) hastaları bisiklet kullanmamalı.
- Herhangi bir hastalığı olan, 35 yaş üstü erkek, 40 yaş üstü kadınlar, sigara içenler, yoğun stres altındakiler, şeker, tansiyon hastaları ve aşırı kilolular doktor kontrolünde efor testinden geçtikten sonra spora başlamalı. Bisiklet kullanımının bir alışkanlık olduğu, bisikletin ana ulaşım araçlarından biri olduğu İsveç, Hollanda, Belçika gibi Avrupa ülkelerinde kalp hastalıkları daha az görülmektedir. Ülkemizde ise bisiklet hala bir sünnet hediyesi olarak algılanmakta, çocukların bir eğlence aracı olarak düşünülmektedir. Dünyada en faydalı icatlar arasında sayılan bisiklet, umarız ülkemizde de hak ettiği yeri bulacaktır.