Türkiye’de her yıl dünyaya gelen 1.300.000 bebeğin 2.000’i işitme kaybı ile doğuyor.
Amerikan Hastanesi Odyoloji Uzmanı Ayşen Erdil, işitme kaybının erken dönemde tesbit edilerek rehabilitasyona başlanmasının dil yeteneği açısından son derece önemli olduğunu söylüyor.
Erdil, “İleri derecede işitme kaybı olan çocuklar 2 yaş civarında, konuşmadığı için doktora götürüldüğünde işitme kaybı ortaya çıkıyordu. Tek taraflı ya da hafif ve orta dereceli işitme kaybı olanlar ise ancak okul çağında “derslerinde başarısız”, “sınıfta dalgın, dersi dinlemiyor” gibi şikayetlerin sebebi araştırılırken teşhis ediliyordu” diyor.
Bebeklerin doğmadan önce de dış dünyadan gelen sesleri duyabildiklerini belirten Ayşen Erdil, şöyle devam ediyor:
“Doğduklarında ise seslere, özellikle insan sesine karşı çok hassastırlar. Üç aylıkken seslere gülücükle tepki vermeye, 6 aylıkken “agu” lara başlarlar. İşitmeyen bebekler bu gelişme safhalarından geçerken, kısıtlı ipucu alacak ve çevreleri ile iletişim kurmakta zorlanacaktır. İşitme kaybının erken dönemde tesbit edilmesi ve rehabilitasyona başlanması bebeklerin dil yeteneği ve lisan becerilerini kazanabilmesi yani konuşabilmesi için gereklidir. İleriki hayatlarında eğitim, çevreye uyum, zeka, öğrenme becerileri, sosyal ve duygusal gelişim için işitme duyularının doğuştan itibaren normal seviyede olması gerekmektedir.
DOĞUMDAN SONRA İŞİTME TARAMA TESTLERİ YAPILMALI
Hayatın ilk aylarında işitmeyen bebeğin davranışları işiten bebekle aynıdır. Uyur, acıkınca, gazı olunca ağlar. Bu erken dönemde bebeğin işitmesinin normal olup olmadığı ancak özel cihazlar kullanılarak yapılan özel testlerle mümkün olmaktadır. Yenidoğan işitme tarama testleri hangi bebeğin ilave işitme testlerine gereksinimi olduğunu ortaya çıkartmak için yapılan bir ön eleme testidir. Günümüzde bu testler mümkün olduğunca doğumdan 12 saat sonra bebek henuz hastanede ya da doğumevindeyken yapılmaktadır. İlk etapta Otoakustik emisyon (OAE) ve ABR yada BERA (işitsel beyin sapı tepkisi) adı verilen iki farklı teknik kullanılmaktadır. Çok kısa sürede uygulanabilen ve objektif verilere dayanan bu testlerin güvenilirliği oldukça yüksektir. Bebeğin işitmesi kulağına verilen sabit bir ses seviyesinde ölçülür ve “geçti”, “geçmedi” şeklinde değerlendirilir.
Tarama testlerinden geçemeyen bazı bebeklerin işitmesi normal olabilir ancak ileri derecede ve kalıcı işitme kaybı olma ihtimali de mevcuttur. Bu olasılığa karşı tarama testinden geçemeyen her bebeğin tekrar kontrol edilmesi ve ileri testlerin yapılması gereklidir. İleri testler ile her iki kulağında işitme seviyesi derecelendirilir, kaynağı tesbit edilir ve buna göre tedavi ya da rehabilitasyonu planlanır. Bebek üç aylık olduğunda bu testlerin tamamlanmış olması en ideal durumdur.”
BİR YAŞ CİVARINDA İLK KELİMENİN SÖYLENMESİ LAZIM
İşitme kaybının erken tesbit edilmesi durumunda, bebeğin gelişimi açısından önemli adımlar atılabileceğini vurgulayan, aileye, uzmanlara ve eğitimcilere sorumluluk düştüğünü söyleyen Erdil, ailelere şu uyarılarda bulunuyor:
“Aileye yeni katılan bir bebek tüm aile için yepyeni bir deneyimdir. Aile fertleri için heyecanla beklenen bir bebekte, işitme kaybı olduğunun öğrenilmesi çok farklı duygulara sebep olacaktır. Bu beklenmedik durumun sebebi, sonraki gelişimi, takip edilecek yol, hedef ve amaçlar gibi pek çok konuda doktor, odyoloji uzmanı ve eğitimcilerden yardım almak gerekecektir. Gelecek günlerde anne ve baba bebeğin en iyi eğitmeni olacaktır. Bu nedenle onların konuyu etraflıca öğrenmeleri rehabilitasyon programının çok önemli bir unsurudur. Yenidoğan işitme-tarama testinden geçse dahi çocukta daha sonra işitme kaybı gelişme ihtimali gözden kaçmamalıdır. Konuşmadaki gecikme, yani 1 yaş civarında ilk kelimenin söylenmemesi durumunda yenidoğan işitme taramasından geçmiş olsa dahi ileri işitme testlerinin yapılması gerekmektedir. Bu nedenle ebeveynlerin çocuğun dil ve konuşma gelişimini iyi gözlemleyip, şüphelendikleri durumda uzmana başvurmasında yarar vardır.”
Kaynak:Ntvmsnbc
Alıntı:Leyditurk