Türkiye’de yetersiz beslenmeye bağlı sağlık sorunlarının, başta ekmek olmak üzere temel gıdalarda yetersizlikleri sıklıkla gözlenen B2, B6, B12 vitaminleri, folik asit, demir, çinko ve kalsiyum gibi vitamin ve minerallerle zenginleştirilmesiyle giderilebileceği bildirildi.
TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi (MAM), Gıda Enstitüsünden Uzman Araştırmacı Gül Löker, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye’de yapılan yöresel ve bölgesel araştırmaların, toplumda yetersiz beslenmeye bağlı sağlık sorunlarının devam ettiğini gösterdiğini belirtti.
Araştırmaların özellikle risk grupları olarak nitelendirilen gebe ve çocuk emziren anneler, bebekler, büyüme, gelişme çağındaki çocuklar ve gençlerin, vücutta ana işlevler gören fiziksel, ruhsal ve mental gelişimi etkileyen bazı besin ögeleri yönünden ileri düzeylerde yetersiz beslendiklerini ortaya koyduğunu vurgulayan Löker, Türkiye’de bebek ve çocuk ölümlerinin pek çoğunun yetersiz beslenmeye bağlı protein, enerji, vitamin ve mineral eksikliğinden kaynaklı önlenebilir hastalıklar olduğunu kaydetti.
-YETERSİZ BESLENME SORUNLARI-
Türkiye’de 0-5 yaş grubu çocuklarda büyüme ve gelişme geriliği, demir yetersizliği anemisi, raşitizm, okul çağındaki çocuk ve gençlerde ise zayıflık ve şişmanlık, vitamin yetersizliklerine bağlı hastalıklarla diş çürüklerinin sık görüldüğünü anlatan Löker, şunları kaydetti:
”Büyüme ve gelişme sürecinde yetersiz ve dengesiz beslenen çocuklarda boy kısalığı, zayıflık, şişmanlık gibi somatik büyüme gelişme bozuklukları, zeka geriliği, sosyal uyumsuzluk, eğitimde başarısızlık gibi zihinsel gelişme bozuklukları ile seksüel organ, fonksiyon bozuklukları ortaya çıkmaktadır.
TÜBİTAK MAM, Gıda Enstitüsü tarafından yapılan bir araştırmaya göre, büyüme ve gelişme çağındaki 7-17 yaş grubu 960 çocuk ve gencin besin tüketim düzeyi, antropometrik ölçümler, kan vitamin ve mineral bulguları ile değerlendirildiğinde, çocukların sosyo-ekonomik düzeye bağlı olarak ağırlık ve boy yönünden büyüme ve gelişme geriliği gösterdikleri, B2 ve B6 vitaminleri yetersizlikleri olduğu ve aneminin yaygın olduğu belirlenmiştir.”
-GÜNEŞE RAĞMEN D VİTAMİNİ EKSİKLİĞİ-
Gül Löker, Türkiye’de güneş ışığının bol olmasına karşın çocuklarda D vitamini eksikliğine bağlı raşitizm hastalığının yaygın olduğunu ifade ederek, bunun da yeterince güneş ışığından faydalanılmamasından kaynaklandığını kaydetti.
TÜBİTAK MAM Gıda Enstitüsünce gebe ve çocuk emziren anneler arasında yapılan bir başka araştırmaya göre, gebe kadınların, B12, B2, B6 vitaminleri, folik asit ve çinko yönünden orta ve yüksek düzeylerde risk altında olduklarının saptandığına dikkati çeken Löker, özellikle fetüs gelişimi için büyük önem taşıyan çinko yetersizliğinin doğum komplikasyonlarına ve erken doğumlara neden olduğunu söyledi.
