Yüz Yaralanması, Baş Yaralanmaları
Kafa yaralanmaları, basit olarak yumuşak doku ve iskelet sistemi olmak üzere ikiye ayırabiliriz. Yüzü oluşturan bu temel yapıların yanı sıra 5. ve 7. kafa çiftlerinin, Stenon kanalının, göz yaşı boşaltım sisteminin yaralanmaları da yüz yaralanmaları başlığı altında incelenir.
Yüzün yumuşak doku yaralanmaları ister laserasyon, ister abrazyon ister kontüzyon tipinde olsun özel bir dikkatle ele alınmalıdır. Her türlü yaralanmaya öncelikle hidrodebridman yapılmalı ve bu maksatla kullanılan sıvı asla irritan olmamalıdır; serum fizyolojik ile debridman tercih edilmelidir. Özenli ve titiz debridmandan sonra istisnasız olarak, gergin olmayan tüm yüz yaralanmaları primer olarak onarılmalıdır. Kanamalar, basitçe kanayan bölge üzerine bastırılarak durdurulabilir.
Yüz kemiği kırıkları: Yüz kemiği kırıklarının başta gelen sebebi darptır. Bunu kazalar (trafik kazası, düşmeler vb.) ile ateşli silah yaralanmaları izler.
Yüz kemiği kırıklarının redüksiyonu mümkün ise ilk saatlerde yapılmalıdır. Üzerinden geçen zamanla, travmaya uğrayan bölgede gelişen ödem ve hematom, tedaviyi zorlaştırır. Bu durumda acele edilmemeli, ödem ve hematomun çözülmesi beklenmelidir. Yüz kemiği kırıkları 3. gün ile 15. gün arasında tedavi edilebilirler.
Yüz kemiği kırığı da olan hastada yaklaşım; solunum yolunu tıkayan engellerin giderilerek rahat bir solunum sağlanması, kanamanın durdurulması, volüm eksiği önemli miktarda ise replase edilmesi, birlikte yaralanan hayati önemde organ veya doku bulunup bulunmadığının araştırılması (dalak rüptürü, femur kırığı vb.) sırası ile olmalıdır. Kırık onarımına ancak bunlardan sonra ve yeterli ekipman ile deneyimli personel varlığında girişilmeli-dir. Bu arada, yüz kırığı onarımı yapılacak hastanın bilinci açık olmalıdır ve hayati tehlikesinin bulunmaması gereklidir.
Yüz kırığından kuşkulanılan durumlarda kemik yapı devamlılığının bozulmasına bağlı deformite ve kontur bozuklukları, kemik içinde seyreden infraorbital veya mental sinir gibi duyusal sinirlerin innerve ettikleri alanlarda duyu kusurları, eksoftalmi-enoftalmi-diplopi gibi göz belirtileri ile dişlere ait kapanış kusurları dikkatle muayene edilerek kaydedilmelidir.
Klinik bulgular yanında yüz kemiği kırıklarının tesbitinde radyolojik yöntemler de kullanılmaktadır. Bu, özellikle adli olgularda önemlidir. Çoğu kırık konvansiyonel yöntemlerle tesbit edilebilirken bilgisayarlı tomografiler teşhis ve tedavinin yönlendirilmesinde çok yararlıdır.
Yüz kemiği kırıklarının tedavisinde kapalı redüksiyon veya açık osteosentez yöntemleri tek tek veya birarada kullanılabilir. Açık osteosentez için paslanmaz çelik teller bazen yeterli olabilirken titanyumdan imal edilen miniplak ve vidaların kullanımı çok yaygınlaşmıştır. Son yıllarda poliglikolik asit veya polilaktik asitten yapılan ve zamanla absorbe olan plak ve vidalar da kullanılmaktadır.
Burun kırıkları: Burun kırığı genellikle darp sonucu oluşur ve en sık görülen yüz kemiği kırığıdır. Deplase burun kırıklarında redüksiyon indikasyonu vardır. Kırık sadece septum ve kıkırdak yapılarda ise ve septal hematom varsa hematom drenajı ve tampon yerleştirilmesi yeterlidir. Redüksiyon sonrasında atel uygulanmalıdır.
