Böyle bir rahatsızlığın varlığı ancak ilk hamilelikle birlikte ortaya çıkıyor. Tıpkı Senem Erdil Gülümser’de olduğu gibi. Senem – Tanju Gülümser çifti ilk bebeklerini 23 haftalık iken kaybetmişler. Ardından 8 ay bir bekleme süresi ve yeniden hamile kalış. Elbette çift olarak bu kez daha temkinliler.
Acıbadem Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanının önerisiyle bu rahatsızlığa karşı bir tedbir alınmış. Senem Gülümser bunu şöyle anlatıyor: "Hamileliğin 13. haftasında 30 dakikalık bir operasyon ile rahim ağzına dikiş atıldı. Böylece bebeği kaybetme tehlikesi bir ölçüde azaltılmış oldu. Dikiş atılması problemi tek başına çözmüyor. Beni kısıtlayan bir yaşam başladı. Sürekli evde yatmak zorundaydım. Ama en azından evdeydim"
Hastaneye Yatış
Senem Gülümser’in evdeki zorlu günleri hamileliğinin 24. haftasında son bulmuş. Tarih 16 Ekim. Senem Hanım o günü şöyle anlatıyor: "Sürekli olarak kasılmalarımı kontrol ediyordum. O gün kendimi hiç iyi hissetmedim. Hastaneye gittik Bebeğin kalp atışlarını dinlemek için NTS’ye bağladılar.
Hastaneye yatmam gerektiğini söylediler ve yatış o yatış. 6 Ocak’a kadar kaldım" 83 gün hastanede kalmak! Söylemesi dile kolay ama yaşaması gerçekten zor! Düşünsenize bir yandan bebeğinizi her an kaybetme korkusu, diğer yandan kasılmaları önlemek için kolunuza bağlanan ilaç, sürekli gözetim altında kalmak! Herhalde sadece annelik güdüsü bir insanın bu günleri zorlanmadan atlatmasını sağlayabilir.
Elbette Senem Hanım’ın bu zorlumaratonu atlatmasına yardımcı olanlar da vardı. Eşi ve Acıbadem Hastanesi Bakırköy Riskli Gebelik Ünitesi. Senem Gülümser özellikle Riskli Gebelik Ünitesi Şefi Prof. Dr. Rıza Madazlı ve ekibine teşekkür etmeden geçmiyor: "Kasılmaları kontrol altında tutan ilacın birçok yan etkisi vardı. Kalbi hızlı çalıştırıyordu. Akciğerlerde ödem yapma riski söz konusuydu. Karaciğer ve böbreklerde tahribat yapma ihtimali vardı. Ancak gerçekten hastanenin ilgisi ve bakımı ile çok şükür bu zor günleri atlattım. O ilacı çok uzun bir süre tahribat yapmadan kullanmak kolay değildi."
Fiziksel boyutu dışında psikolojik etkileri de unutmamak gerek. Anne Gülümser hastanelerde insanlar 3 gün kalıp çıkıyor. Biz hep orada ve tedirgin durumdayız. Ben hep kendime pozitif enerji aşıladım. Sürekli okudum, hastanenin bana tahsis ettiği laptoptan internete girdim. Uyumak için kendime taktikler geliştirdim. Örneğin TV’de bir kanalı açık bırakıyordum. O sanki uyumam için sinyaller gönderiyordu." Sürekli gözetim altında tutulduğu için doktorlar ve hemşireler odaya giriyormuş. Senem Hanım "Bir keresinde saydım gece boyunca tam 34 kere odama girdiler"diyor!
Babanın Bekarlık Günleri
Anne bu sıkıntıları yaşarken babanın da yaşantısı elbette kolay değilmiş. Tanju Gülümser o günleri şöyle anlatıyor: "Her şeyden önce yalnızlık zordu. 3 aylığına bekarlığa döndüm. Bir yandan da heyecan vardı. Önce 28. haftayı bulma korkusunu yaşadım. 28 hafta olunca yoğun bakımda da olsa bebek yaşayacaktı. O günü atlatınca çok rahatladım. "
Ve Doğum…
Babanın korktuğu gerçekleşmemiş ama Emre Bey yine de belirlenen günde doğmamayı tercih etmiş! İlaç en fazla 36. haftaya kadar verilebildiği için Emre’nin doğum tarihi 03.01.2003 olarak belirlenmiş. Annesinin deyişiyle "siz karar veremezsiniz, ne zaman doğacağıma ben karar veririm" diyerek 2 Ocak günü dünyaya gelmiş.
35 hafta 3 günlükken sağlıklı bir bebek olarak hayata merhaba demiş. Şimdi anne ve baba olarak evlerinde Emre’li hayata alışmaya çalışıyorlar. Senem Gülümser doğumu şöyle anlatıyor: "Emre’yi dünyaya sağ salim getirmeye inandım. Şimdi de bunun mutluluğunu yaşıyorum.
Kaynak: Hastane.com.tr