-YETERSİZ BESLENMEYE ZEMİN HAZIRLAYAN FAKTÖRLER-
Toplumun beslenme durumuna genel olarak bakıldığında temel gıda maddesi olarak ekmek ve diğer tahıl ürünlerinin yoğunlukta olduğunu, günlük enerjinin ortalama yüzde 44’ünün sadece ekmekten, yüzde 58’inin ise ekmek ve diğer tahıl ürünlerinden sağlandığına işaret eden Löker, şunları kaydetti:
”Toplumun beslenme profili yıllar bazında çeşitli nedenlere bağlı olarak değişim göstermektedir. Ekonomik nedenlerin yanı sıra beslenme bilincinin yetersizliği ve yanlış beslenme alışkanlıkları, gıdaların depolama, hazırlama, pişirme ve piştikten sonra saklama süreçlerindeki kayıplar, fizyolojik problemler yetersiz beslenmeye zemin hazırlayan çok önemli faktörlerdir.”
Toplumda belirlenmiş besin ögeleri yetersizliklerinin önemli bir kısmının marjinal düzeyde olduğunu ve ilk aşamada klinik belirti vermediğini ifade eden Löker, besin ögeleri yetersizliklerinin ortadan kaldırılması ya da en aza indirilmesinin eğitim ve başta ekmek olmak üzere temel gıdaların, yetersizlikleri görünen ögelerce zenginleştirilmesiyle mümkün olabileceğini vurguladı.
-TÜRKİYE’DE GIDA ZENGİNLEŞTİRMELERİ-
Türkiye’de son yıllarda toplumun bilinçlenmesine paralel olarak sağlıklı gıda üretim ve tüketiminin önem kazandığını ve zenginleştirilmiş gıdalara talebin arttığını anlatan Löker, zenginleştirme çalışmalarına margarinlerle başlandığını, A ve D vitaminleriyle zenginleştirilmiş margarin üretiminin yaygınlaştığını bildirdi.
Löker, ayrıca, sofra tuzlarına iyot eklenmesiyle toplumda yüksek oranlarda gözlenen guatr sorununa önemli ölçülerde çözüm getirildiğine işaret etti.
Bu çerçevede TÜBİTAK MAM Gıda Enstitüsünce 1995 yılından bu yana ekmeğin vitamin ve minerallerce zenginleştirilmesinin halk sağlığının korunması açısından öneminin pek çok platformda ortaya konulduğunu dile getiren Löker, 1999 yılında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin talebi doğrultusunda ekmek zenginleştirme çalışmalarının başlatıldığını bildirdi.
Löker, halen piyasada çeşitli firmalara ait zenginleştirilmiş ekmek bulunduğunu ifade ederek, enstitüde ayrıca, hazır çorba, pastörize süt, sporcu içeceği, reçel ve makarnanın da vitamin ve minerallerce zenginleştirme çalışmalarının yapıldığını kaydetti.
-”MEVZUATIN ACİLEN DÜZENLENMESİ GEREKİR”-
Gıdaların zenginleştirilmesinde temel ilkenin, toplumda tüketimi yaygın olan gıdaların yetersizliği görülen besin ögelerince zenginleştirilmesi olduğuna işaret eden Löker, zenginleştirilmiş üründe besin ögeleri dengesinin bozulmaması, ürün maliyetinin düşük, duyusal açıdan beğenilir ve kabul edilebilir nitelikte olmasının önemli olduğunu bildirdi.
Gül Löker, ”Bunların yanı sıra, gıdaların zenginleştirilmesiyle ilgili mevzuatın acilen düzenlenmesi ve pek çok gelişmiş ülkede olduğu gibi öncelikle temel gıdaların zenginleştirilmesinin ülke beslenme profiline göre zorunlu hale getirilmesi büyük önem taşımaktadır” diye konuştu.
Türkiye’nin son yıllardaki beslenme ve buna bağlı sağlık görüntüsünü yansıtan ulusal verilerin ”maalesef yeterli olmadığını” savunan Löker, bu çerçevede TÜBİTAK MAM Gıda Enstitüsünce Türkiye’nin beslenme ve buna bağlı olarak sağlık görünümünün biyokimyasal verilerle ortaya konulabileceği bir ulusal proje önerisinin enstitü önderliğinde hazırlanmakta olduğunu kaydetti.