Artık aşık olmak istemiyor, aşık olma fikrinden bile korkuyor musunuz? Dikkatli olun, siz de bir filofobik olabilirsiniz.
Önce sevdiğiniz tarafından terk edildiniz. Sonra, zorlukla tamir ettiğiniz kalbiniz yeni bir aşka yelken açtı. Ama bu sefer sevginiz karşılık bulamadı. Kalbiniz kırık, tekrar aynı durumla karşılaşacağınız korkusu, telaşı ve çaresizliği içindesiniz. İçinizdeki sese kulak verdiğinizde, artık hayatınızda aşka yer açmayacağınızı, aşık olma fikrinden bile korktuğunuzu fark ettiniz. Belki kısa süreli, fazla duygusallık barındırmayan ilişkilerle sürdüreceksiniz bundan böyle hayatınızı. Bir dakika, yoksa siz bir filofobik misiniz?
“O da ne?” demeyin. Filofobi, yüzlerce fobiden biri… “Aşık olmaktan korkma” anlamına geliyor.
Geçmiş deneyimlerin etkisi
Bir nesneye ya da duruma karşı duyulan yoğun korku demek olan fobi, iki şekilde gerçekleşir: Bazen korkunun gerçek bir nedeni olur, ama fobi sahibi kişi onu olduğundan daha büyük görür. Bazen de gerçekte tehlike yaratmayacak bir şeye karşı korku gelişir.
Filofobikler, karşılarına sevme ihtimali olan biri çıktığında, onun kendilerine zarar vereceği, kalplerini kıracağı konusunda önyargılıdırlar ve büyük korkuya kapılırlar. Bunda geçmiş deneyimlerin etkisi vardır. Tıpkı bir insanın elini ateşe uzattığında elinin yandığını görünce bir daha elini ateşe uzatmaması gibi…
Filofobikler, gerçekte korkularının aşırı ya da anlamsız olduğunu bilirler, ancak bunu engelleyemeyerek, korkularının önüne geçemezler. Birini sevme ihtimalleri olduğunu anladıklarında, çok yoğun bir korku, çaresizlik hissi, huzursuzluk, telaş gibi fobi belirtileriyle mücadele etmek zorunda kalırlar. Çareyi fobi yaratan durumun dışına çıkmakta, yani kendilerini aşktan uzak tutmakta bulurlar.
Etraftan gelen sorgulayıcı ya da telkin edici yaklaşımlar, aşık olmaktan korkanlara yardımcı olmak yerine kaygılarını daha da artırabilir. İşte bu noktada filofobikler, zamanla korku yaratan aşık olmaktan kaçmaya ve hayatlarını bu yönde şekillendirmeye yönelirler.
Aşkla yüzleşme
Aşkı ve sevgiyi hayatının temeline oturtan kişiler için bundan mahrum olunan bir hayat ne kadar tatsız olur, düşünsenize… Ancak, bir filofobiğe göre bu kaçış hali, sakin ve kaygılardan uzak yaşamanın biricik yoludur.
Hayatın genelini etkileyen bir fobi olan aşık olma korkusu, psikoterapi ile tedavi edilebiliyor. Korku nesnesi, kişinin kendi duygusu olduğu için, tedavide kişi “imajinasyon” denilen, “hayal etme” egzersizleriyle aşık olmaya maruz bırakılıyor.
Bu sayede kademeli olarak bu korkuyla yüzleşmesi sağlanıyor. Zira yüzleşme, fobi tedavilerinin temelini oluşturuyor. Yüzleşmenin ardından, kişinin aşkla ilgili edindiği olumsuz düşüncelerinin yerine olumlu düşünce kalıpları yerleştiriliyor. Tedavide ayrıca kişinin tekrarlamakta olduğu ilişki kalıpları araştırılıyor ve ilişki biçimleri düzenleniyor.
Aşktan ve aşık olmaktan korkmadan, aşkı dolu dolu yaşamak için atılması gereken en önemli adım geçmişte yaşanan tecrübeleri bir yana bırakıp, istediğimiz aşkın bize geleceğine inanmaktan geçiyor.
Elif Şafak’ın son romanı Aşk’ı okumak da aşkın hallerini, aşkı yaşama şeklimizi değerlendirmek açısından ilginç olabilir…