Zigoma kırıkları: Elmacık kemiği çıkıntısını oluşturan zigoma, darp ve spor yaralanmaları ile ve özellikle yan taraftan gelen darbeler ile kırılabilir. Maksiller, frontal ve temporal kemiklerle ek-lemleşen zigoma, bu eklem parçalarına ek olarak bir de gövdeden oluşan tripod bir kemiktir. En sık olarak temporal kemik ile eklemleşen arkus bölgesi kırılan zigomanın üç kemiğe de uzanan eklem parçalarının kırıldığı kompleks, gövdesinin de parçalanarak kırıldığı komplike kırıkları da vardır. Deplase olmayan zigoma kırıkları tedavi edilmeyerek beklenebilir. Ancak, özellikle masseter kasının da çekme gücü ile deplase olan zigoma kırıklarında ve tripod kırıklar ile komplike ve kompleks kırıklarda açık osteosentez indikasyonu vardır.
Maksilla kırıkları: Her iki taraftaki maksilla kemikleri, yüz iskeletinin orta 1/3’ünü oluşturur. Daha çok trafik kazaları sonucu oluşan maksilla kırıkları, özellikle deplase olduklarında kapanış kusurlarına yol açarlar. Maksilla kırığından kuşkulanıl-dığmda araştırılacak ilk objektif bulgu patolojik hareket olmalıdır.
Fransız anatomist R.Le Fort, maksilla kırıkları için üç hat tanımlamıştır. Le Fort I kırığında (veya transvers kırık, Guerin kırığı) kırık hattı üst dişlerin apekslerinin üzerinden transvers yönde geçerek pterigomaksiller bileşkeye uzanır. Le FortlI (veya piramidal) kırıkta ise kırık hattı maksillanın frontal kemiğe olan uzantısından başlar, lakrimal kemikten ve zigomatikomaksiller bileşke yakınından geçerek pterigomaksiller bileşkeye uzanır. LeFort III kırığı en ciddi maksilla kırıklarındandır ve maksillanın frontal ve nazal kemiklerle olan bileşkeleri ile zigomatikof-rontal bileşkeyi, orbita tabanını, etmoid ve sfenoid kemikleri ilgilendirir. Le Fort III kırığı “craniofacial dysjunction” olarak da adlandırılır. Yüz iskeletinin kraniumdan ayrıldığı bu kırıkta yüz uzamıştır ve genellikle diğer yüz kemiği kırıkları ile birlikte görülür (panfasial fraktür). Le Fort‘un tanımlamadığı bir 4. kırık hattı ise frontal sinüsü de ilgilendirir ve Le Fort‘tan sonra tanımlanmıştır. Le Fort kırıkları dışında maksillanın segmenter veya sagittal kırıkları da olabilir.
Maksilla kırıklarının tedavisinde ilke, kırık segmentlerin birbirine ve daha yukarıdaki kırılmamış (hareketsiz) bir yüz kemiğine veya maksillanın kırılmamış (hareketsiz) kısımlarına tesbittir. Oklüzyonun sağlanması ve “arch bar” ile intermaksiller (maksillomandibuler) tesbit yapılması da gerekli ve önemlidir.
Mandibula Nedir, Mandibula kırıkları: Mandibula, başta darp olmak üzere kazalarda en sık kırılan yüz kemiklerindendir. Masseter ve temporal kas gibi güçlü çiğneme kasları ile ağız zemini kasları ve hyoid üstü kaslarının hemen hemen tümü mandibulaya yapışırlar ve kırık oluştuğunda kırık parçaların deplasmanına neden olabilirler.
Klinik muayene yanında tanı için en önemli araç ortopantomografilerdir (panorex grafi). Bu grafilerde mandibula açılmış bir durumda görülür; özel bir grafidir.
