Bedensel Hastalıklar ve Fobi İlişkisi
Buna rastlanmaktadır. Kendisi ya da bir yakınının bedensel hastalığından sonra fobi geliştirenler olmaktadır. Örneğin Parkinson hastası olanlarda (yaklaşık yüzde 20’yi bulan oranda) sosyal fobi gelişebildiği gösterilmiştir. Kekemelik ya da bazı kas hastalıklarında da benzer bulgularla karşılaşılmıştır.
Bazı kişilerde ise bedensel hastalıklardan sonra hastalık hastası olma, ölüm korkusu gibi gelişmelere rastlanır. Bunda kimi zaman hastalığın yanı sıra hastane ve tedavi ortamında karşılaşılan kimi beklenmedik olaylar rol oynamaktadır. Örneğin bir doktorun bilgi vermek amacıyla konuşurken çok ayrıntıya girmesi ve ağzından çıkan kimi ürkütücü sözler hastanın zihninde çok büyüyebilmektedir.
Özellikle çocukların hastane ortamında geçirdiği süreler ve yaşantılar önemlidir. Çocuklukta yaşanan bu tür olaylar daha fazla iz bırakabilmektedir. Bu arada kimi tıbbi tetkiklerin acı ve ağrı verici, ürkütücü olabildiğini de unutmamak gerekir. Bunlar da psikolojik olarak kişiyi etkileyebilirler. Kardiyoloji hastaları da bu konuda oldukça duyarlıdır. Öte yandan korkular kalbin çalışmasını da doğrudan etkileyebilmektedir. Çok şiddetli bir korku “aritmi”lere dahi neden olabilmektedir. Korku ile çok yakından ilgili bir başka dal da solunum hastalıklarıdır. Anksiyete ve korku, nefes darlığı ile seyrettiği için birbiri ile karışabilir. Öte yandan solunum hastalıkları da sıklıkla sıkıntı ve psikiyatrik problemlere neden olur.
Aile faktörü
Baskıcı ailelerin çocukları fobik olur mu?
Baskıcı ailelerin çocukları fobik olabilir. Ancak başka özellikler de geliştirebilir. Tam tersine korkusuz tutumlar, isyankarlık ve evden uzaklaşma da görülebilir. Çünkü yetişmekte olan her çocuk kendi yatkınlıkları doğrultusunda tepki verir baskıya. Baskı ortamı otoritenin geçerli olduğu bir ortamdır. O nedenle bu tür ailelerde her aile bireyi, kendisi de otoriteyi ele geçirmek isteyebilir. Çocuklarda da güç kullanma, otorite olma gibi tutumlar gelişip aile içersinde de bu tutumlarını gösterebilirler. Aile tutumu yanı sıra her çocuğun doğuştan gelen mizacı da önemlidir. Özellikle içe dönüklük ya da dışadönüklük gibi bazı özellikler doğuştan gelebilir ve ailenin yarattığı baskı ortamı bu temel mizaç özelliklerine göre farklı sonuçlar verir. O nedenle bir ailedeki birkaç çocuk benzer yetişme şartlarına rağmen bazen tam birbirine zıt özellikler bile gösterebilmektedir. Ancak genel olarak baskıcı olmak iyi bir şey değildir ve şu ya da bu yönde bir psikolojik ayarsızlığa neden olabilir. Öte yandan baskıcı olmamak adına başıboş bırakan tutumların da iyi sonuç vermediği ve aslında ihmalkarlığın bir türü olarak sayılması gerektiği ortadadır.
Çocuklarda fobiler daha çok nasıl gelişir, nasıl tedavi edilir, erişkinlikteki fobilerden farkı var mıdır?
Çocuklarda fobi, ilkokul öncesi yaşta dahi görülebilir. Bütün diğer psikiyatrik sorunlar gibi fobiler de çocuklukta daha kolay tedavi edilebilir. Ancak sadece çocuğun tedavisi değil çocuğun gerilimini artıran koşulların ve durumların da doğru saptanması ve giderilmesi gerekir. Bu gibi olaylar arasında başlıcalar; anne ve baba arasında geçimsizlik, kardeş rekabeti ve kardeşler arasında anne ve babanın doğru bir tutum benimsememiş olması, çocuğun fazla şımartılması, çocuğun başka çocuklar tarafından çeşitli şekillerde taciz edilmesi (dışlanma, kötü söz vb.), babanın iş nedeni ile evden fazla uzak oluşu gibi nedenler sayılabilir.