Antisepsi Nedir, Antisepsi Asepsi
Antisepsi, vücut yüzeyindeki canlı mikroorganizma sayısının, antimikrobiyal aktiviteye sahip olan bir kimyasal madde (antiseptik) kullanılarak indirgenmesidir. Amerika Birleşik Devletleri’nde ve ülkemizde antisepsi ve antiseptik terimleri kullanılmasına karşın, Avrupa ülkelerinin çoğunda bunların yerine dezenfeksiyon ve dezenfektan terimleri kullanılmakta, örneğin; deri antisepsisi, deri dezenfeksiyonu olarak ifade edilmektedir.
Asepsi ve antisepsi, 1880’li yıllarda Lister’in uygulamalarından ve daha sonraları cerrahi yara infeksiyonlarına hasta ve/veya cerrahın derisinde bulunan mikroorganizmaların neden olduğunun gösterilmesinden sonra kabul edilmiş kavramlardır. İnfeksiyon, cerrahide başarıyı azaltan bir faktör olduğu ve sadece antibiyotik kullanımı ile kontrol altına alınamayacağı için, cerrahide asepsi ve antisepsi büyük önem taşır. Ayrıca sağlık kuruluşlarında el yıkama ve el antisepsisinin tüm çalışanlarca ve kurallı bir biçimde uygulanması ile, olası hastane infeksiyonlarının yarı yarıya azaltılabileceği belirlenmiştir. Bu örnek de antisepsinin öneminin bir göstergesidir.
İnsan derisi ve mukoza dokusu üzerinde, sağlıklı iken bireye zarar vermeyen bir mikroorganizma topluluğu (normal flora mikroorganizmaları) bulunur. Bu mikroorganizmalar dokulardan kolayca uzaklaştırılamadığından, kalıcı (resident) deri florası adını alır. Kalıcı deri florası, deri üzerinde çoğalma yeteneğindedir. Bireyden bireye değişmekle birlikte, bu florada çoğunlukla Micrococcus, Staphylococcus, Streptococcus, Corynebacterhtm cinsinden bakteriler yer alır. Çevreden, hastane ortamından veya diğer insanlardan bulaşma sonucu deriye yerleşen mikroorganizmalar ise, geçici (transient) deri florasını oluşturur. Geçici florada yer alan mikroorganizmalar arasında Staphylococcus aureus, Pseudomonas aeruginosa, Escherichia coli, Kkbsiella pneumoniae, Serratia marcescens ve diğer gram negatif çomaklar ile rotaviruslar sayılabilir.
S.aureus bazen deride kolonize olarak kalıcı floraya dahil olabilir. Normalde geçici flora mikroorganizmaları deride çoğalamaz ve yıkama, antisepsi ile kolayca uzaklaştırılabilir. Hastane personelinin gecici el florasında yer alan patojen ve/veya fırsatçı patojenlerin sıklığı % 68 iken, bu oran diğer insanlarda % 6 kadardır.
Deri bir travma sonucu veya cerrahi yolla açıldığında, flora mikroorganizmaları dokuları mfekte edebilir. Aynı zamanda yaraya temas eden cerrah ve diğer sağlık personelinin el derisinden de bulaşma olabilir. Ayrıca, özellikle yoğun bakım ve transplantasyon üniteleri gibi bağışıklık direnci ileri derecede zayıflamış hastaların bulunduğu birimlerde, sağlık personelinin geçici veya bazen kalıcı el derisi florasından bulaşma sonucu hastane infeksiyonları gelişebilir. Derinin steril edilmesi olası değildir. Bu tür bulaşmaların önlenmesi için, derideki mikroorganizma sayısının olabildiğince azaltılması gerekir. Derideki mikroorganizmalar yıkama ile fiziksel olarak uzaklaştırılır ya da antiseptikler ile kimyasal yoldan inaktive edilir.
El Yıkama ve El Antisepsisi
Avrupa ülkelerinde el yıkama ve el antisepsisine ilişkin üç ayrı form kabul görmüştür. Bunlara aşağıda değinilmiştir.