Mandibula kırıkları, dişlerin varlığına/yokluğuna ve kasların kırık fragmanları çekme yönüne göre tedaviye yönelik olarak sınıflandırılabilirler. Kırık hattının her iki tarafında diş varsa “Class I”, bir tarafında diş varsa “Clas II”, her iki tarafında da diş yoksa “Class III” olarak adlandırılabilirler. Kırık parçalar kasların çekme kuvveti ile birbirine yaklaşıyorsa intermaksiller fiksasyona “uygun”, birbirinden uzaklaşıyorsa intermaksiller fiksasyona “uygun olmayan” kırıklardan sözedilir. “Class I” ve “uygun” olan kırıkların tedavisinde intermaksiller fiksasyon yeterlidir.
Mandibula kırıklarını, mandibulanm anatomik yerine göre de sınıflandırmak olasıdır. En sık subkondiler bölgede kırık görülürken görülme sıklığı, korpus, angulus, parasimfiz ve simfiz bölgesine doğru giderek azalır. Ayrıca, sadece alveolus kırıkları da görülebilir.
Çoğu mandibula kırığının tedavisinde alt ve üst dişlere paslanmaz çelik tel ile bağlanan ve “arch bar” adı verilen özel kancalı apareylerin kancaları arasına lastik bantların takılması suretiyle gerçekleştirilen intermaksiller (maksillomandibuler) fiksasyon yeterli olmaktadır. Eğer kırık “Class II veya III” ise veya intermaksiller fiksasyona “uygun olmayan” bir kırıksa veya bunların kombinasyonu ise paslanmaz çelik tel, miniplakvida yardımı ile açık osteosentez yapılmalıdır. “Uygun” ancak dişsiz mandibulalarda kırık hattı elastik bandaj (Barton) yardımı ile de fikse edilebilir. Maksillomandibular fiksasyon 5-6 hafta kadar sürdürülmelidir. Subkondiler kırıklarda fiksasyon daha kısa sürmeli ve erken çene egzersizleri yaptırılmalıdır.
Orbita nedir, Orbita kırıkları: Göz küresi ve ekstraoküler kaslar, orbita yapısına katılan bütün kemiklerin kırıklarından etkilenebilirler. Periorbital ve/veya subkonjunktival hematom, ekstraoküler kas fonksiyonlarında bozukluk (diplopi gibi) ve orbita kenarında basamaklaşma başlıca bulgulardandır. Kırık, eğer orbita tabanında ise (en çok inferomedial bölgede) ve orbita çerçevesi sağlam ise orbita tabanının patlama kırığından sözedilir. Bu durumda intraorbital yağ dokusu ve (en sık inferior rektus olmak üzere) bazı ekstraoküler kaslar maksiller sinüse fıtıklaşabilir.
Orbita kırıklarında eğer superior oblik kas paralizisi (4. kafa çifti), aynı taraf alın ve orbita lateral derisinde duyu kaybı (5. kafa çifti), blefaroptoz (3. kafa çifti), eksternal oftalmopleji (6. kafa çifti) ve kornea anestezisi (nazosilier sinir) bulunuyorsa bu durumda “superior orbital fissür” sendromundan söz edilir. Yukarıdaki bulgulara görme kaybı da eklenirse patoloji orbita apeksini de ilgilendiriyor demektir ve klinik tabloya “orbital apeks sendromu” denir.
Nazoetmoid kırıklar: Nazoetmoid bölge, medial kantal ligaman ve nazolakrimal kanal gibi ince ve önemli yapıları barındıran bir bölgedir. Burun, orbita ve frontal kemik kırıkları ile birlikte nazoetmoid (veya nazoorbital) kırıklar da gör ilebilir. Bu bölgenin kırıkları geç dönemde çok güç onarüdıklarmdan ve geç onarım sonuçlarının da iyi olmaması nedenleriyle erken dönemde onarılmalıdır. Eğer nazolakrimal boşaltım sistemi de yaralanmışsa bu yapının da erken dönemde onarılması uygundur.