Koruyucu Sistemler, Bağışıklık Sistemi Nedir
Vücut sürekli bakterilerin ve bunların zararlı salgılarının etkisi altında kalır. Genellikle bunlar ağızdan, solunum yollarından kalın bağırsaktan ve idrar yollarından gelir. Kimi zaman gözden de girebilir. Derinin normal olarak koruyucu özelliği nedeni ile bakterilerin deriden girebilmeleri zordur. Ancak derideki çatlak ve yaralar da bakterilerin girmesine neden olabilir. Bu bakterilerin büyük çoğunluğu hastalık yapabilecek yeterlik ve nitelikte olmasına rağmen vücudumuzdaki bazı koruyucu mekanizmalar bunların hastalık yapmalarını önler.
Akyuvar denilen hücrelerimiz vücudumuzun adeta gezici koruma ekiplerini meydana getirirler. Bunlar değişik isimler alırlar. Granülosit, monosit ve lenfositlerin bir kısmı kemik iliğinde yapılırken bir kısım lenfositlerle plazma hücreleri akkan dokusunda yapılırlar. Gereğinde vücutta gerekli oldukları yere kanla taşınırlar. 6 farklı akkan hücresine ekolarak bir de kemik iliğinde bulunan ve büyük çekirdeği nedeni ile megakaryosit adını alan akkan hücreleri vardır. Megakaryositlerin parçalan trombosit adıyla kanda bulunur ve bunlar pıhtılaşma olayında görev alırlar. Yetişkinin kanında mm3’te 7000 civarında akkan hücresi bulunur. Bunlardan % 62.0’si polimorfonüklear lökosit, % 2.3’ü polimorfonüklear eozinofil, % 0.4’ü polimorfo nüklear bazofıl % 5.3’ü bazofil ve % 30.0’u ise lenfosittir. Polimorfonüklear sözü çekirdeklerinin çok şekilli olmasını anlatabilmek için kullanılan bir terimdir.
Akkan hücrelerinin gelişimi ve çoğalabilmeleri için gerekli temel maddeler vücudun diğer hücrelerininkinden farklı değildir. B grubu vitaminlerden folik asit eksikliği de alyuvarlar gibi akyuvarların haraplanmasına sebep olan, bunların yapımını ve olgunlaşmasını engelleyen bir olaydır.
Akyuvarlar damar duvarından geçebilirler, amipsi hareketle yer değiştirebilirler, bazı kimyasal faktörlerin etkisi ile hareketlenirler, yabana cisimleri fagosite edebilme özelliğine sahiptirler. İçlerindeki yabana maddeleri özel bazı enzimlerle sindirerek ortadan kaldırırlar.
Akyuvarların yanısıra hareketsiz ve retiküloendotelyal sistem hücreleri dediğimiz hücrelerde dokularda, kan ve akkan damarlarının iç zarlarında yer almışlardır. Bunlar da büyük oranda koruyucu hizmetler sunarlar. Bunlar arasında doku makrofajlarını ve hareketsiz lenfositleri sayabiliriz.