Anne sütü, çocuğun ihtiyacına göre ayarlanmıştır. Bileşimi de, yine çocuğa uygun değişmeler gösterir; şöyle ki emzirmenin başlangıcında, anne sütü laktoz ve su bakımından zengin, yağ bakımından ise, nisbeten fakirdir. Emzirme süresinin sonuna doğru ise bu oranlar yağ lehine değişir. Bu değişiklik, çocukta doyma hissini kolaylaştırır.
Bu sebeple, her süt verişte anne bir göğsünü sonuna kadar boşaltmalıdır. Bu işlem aynı zamanda süt salgısının devamını sağlar.
Emzirme Annenin Vücudunu Bozar mı?
Emziren kadınlar, aksine emzirmeyenlere oranla gebelik önceki kilolarına daha çabuk kavuşurlar. Çünkü emziren kadının rahmi ve karnındaki yağ dokusu kısa zamanda eski şeklini alır. Memelerin sarkması ise, emzirmekten değil, bebeği erkenden memeden kesmekten kaynaklanır. Çünkü gebelik döneminde memeleri emzirme görevine hazırlanır. Kadın, ne kadar uzun süre bebeğini emzirirse, memeler o kadar rahat ve çabuk eski haline kavuşur. Anne Sütü Bebekleri Doyurur
Anne sütü, bebek mamalarından daha çabuk sindirildiği için, meme emen bebekler mamayla beslenenlere oranla daha çabuk acıkırlar. Ama bu hiçbir vakit onların doymadığı anlamına gelmez. En az altı ay, bebeklerin anne sütüne ve içindeki vitamini ere, minerallere ihtiyaçları vardır.
Anne Sütü ve Çocuğun Ruhi Gelişimi
Çocuk ilk yaş sonuna kadar dış dünya ile ilişkisini (uyarılar almak cevap vermek) bütün beden yüzeyi ve odaklaşmış olarak da ağız ile sürdürür. Ağız yolu ile açlığını giderdiği gibi, annenin duygu ve düşüncelerini de alır. Psikologlara göre ilk yıl esnasında anne ile çocuk arasındaki mevcut hissi ilişkiler, gelişmenin esasını teşkil eder. Annenin çocuğunu kendi sütü ile beslemesi, bu gelişmeyi etkileyen faktörlerden biridir.
ABD’nin önceki yıllarda Japonlar’a iade ettiği Okinova adasında, ruh hastalıklarının son derece az görülmesi ‘kadınlara belirli bir süre içinde çocuklarına düzenli bir şekilde süt vermeleri ve onları tam bir anne şefkatiyle sevmeleri”ne bağlanmıştır.
Anne Sütünün Önemi Artıyor
BM çocuklara Yardım Fonu, yani UNICEF, bu konu üzerinde ısrarla duruyor. Bu teşkilatın 2000 yıllık hedefinde başarıyla emzirebilmeleri için bilgilendirilmesi ve kendilerine bu mevzuda yardımcı olunması yer alıyor.
Gelişmekte olan ülkelerde gitgide azalan, bebekleri anne sütüyle besleme alışkanlığı yeniden kazanılırsa, her yıl yaklaşık 1.5 milyon bebeğin hayatının kurtulabileceğ hesaplanıyor. Steril olmayan biberonlardan, aşırı ölçüde sulandırılmış süt tozuyla beslenen bebeklerin ölme ihtimalleri, diğerlerinden daha yüksektir. Anne sütü ise, tam bir besleyicidir, güvenilir, temiz ve masrafsızdır. Ayrıca yaygın enfeksiyonlara karşı mücadelesinde bebeğe yardımcı olur.
Ne var ki, aileler şehirlere yerleştikçe, kadınlar giderek çalışma hayatına atıldıkça ve nihayet daha çok kadın bebek maması reklamlarının tesirinde kaldıkça, biberonla besleme annelerce modern bir metod sanılmakta; buna karşılık emzirme eski, modası geçmiş ve zahmetli bir iş olarak görülmektedir. Geçmişte sanayileşmiş ülkelerde bebeklerin beslenmesinde anne sütü aleyhinde bir gelişme görülmüşken, bugün bu durum değişmekte, anneler ebeklerini emzirmeyi tercih etmektedirler. Eğer geçmişte bu ülkelerde görülen temayül, bugün gelişmekte olan ülkelerde de ortaya çıkar ve anneler bebeklerini biberonla beslemeyi tercih ederlerse daha çok risk taşıyan bu durum, milyonlarca bebeğin ölümüne yol açacaktır.
Bu yüzden bütün anneler aşağıdaki beş temel gerçeği bilmeli, ayrıca bunların uygulanmasında annelere yardımcı olunmalıdır:
1- Yalnız ve tek başına anne sütü: İlk dört ile altı ayda bebeğe verilebilecek en iyi yiyecek ve içecektir.
2- Hemen hemen her anne bebeğini emzirebilir. Bebekler, doğumdan sonra mümkün olan en kısa sürede anne sütü almalıdırlar.
3- Sık emzirme, bebeğin ihtiyacı olan sütün gelmesi için gereklidir.
4- Biberonla besleme, hastalıklara ve ölümlere yol açabilir.
5- çocuğa anne sütü vermeye, bebek bir yaşını doldurduktan sonra da devam edilmelidir