Baş Dönmesi Sebepleri, Ani Baş Dönmesi, Baş Dönmesi Tedavisi
Baş dönmesi anatomik olarak vestibüler sistemi (semisirküler kanallar ve otolitler, sekizinci sinir, beyin sapının vestibüler çekirdekleri, serebellar ve serebral bağlantılar) doğrudan ya da bu sistemle derin duyu yolları ve gözler arasındaki ilişkileri herhangi bir düzeyde etkileyen birbirinden çok farklı etiyolojilerden kaynaklanabilir.
Baş dönmesi yakınmasıyla başvuran hastadan önce yakınmasını tanımlaması istenir. Hastalar baş dönmesi olarak, başta hafiflik hissi (presenkop), arkadan itilme hissi, başın içinde dönme yuvarlanma (psikolojik), baş dönmesiyle birlikte mide bulantısı, soğuk terleme, esneme (araç tutması, hipoglisemi), ayakta dururken ve yürürken dengesizlik hissi (dengesizlik= dizekilibrium) gibi tanımlamalarda bulunabilir. Gerçek vertigo, yalnızca kişinin ya da çevresinin dönmesi şeklindeki hareketi algılama farklılaşmasıdır (hareket ile ilgili yanılsama). Yakınmanın özellikleri belirlenmelidir (akut bir atak, tekrarlayan ataklardan biri, kronik bir baş dönmesi ya da dengesizlik). Ortaya çıkış şekli ve hareketle ilişkisi de önemlidir. Kendiliğinden ortaya çıkan baş dönmesi nedenleri vestibüler nörinit, multipl skleroz, Meniere, pozisyonel baş dönmesi nedenleri ise benign paroksimal pozisyonel vertigo (BPPV) ve posterior fossa tümörleridir.
Vertigo nedenleri; a) periferik vestibüler (labirentle ilgili) hastalıklar, b) multipl skleroz tümörler, enfarktüslerin ya da abselerin neden olduğu merkezi vestibüler hastalıklar ve c) vestibüler sistemi etkileyen ilaçlar, anemi, hipoglisemi, hipotansiyon viral enfeksiyonlar, sifilis ve kolesteatomlu destrük-tif orta kulak hastalıklarının yol açtığı labirent duvarının erozyona uğraması şeklinde de sınıflanabilir. Periferik vestibüler hastalıkların en sık görülenleri Meniere hastalığı ve BPPV, ani vestibüler yetersizlik, vasküler bozukluklar gibi endolenfatik hidropsun öteki tipleridir. Vertigo vakalarının yaklaşık %75’i bu nedenlere bağlıdır.
Hasta, sistemik (AKŞ, nabız, kardiyak ve servikal arterlerin oskültasyonu), KBB (işitme, nistagmus, Hallpike-Dix manevrası ve fistül testi) ve nörolojik (serebellar bulgular) açıdan incelenmelidir. Laboratuvar incelemeleri ise tam kan sayımı, sedimentasyon, FTA-ABS, RF, ANA gibi hematolojik araştırmaların yanında, odiometri, elektronistag-mografi (ENG), beyin sapı uyarılmış yanıt odiometrisi (BERA), platform postürografi, BT taramaları, arka fossa açısından MR, is-kemik durumlarda da EKG, EKO ya da an-jiyografiyi kapsamalıdır.
Otitis media, benign paroksismal pozisyonel vertigo ve migren çocuklarda vertigo-nun en sık karşılaşılan nedenleri olduğundan, çocuklardaki vertigonun değerlendirilmesi erişkinlerdekinden farklı bir yaklaşım gerektirir. Elektroensefalografi çocuklarda nöbetlerin dışlanmasında önemlidir.
Nedeni ne olursa olsun, şiddetli baş dönmesi nöbetlerinde yatak istirahati gereklidir. Nedene yönelik tedavinin yanında sempto-matik tedaviye de başlanmalıdır. İleri araştırmalara ve tedaviye gerek olmadığına karar verilmişse, bu ileri derecede rahatsız edici belirtinin ciddi bir hastalığa bağlı olmadığı anlatılarak hasta rahatlatılmalıdır. Belirtiler, proklorperazin, sinnarazin, beta-histin, difenhidramin ve başka antihistaminikler gibi sedatiflerle hafîfletilebildiği gibi, diazepamdan da yararlanılabilir. Akut baş dönmesi yakınmasında mümkün olan en kısa sürede semptomatik tedavi kesilmeli ve vestibüler egzersizlere başlanmalıdır. Vestibüler sistem komissüral yollar aracılığıyla birkaç gün içinde kendisini toparlamakta ancak vestibüler baskılama sağlayan semptomatik tedavi bunu yavaşlatabilmektedir. En sık rastlanılan vertigo nedeni olan be-nign paroksismal pozisyonel vertigo (BPPV) genellikle bir yöne doğru yapılan baş hareketleri sırasında örneğin yatakta dönerken ya da yukarı bakarken ortaya çıkar. Nöbetler genellikle birkaç saniye sürer ve birkaç hafta içinde kaybolur. Tedavisinde Epley manevrası yararlıdır.
İşitme kaybı ve kulak çınlamasının eşlik ettiği, genellikle rotatuar olan, şiddetli paroksismal vertigo nöbetleriyle tanımlanan Meniere hastalığında, iç kulaktaki endolenf kontrolü bozulmuştur. Endolenf hastalıklarında vasküler nedenler olduğunu gösteren bazı kanıtlar vardır. Bu yüzden vazodilata-tör ilaçlar yararlı olabilir. Peptik ülser gibi kontrendikasyonlar yoksa, 3×8 mg betahis-tin hidroklorür verilebilir. Yüzde kızarıklığa yol açacak dozda nikotinik asid de kullanılabilir. Meniere hastalığında elektrolit dengesizliğinin de rol oynadığını gösteren bazı veriler vardır. Bu verilere dayanarak tuzsuz diyetle birlikte furosemid ya da hidrokloro-tiyazid gibi bir diüretiğin verilmesi yararlı olabilir. Hasta rahatlamıyorsa ya da tıbbi tedavi yeterli olmuyorsa, ameliyata başvurulur. Endolenfatik kese dekompresyonu ve vestibüler nörektomi gibi konservatif ameliyatlar ve labirentektomi ya da membranöz labirentin bütünüyle tahrip edildiği girişimler uygulanabilir.
Kolesteatomun yaptığı orta kulak erozyonundan kuşkulanıldığında orta kulağın cerrahi eksplorasyonu yapılmalıdır. Travma sonucu labirent membranı yırtılmasından kuşkulanılıyorsa, olası perilenf fistülünün kapatılması için orta kulak cerrahi olarak açılıp incelenmelidir.