Halk arasında “ur” olarak adlandırılan tümör, genel olarak dokularda gelişen herhangi bir şişliğe, yumruya iyi ya da kötü huylu kitlesel neoplazi dokusuna denir. Vücudun her bölgesinde görülebilir. Neoplazi; yeni gelişme, Neoplazm ise yeni gelişim anlamındadır.
Tümör iltihap sebebiyle olan şişlik olarak da tanımlanır. Zamanla tümör’ün nonneoplastik anlamda kullanımı kaybolmuş ve neoplazm ile aynı anlamda kullanılmaya başlanmıştır.
Yunanca tümör demek olan oncos’tan türeyen Oncology; tümör veya neoplazi çalışması anlamına gelmektedir.
Kanser ise tüm malign tümörler için kullanılan bir tanımdır.
Tümörler ikiye ayrılır;
1- Benign tümörler, (iyi huylu)
2- Malign tümörler. (kötü huylu)
Benign-malign tümörlerin özellikleri;
Genel olarak tüm benign tümörler iyi diferansiyedir, yani köken aldıkları dokuya çok benzerler. Malign neoplaziler ise az veya genellikle benign neoplaziler kadar olmasa da, çok benzeyebilirler.
Her iki tümörün büyüme hızı farklıdır. Çoğu benign tümör yıllar içerisinde büyüme göstermez, ya da yavaş ilerler. Çoğu malign tümör ise hızlı büyüyebilir. Genel olarak tümörlerin büyüme hızı diferansiasyonla korele gider. Yani tümör ne kadar az diferansiye ise o kadar hızlı gelişir.
Tümörün bulunduğu yere yapışma durumu Lokal invazyon olarak değerlendirilir. Hemen tüm benign tümörler çevre dokuları ittirerek büyüdükleri için iyi sınırlıdırlar. Bu nedenle çevresinden kolayca sıyrılabilirler. Malign tümörler ise çevre dokuların içerine doğru ilerlediği (invaze olduğu) için bulundukları organ ve dokulara yapışırlar. Bu nedenle de operasyonları riskli ve zordur.
Malign neoplazmlar lenfatik ve kan damarları yolu ile uzak organlara sıçrayabilir. Cerrahi sonrası tümör tamamıyla çıkartılsa da çoğu kansere uygulanan radyoterapi (ışın tedavisi) tümörün çıktığı alandaki, kemoterapi (ilaç tedavisi) ise damar ve lenfatiklerde olması olası hücreleri öldürerek metastazı önleme amacını taşımaktadır. İstisnalar dışında benign tümörler metastaz yapmazlar.