Tüm canlı organizmaların, yaşamlarını devam ettirebilmek, büyümek, gelişmek ve üremek için enerjiye mutlak gereksinimleri vardır. Bunları aldıkları besin öğeleri ile sağlamaktadırlar.
Besin öğelerini yeterince alabilmek için çok çeşitli besin kaynaklarından yararlanmamız gerekmektedir. Bu nedenle yeterli ve dengeli olmak koşuluyla, ne kadar çok çeşitli gıda alınacak olursa vücudumuz için o kadar yarar sağlanacaktır. Beslenmek için aldığımız yiyecekler içerdikleri karbonhidrat, protein, yağ (lipid), vitamin, mineral ve kapsadıkları su oranları bakımından farklıdırlar. Tüm bu faktörler yanında içerik bakımından aynı olsa bile, görünüşleri, lezzetleri ayrıcalık göstermektedir. Örneğin; elmanın, golden, amasya gibi birçok değişik tipleri vardır. Bu farklılıklar, kişilerin beğenisi ve tüketimi açısından önemlidir. Bir bebeğe bile lezzet olarak hoşlanmadığı fakat besin değeri olarak çok yüksek bir gıdayı verebilmek mümkün değildir.
Yenidoğan bir bebeğe en yararlı besin, tartışmasız, kendi annesinin sütüdür. Başka bir annenin sütü bile yeterince tüm beklenen yararları sağlamayabilir. Bu durum bir ömür boyu geçerli değildir. Bebeklik bittikten sonra diğer gıdaları alması gerekir. Eğer alamaz ise, çeşitli sorunların gelişmesi beklenmelidir. Bir fare yavrusu veya bir inek yavrusu (buzağı) için en yararlı gıda yine kendi annesinin sütüdür. İnsan yavrusuna verilecek tüm diğer sütler birçok bakımdan yetersiz kalacaktır. Yetersizliğin nitelik ve nicelik olarak iki boyutlu olarak değerlendirilmesi gerekir. Nitekim, inek sütü bol olarak bulunduğu için, bebeklere kullanılabilmesi amacıyla, anne sütüne uyarlamak (adapte etmek) amacıyla yoğun çalışmalar yapılmaktadır. Anne sütünün kendisini vermek, anne sütünün devamını sağlamak varken, anne sütüne uyarlanmaya çalışılan fakat anne sütünün yerini tutamayan ve tutamayacak olan, pahalı mamaları bebeklere vermenin anlamı yoktur.
Piyasada bebek maması olarak satılan ürünlerin temel olarak aralarında farklılıklar vardır. Bazı mamalar anne sütüne uyarlanmış ve 0-4 ay arası verilmesi gerekirken, bazıları da 6 aydan büyük çocuklar için hazırlanmıştır ve daha küçük bebeklere verilmesi sakıncalıdır. Bunlardan ayrı olarak ishal durumlarında veya bazı hastalıklarda (fenilketonüri gibi) verilmesi gereken mamalar vardır. Tüm bunlardan ayrı olarak süt tozu olan mamalar da satılmaktadır. Bu açıklamalardan dolayı bebeklere mama ancak doktor veya diyetisyen gibi beslenme konusunda uzman olan kişilerce önerilmelidir.
Besinlerin öncelikle yenilebilecek nitelikte tad ve lezzette olmaları gerekir. Sağlıksız veya nasıl olduğu konusunda şüphelerimiz olan besinler yenilmemelidir. Besinler mutlaka tüketilmeden önce koku, görünüş, ve yerken de tat kontrolünden geçirilmelidir. Günlük yaşantımızda bakkal, market ve benzeri alışveriş merkezlerinde yiyecek paketlerini inceleyen, fiyat kontrolü yapan, TSE damgası arayan tüketicilerin gün geçtikçe arttığını izlemekteyiz. Bilinçli ve dengeli beslenme, bilinçli tüketicinin varlığı ile başlamaktadır. İlgili kurum, kuruluş ve kitle iletişim araçlarının tümü ile bu konudaki bilgilendirmeye önem verilmelidir.
Besinlerin yenilebilecek nitelikte olmaları ilk kuraldır. Daha sonra, besinlerden en fazla yararlanacağımız şekilde hazırlanması, pişirilmesi gerekir. Son aşamada alınan besinin sindirilip, metabolizmada yararlı olarak kullanılması şarttır. Tüm bu üç yaklaşım tamamlandığında besinlerden vücudumuz yararlanabilecektir. Biri eksik veya hatalı olduğunda beslenme sorunları gelişebilecektir.
Besin öğeleri olan protein, lipid, karbonhidrat, vitamin, su ve mineralleri çeşitli yiyeceklerle almaktayız. Yiyecekleri besin grupları olarak ele almakta ve buna göre sınıflandırdığımızda; Besin Grupları ve Besin Öğeleri:
Etler
Kurubaklagiller
Yumurta
Süt ve süt türevleri (süt ürünleri)
Tahıllar
Sebze ve meyveler
Yağlar
Tatlılar
İçecekler
Posalı yiyecekler (insanlar için posa besin olmamasına karşın sindirim sistemimiz için gereklidir)
Zamanımızda besinlere çeşitli nedenle konulan katkı maddelerinin tamamen doğal ve zararsız olmasına çalışılmaktadır. Daha önceki yıllarda rahatça kullanılan bazı katkı maddeleri günümüzde yasaklanmaktadır. Katkı maddelerinden genellikle belirli bir besin değeri olmadığı için söz edilmeyecektir.