Sağlıklı bir toplum yaratmanın ilk adımı, öncelikle bebeklerimize sağlıklı başlangıçlar sunarak atılır.
Nedir sağlıklı başlangıçlar?…
Birincisi, bebeklerimize anne karnında sağlıklı bir süreç yaşatmaktır.
İkincisi, onları sağlıklı koşullarda dünyaya getirmektir.
Ve üçüncüsü, doğduktan sonra ne olursa olsun onları anne sütünden mahrum bırakmamaktır.
Bebekler beslenme bozukluklarından ölüyor…
Araştırmalar, ülkemizde binlerce bebeğin sırf anne sütünden doğru bir şekilde yararlanamadığı için yaşamını yitirdiğini ortaya koymaktadır. Sağlık Bakanlığı’nın 2002 verilerine göre, ülkemizde canlı doğan her bin bebekten yaklaşık 38’i bir yaşına gelemeden yaşama veda etmektedir. Daha açık bir ifadeyle her yıl ülkemizde doğan yaklaşık bir buçuk milyon bebekten ortalama elli bini 1 yaşına gelemeden kaybedilmektedir. Bebeklerin ölüm nedenleri arasında beslenme bozuklukları ikinci sırada yer almaktadır. İlk bakışta bu olanaksız gibi gelebilir. Çünkü hepimizin de bildiği gibi, ülkemizde emzirme oldukça yaygın. Doğumdan sonraki ilk aylarda hemen her bebek anne sütü ile beslenmektedir. İstatistiklere göre ise, ülkemizde emzirmeye başlangıç oranı yüzde 95’in, ortalama emzirme süresi ise 12 ayın üzerindedir. Fakat yine de bebeklerimiz beslenme bozukluklarından ölebilmektedir. Neden? Uzmanlara göre bunun en önemli nedeni, ülkemizde emzirmenin yaygın ve süresinin uzun olmasına karşın, ek besinlere gerekenden çok erken ya da çok geç bir dönemde başlanmasıdır. Örneğin; bebeklerin ilk 6 ayda ‘sadece anne sütü’ almaları gerekirken bu dönemde gereksiz olduğu halde ishal riskini arttıran su ilavesi yapılabilmektedir. Ya da sindirim sistemlerinin henüz yeterli olgunluğa ulaşmadığı ilk altı aylık dönemde, onlara ek besin verilmeye başlanabilmektedir.
Her beş yılda bir gerçekleştirilen Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırmalarına göre ilk 6 ay sadece anne sütü ile beslenen bebek oranı 1998’de yüzde 1.3 iken 2003’te yüzde 21’ e çıkmıştır.
Araştırmalar, ‘ilk altı ayda sadece anne sütü alan bebeklerin’ oranının artmış olduğunu gösterse de sonuç yine de yeterli değildir. Peki bu yanlış beslenmenin bedelini, toplum olarak nasıl ödemekteyiz?
Ne yazık ki; bebeklerimiz hala yetersiz ya da yanlış beslenmeden dolayı ölebilmektedir. Hem de bunu önlemek son derece basitken. İlk altı ay yalnızca anne sütü, daha sonra ise ek besinlerle beraber emzirmenin 2 yıla kadar sürdürülmesi… Sadece bu kadar…
İşte bu bilincin yaygınlaştırılabilmesi ve beslenme bozuklukları nedeniyle bebek ölümlerinin yaşanmaması için 1-8 Ekim arası, tüm dünyada ve ülkemizde ‘Dünya Emzirme Haftası’ olarak kutlanıyor. Ve biz, bu hafta aracılığıyla bebeklerimiz için eşi bulunmaz bir besin olan anne sütü ve emzirmenin faydalarını bir kez daha vurguluyoruz.
İlk altı ay ‘mutlaka’ ve ‘sadece’ anne sütü…
Yaşamlarının ilk altı ay içerisinde bebeklerimize sunabileceğimiz en ideal besin maddesi anne sütüdür. Bunun birçok nedeni var. Birkaçını hatırlatacak olursak…
Anne sütü içerdiği koruyucu maddelerle, bebeklerimizin mikroplara karşı ilk aşısıdır. Onları birçok hastalıktan korur, bağışıklık sistemlerinin güçlenmesine de yardım eder. Bebeklerimizin gereksinim duyduğu tüm besin maddeleri, en uygun oranda sadece anne sütünde mevcuttur. Anne sütü mikropsuzdur, her an hazırdır ve ekonomiktir… İlk altı ay boyunca bebeklerimize anne sütü vermek onlara sunabileceğimiz en değerli armağandır. Altıncı aydan sonra ek gıdalara başlanmasıyla beraber, emzirmenin iki yaşına kadar sürdürülmesi ayrı bir önem taşır. Çünkü büyüme ve gelişmelerinin çok hızlı olduğu bu iki yıllık süre zarfında onları emzirmek, sadece o andaki değil ileriki yıllardaki fiziksel ve ruhsal sağlıklarını da olumlu yönde etkiler. Onları olabildiğince uzun bir süre emzirmek, özellikle de beslenme bozukluklarının önlenmesinde önemli bir role sahiptir. Uzun süre emzirilen bebeklerin ilerde bazı hastalıklara karşı daha dirençli olduğu ortaya çıkmıştır. Ayrıca, bu bebeklerin daha zeki olduklarına dair çeşitli araştırma sonuçları da mevcuttur.
Anneler emzirerek kendi sağlıklarına da katkıda bulundukları gibi ekonomik, hijyenik, zahmetsiz bir besleme şansı da yakalarlar.
Bebekler içinse emmek, her yönüyle idealdir. Kendisi için gerekli bütün besinleri anne sütünden sağladığı gibi, annesinin sıcaklığını tensel temas yoluyla hisseder. Bu temas, bebekte güven duygusunun gelişmesini destekler. Daha doğar doğmaz, dünyaya gözlerini açtığı ilk saatlerde ve daha sonraki aylardaki kendisi için gerekli olanları, anne sütünü emerek sağlayabilir. İşte bu yüzden;
Her annenin bebeğine verebileceği en değerli armağan; anne sütüdür.