Sosyal el yıkama: Burada hedef, yüzeysel deri döküntüleri, ter ve derinin yağlı sekresyonlarının su ve bir deterjanın (örneğin sabun) etkisi ile ortadan kaldırılmasıdır. Bu suretle, geçici deri florasında yer alan mikroorganizmaların da önemli bir kısmı giderilmiş olur. Bu yolla Gram negatif çomak şeklindeki bakterilerin, stafilokoklardan daha kolay uzaklaştırıldığı belirlenmiştir. Sabun ve su ile yıkamadan sonra geçici florada yer alan kontaminan mikroorganizmaların sadece % 1 kadarı ellerde kalır. Ancak el yıkama konusunda hastane personelinin dikkati azdır, el yıkama kalitesi genellikle yetersizdir ve bu işlemin standardize edilmesi çok güçtür. Örneğin, çoğunlukla parmak uçları, avuç içi ve baş parmaklar yeterince yıkanmamakta ve yıkama süresi gerektiğinden daha kısa olmaktadır. Bu nedenlerle, bazı yazarlar el yıkamadan sonra, ellere % 60-70 alkol içeren bir preparat uygulamanın, etkili bir yöntem olduğunu öne sürmüşlerdir. Nitekim sağlık kuruluşlarındaki sosyal el yıkama için; İngiltere, Belçika ve Hollanda’da sadece sabun ve su kullanımı yeterli görülürken, Avusturya ve Almanya’da yıkamadan sonra, eller bir alkol çözeltisi ile veya alkol içeren bir antiseptik ile muamele edilmektedir.
Genellikle hastanelerdeki sosyal el yıkamada sıvı sabun kullanımı önerilir. Çünkü daha ekonomiktir ve tüketim miktarı çok daha kesin olarak hesaplanır. Kalıp sabunlar ise daima ıslaktır, sık sık bir su birikintisi içinde kalır, kalıcı ve geçici deri florası mikroorganizmaları ile kontamine olma riski yüksektir. Sıvı sabun kullanılırken de, sabunun kontamine olmamasına dikkat edilir. Bu amaçla, bir sıvı sabun kabı henüz boşalmadan üzerine yeni sabun eklenmemeli ve boşalmış kutular doldurulmadan önce iyice yıkanmalıdır.
El yıkama konusunda, deneyimli sağlık personeli model oluşturma yönünden çok önemli rol oynar. Yıkama sıklığı ve kalitesi; personelin motivasyonu, herkes tarafından kabul edilebilir bir preparatın sağlanması, lavabo adedi, kurulama olanakları gibi faktörler ile yakından ilgilidir.
Sosyal el yıkama yöntemi: Uygun bir sabun kullanılarak köpürtülür. Elin tüm yüzeyleri; özellikle parmak araları ve uçları, baş parmak, avuçlar ovuşturularak 10-15 sn yıkanır. Akan su altında 10-15 sn durulanır ve kurulanır. El kurulamada kağıt havlu önerilir. Kumaş havlular tekrar tekrar kullanılmamalıdır. Kumaş havlu kullanmak zorunluluğu varsa, küçük boyutlarda hazırlanmalı ve bir kez kullanılıp, kirli torbasına atılmalıdır.
Prensip olarak her hasta ile temastan sonra el yıkama önerilmekte ise de, bu pratik olmayan bir öneridir. Ayrıca çok sık el yıkama deriye zarar verebilir ve bazı mikroorganizmaların (örneğin S.au-reus) deride kolonizasyonuna neden olabilir.
Yüksek derecede kontamine materyal ile çalışılıyorken, örneğin; infekte yaraların pansumanı esnasında, idrar torbalarının boşaltılmasında, HIV veya HBV ile infekte hasta kanları ile çalışıyorken, dışkı ile kirlenmiş ortamların temizlenmesinde eldiven giyilmelidir. Eldiven giyilmeden önce ve çıkarıldıktan hemen sonra eller yıkanmalıdır.
Hijyenik el antisepsisi: Bu yöntem ile, el derisindeki geçici flora mikroorganizmaları giderilmekte, kalıcı flora mikroorganizmalarının da sayısı azaltılmaktadır. Yoğun bakım ünitelerinde çalışan veya aseptik işlemleri uygulayanların ya da infeksiyon salgınları sırasında tüm sağlık personelinin hijyenik el antisepsisi uygulaması gereklidir. Hijyenik el antisepsisi, bir antiseptik sabun veya deterjan ile ya da alkollü bir preparat ile uygulanabilir.
