Son yıllarda görülme sıklığı giderek artan hastalıklardan biri astım. Özellikle gelişmiş toplumlarda artış daha hızlı seyrediyor. Astım hastalarının sayısında gözlenen artışın nedenlerine ilişkin ortaya atılan hipotezlerin başında, sosyo ekonomik durum değişikliği ve çevre kirliliği geliyor.
İyi haber, çocukluk çağı astımlarının yaklaşık yüzde 80’i erişkin çağa gelindiğinde kendiliğinden ortadan kayboluyor!
Akciğere havayı taşıyan, hava yollarının mikrobik olmayan müzmin iltihaplanması” olarak tanımlanan astım, toplumda hiç de azımsanmayacak oranda görülüyor. Türkiye`deki çocuk astımlı sayısı 1.5 milyonu, yetişkin astımlı sayısı ise 6 milyonu buluyor. Astımın en sık görülen belirtileri, öksürük, hırıltılı solunum, nefes darlığı ve göğüste sıkışma hissidir. Bu belirtiler başka hastalıklarda da görülebileceği için yakınmalardaki belirli özellikler önem taşıyor.
Astımda yakınmalar tekrarlayıcı ve nöbetler halinde oluyor. Gece ortaya çıkması veya artış göstermesi sık rastlanan bir bulgu. Hafif yakınmaların kendiliğinden gerileyebilmesi mümkün olmakla birlikte alerjenler, ilaçlar, soğuk hava, tahriş edici ağır kokular, enfeksiyonlar bu yakınmaların tekrar ortaya çıkmasına neden oluyor.
Astımın oluşum mekanizmasında birçok faktör rol oynuyor.
En önemli nedenlerinden biri de genetik yatkınlık. Ailede astım, alerji veya solunum yolu ile ilgili bir problem varsa ortaya çıkma ihtimali yükseliyor. Ancak sadece genetik yatkınlık, astımın ortaya çıkmasına yetmiyor. Hava kirliliği, iklim ve hava değişikliği, sigara içimi, beslenme alışkanlığı, gıdaların içindeki koruyucu maddeler gibi birçok çevresel etken hastalığın ortaya çıkışı ve ağırlığı üzerinde rol oynuyor.
Kaynak: Hastane.com.tr