Bel fıtığı beldeki omur kemikleri arasında bulunan ve adeta bir amortisör gibi görev yapan disk adı verilen kıkırdakların fıtıklaşması sonucu ortaya çıkan bir rahatsızlıktır. Fıtıklaşan disk sinirleri sıkıştırır ve hastalık böylelikle kendisini belli eder.
Bel ve bacak ağrısı en belirgin şikayettir. Bacak ağrısıyla birlikte bacaklarda uyuşma ve hastalık ilerledikçe kuvvet kaybı da ortaya çıkabilir. Bazen orta hattan omurilik kanalına doğru uzanarak sinirleri sıkıştıran büyük bel fıtıklarında idrar ve büyük abdestini tutamama veya yapamama gibi bozukluklar da ortaya çıkabilir.
Hastalığın bu derecede ilerlemesine müsaade edilmemeli, zamanında müdahale ile uygun bir tedavi gerçekleştirilmelidir. Bel fıtığında bel ve bacak ağrısı yürümekle, iş yapmakla ve ayakta kalmakla, öksürmekle artarken sert yatakta yatmakla azalabilir.
Hastalığa Yanlış Yaklaşımlar
Ülkemiz geneli düşünüldüğünde maalesef insanlarımızın büyük bir kısmı hastalıkları konusunda çok bilinçsiz. Ağrı içinde kıvranırken doktora gitmeyi tercih etmiyor da kulaktan duyma birtakım yöntemlere başvuruyorlar.
Hatta bir kısmı kendine zarar veriyor. Doktora geldiğinde belini birtakım maddelerle tamamen yaktırmış veya cildini ciddi şekilde kestirmiş insanlar görmekteyiz. Basit bir tedavi ile iyileşmesi mümkün iken, bilinçsizce yapılan uygulamalar sonucu ameliyatlık hale gelmiş hastalar vardır.
Bel Fıtığından Korunmak
Diğer hastalıklarda olduğu gibi bel fıtığına da yakalanmamak en iyisidir. Yani tedbirler hastalığa yakalanmadan önce alınmalıdır. Kişi hiç bir zaman çok ağır bir yükü kaldırmamalı, bir yük kaldıracaksa mutlak surette dizlerini kırarak o cismi yerden almalı ve o şekilde kaldırmalıdır. Yani belden eğilerek kaldırmamalıdır. Uzanarak hiçbir cismi almamalıdır.
Mesela raftan kitap alırken uzanmamalıdır. Telefon bile çalsa ona doğru uzanarak almamalıdır. Daima cisimlere yaklaşarak, arada mesafe bırakmaksızın almalıdır. Sağlıklı iken bel ve karın adalelerini güçlendirici eğzersizler yapmak yararlı olacaktır.
Teşhis
Bel ve bacak ağrısı ile seyreden hastalıklar çok çeşitlidir. Bu nedenle öncelikle teşhisin ne olduğu net olarak ortaya konmalıdır. Çünkü tedavide başarıya giden yol her şeyden önce doğru teşhisten geçer. Bunun için de ilgili uzman hekime müracaat etmek gerekir.
Hekim hastanın şikayetlerini dinleyecek, muayenesini yapacak ve hastalığıyla ilgili tüm tetkik ve tahlilleri yaptıracaktır. Gerekirse bilgisayarlı tomografi ve manyetik rezonans gibi ileri tetkik yöntemlerine başvurulacaktır. Neticede bel fıtığı olup olmadığı, bel fıtığı ise hangi safhada olduğu net olarak ortaya konacaktır.
Tedavi
Bel fıtığı rahatsızlığı bulunan bir hastada tedaviye geçmeden önce hastalığın hangi safhada olduğunu iyi bir muayene ve ileri tetkik metotları ile net olarak tespit etmek gerekir. Bundan sonra pratik olması açısından hastalar cerrahi müdahale gerekenler ve cerrahi müdahale gerekmeyenler diye iki büyük gruba ayrılabilirler.
Bel fıtığı gelişiminin erken dönemlerinde konservatif tedavi adı verilen cerrahi dışı tedavi metotları uygulanır. Bu safhada hastaya bütün dünyada ağrı kesici, adale gevşetici ve antienflamatuar ilaçlar verilir. Sert yatak istirahati tavsiye edilir. Fizik tedavi yapılabilir. Lazer ile tedavi cihetine gidilebilir. Yine ciltten birtakım girişimlerde bulunulabilir.
Bel fıtığı hastalığının tedavisini bir ekip işi olarak görmekte yarar vardır. Nöroşirüji, Nöroloji, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Doktorlar ile Diyetisyen, Psikolog ve Fizyoterapistler bu ekibin içinde yer almalıdır. Gerektiğinde diğer bazı branşlardaki uzman doktorların görüşlerine de müracaat edilmelidir.
Bütün bu prensipler ve modern imkanlar kullanılarak hastaların büyük bir kısmı ameliyat harici metotlar kullanılarak tedavi edilebilir. Prensip olarak cerrahi müdahale son çare olarak düşünülmelidir. Ancak hastalık ilerlemiş ve yapılan muayenede bazı şartlar teşekkül etmiş ise o zaman ameliyat kararı verilir. Bu kararı verirken cerraha bilgisayarlı tomografi veya manyetik rezonans görüntüleme metodu büyük oranda yardımcı olur.
Bu konunun uzmanı olan doktor kesin olarak ameliyata karar vermiş ise, artık ameliyatı geciktirmemek gerekir. Çünkü gecikme neticesinde bazen felce kadar giden telafisi imkansız birtakım problemler ortaya çıkabilmektedir. Buna karşılık zamanında yapılan, uygun ve yeterli bir cerrahi müdahale hastayı ömür boyu rahat ettirebilmektedir.