Antiseptik ile hijyenik el antisepsisi: Islatılmış ellere 3-5 mi antiseptik alınır. eller yıkanır, durulanır ve kurutulur. Bu amaçla % 4 klorheksidin veya % 7.5 providon-iyot içeren antiseptikler önerilir. Klorheksidin ile 10 kez el yıkamadan sonra, antiseptiğin kalıcı etkisi ortaya çıkmaktadır. Sonuç olarak klorheksidinin tekrar tekrar kullanımından sonra, yıkama esnasında geçici deri florasmdaki patojenlerin giderilmesinin yanında, sonradan eli kontamine eden diğer patojenler de inaktive olur. Bu tür “kalıcı antiseptik aktivitesi” bağışıklığı baskılanmış hastalara bakım veren bölümlerde hastane infeksiyonlarının önlenmesi konusunda büyük avantaj sağlar.
Alkoller ile hijyenik el antisepsisi: Ellere 3-5 mi alkollü preparat dökülür. ovuşturularak elin tüm yüzeyi ıslatılır ve işlem eller kuruyuncaya kadar sürdürülür. Bu amaçla % 60-70 izopropil alkol veya etil alkol kullanılabilir. Özellikle % 60 izopropil alkolün diğer antiseptiklerden daha fazla antimikrobiyal aktiviteye sahip olduğu belirlenmiştir. El derisinin kuruyup çatlamasını önlemek için, alkol çözeltilerine % 1 oranında gliserin ilave edilmelidir.
Bu tür el antisepsisi özellikle lavabo sayısı yetersiz olan hastane bölümlerinde ve sık sık su kesintisi yaşanan sağlık kuruluşlarında önerilir. Ancak, alkol temizleyici bir madde olmadığından, ellerde görünür kirlilik varsa önce sabun ve su ile yıkamak, sonra alkol uygulamak gerekir.
Cerrahi el antisepsisi: Cerrahların el ve ön kol derisinin operasyon öncesinde antiseptik ile muamele edilmesi, bir infeksiyon kontrol yöntemi olarak kabul edilmiştir. Operasyon ekibi tarafından kullanılan lastik eldivenlerden % 25 kadarının, operasyon bitiminde delindiği belirlenmiştir. Bu olguya, uzun süren operasyonlarda daha sık rastlanmaktadır. Gerek eldivenlerdeki deliklerden ve gerekse ameliyat önlüğünün kollarından operasyon yerine bakteriler bulaşarak post-operatif infeksiyonları başlatabilir. Bu nedenle, cerrahi el antisepsisinde geçici floranın yanında, kalıcı flora mikroorganizmaları da hedeflenir. Çünkü cerrah elinin birkaç saat için mikroorganizmasız olarak kalması büyük önem taşır. Bu amaçla kısa süren antimikrobiyal etki yerine en az 2-3 saat devam eden aktivite, yani kalıcı aktivite sağlanmalıdır.
Antiseptik sabun ve deterjanlarla cerrahi el antisepsisi: Islatılmış ellere 3-5 ml klorheksidin veya povidon-iyot alınır. Ek olarak antiseptik ön kola da ovuşturularak uygulanır. Bir dakikalık uygulamadan sonra durulanır. Aynı işlem tekrarlanır ve bu kez iki dakika sürdürülür.
Tırnak fırçalarının sık ve sert bir şekilde kullanılması deriye zarar verebilir. Bunun sonucunda mikroorganizmalar deride çoğalır ve inatçı bir biçimde kalır. Bu nedenle, tırnak fırçaları sadece günün ilk operasyonundan önce ve tırnakların temizlenebileceği başka bir olanak yok ise kullanılır. Tırnak fırçaları steril veya ısı ile dezenfekte edilir. En ideal yöntem, disposable tırnak fırçalarının kullanımıdır. Tırnaklar kısa kesilir ve tercihen yüzükler çıkarılır.
Alkollü preparatlarla cerrahi el antisepsisi: Bu yöntemde % 60-70 izopropil veya etil alkol kullanılır. Antiseptik (klorheksidin, providon-iyod gibi) ilaveli alkollü preparatlar da vardır. Bunlar daha önce tarif edildiği gibi, el ve ön kolun yüzeylerine uygulanır ve ovuşturma işlemine antiseptik kuruyun-caya kadar devam edilir. Sonra aynı işlem bir kez daha tekrarlanır. Bazı hastanelerde ilk operasyondan önce bir antiseptik deterjan ile el antisepsisi uygulanmakta, sonraki operasyonlardan önce ise bir kez alkollü preparat ile cerrahi el antisepsisi sağlanmaktadır.