İlkokuldan beri öğrendiğimiz gibi, insan vücudunu oluşturan en küçük yapı taşına hücre deniyor. Sağlıklı hücreler vücut büyümesini, aynı zamanda da hasarlı hücrelerin tamirini yapıyorlar. Normal hücrelerin büyüme yeteneği sınırlı.
Bazen büyümedeki bu sınırlama yeteneği kayboluyor ve sınırsız büyüyüp çoğalan hücreler topluluğu oluşuyor. Oluşan bu kontrolsüz hücreler topluluğuna da `tümör` deniyor. Tümörler; iyi huylu ve kötü huylu olmak üzere ikiye ayrılıyor. İyi huylu, yani kanser olmayan tümörler; vücuda yayılmıyor, yaşamı nadiren tehdit ediyor, ameliyatla alındıkları zaman genelde tekrarlamıyorlar. Kötü huylu kanser hücreleri içeren tümörler ise tüm vücuda yayılma eğilimi gösteriyor.
Hayatı tehdit eden bu tümörlerde ölüm oranı yükseliyor. Ve işte bu duruma, dünyada milyonlarca insanın yakalandığı hastalık olan `kanser` deniyor. Kanserin oluşmasında, vücut direncinin düşmesi büyük önem taşıyor. Stres, hormonlu gıdalar, sigara, hava kirliliği, bazı teknolojik ürünler, bilgisayar ışınları gibi onlarca neden de vücut direncini düşüren etkenler arasında gösteriliyor.
Lenfoma, lenf sisteminden kaynaklanan kanserlerin ortak adı. Çok çeşitli alt tiplerden oluşan, çok farklı davranış özellikleri gösterebilen bir hastalık. Birçoğunda doğru tanı ve güncel tedavi uygulamaları ile hastalıksız ve uzun süreli yaşama şansı bulunuyor. Hem çocuklarda hem yetişkinlerde görülebiliyor. Lenfoma`nın yüzeylerinde antijen denilen maddeler var.
Bu antijenin pek çok lenf tümöründe olduğu tespit edildi. Onun fonksiyonunu ortadan kaldıran bir ilaç var. Bu, antijenin iş yapmasını engelliyor. O hücre kendisini yok ediyor. Bu ilaç kemoterapide kullanıldığında, lenf tümörlerinde hem yanıt vermede hem de sağ kalmada çok belirgin farklar oluşuyor. Yani hücrenin içine güdümlü bir füze gönderiliyor.
Prof. Dr. Necdet Üskent
Kaynak: Hastane.com.tr