Anksiyete Nedir, Anksiyete Bozukluğu
Anksiyete bozukluğu olan hastalar kendilerini sürekli olarak endişeli, gergin, sinirli, tükenmiş veya telâşlı hissetmekten yakınırlar. Sıklıkla bunaltı, endişe ve gerginliklerini kontrol altına almakta zorlandıklarından yakınırlar. Genellikle kolay yorulurlar ve uyku sorunları vardır. Titreme, seğirme, ağız kuruluğu, terleme, bulantı, diyare veya boğazda düğümlenme gibi bazı fiziksel belirtilerden söz edebilirler. Anksiyete sorunlan nedeniyle yardım arayan hastalarda hemen her zaman duygudurum bozukluklarının bir türü bulunur. Bir hastada uzun süredir devam eden bir anksiyete bozukluğu olması ve buna depresyon ya da başka bir duygudurum bozukluğunun eşlik etmemesi nadirdir. Bazı klinisyenler bunun anksiyetenin depresyona ait erken bir belirti olmasına bağlı olabileceğini ileri sürmüşlerdir. Hasta antidepresanlarla tedavi edildiğinde anksiyete de azalır. Depresyonlu hastaların kabaca % 60’ında anksiyete belirtileri vardır.
Panik Bozukluğu
Panik bozukluğunda, hasta yineleyici olarak, çoğunlukla herhangi bir nedene bağlı olmadan, korkuya ait ani fiziksel duyumlar ve duygusal belirtiler yaşar: Çarpıntı, kalp atım hızında artış, titreme, avuç içinde terleme, göğüste bir hafiflik hissi ya da ağrı, kafada sersemlik, uyuşma veya karıncalanma ya da nefesin yetmemesi. Hastayı çok yoğun bir korku veya kötü bir şey olacak duygusu kaplar. Hasta sıklıkla öldüğünü, kalp krizi geçirdiğini veya çıldırdığını ya da kontrolünü kaybettiğini zanneder. Panik atağı hastalan geçirdikleri şeyin kalp krizi olduğunu düşünerek sık sık acil servislere başvurur. Panik atağı hastalan bazen tanımlamakta zorluk çektikleri hiçbir şeyin gerçek olmadığı (derealizasyon) veya bir şekilde kendilerinden koptuğu (depersonalizasyon) duygusunu yaşarlar. Bu duyguların tümü birden ortaya çıkar ve hızlı bir şekilde kaybolur. Ancak kişi, akut belirtiler kaybolduktan sonra da birkaç saat bunların etkisinde kalabilir.
Bazı hastalarda tek başına, herhangi başka bir tanı olmadan, panik bozukluğu olabilir ancak bu hastalar azınlıktadır. Sıklıkla panik bozukluğu hastalarında duygudurum bozukluklarının bir çeşidi de bulunur. Olguların yaklaşık üçte birinde depresyon panik bozukluğundan önce başlar. Geri kalanında depresyon panik bozukluğuyla eşzamanlı olarak ya da ondan sonra ortaya çıkar. Depresyon hastalarının % 15-30’unda panik bozukluğu bulunmaktadır.
Bir kaç panik atağından sonra, atakların ortaya çıktığı yerlerden uzak durmaya çalışmak kişi için olağandır: Örneğin dükkânlar, köprüler, tüneller, metrolar, asansörler ve yoğun trafik. Hastalar panik atağı ortaya çıktığında bu tür yerlerden çıkamayacakları ya da uzaklaşamayacakları korkusunu yaşarlar. Evden dışarıda bulundukları sırada panik atağı ortaya çıkabileceği düşüncesi anksiyeteyi ortaya çıkarır. Buna beklenti anksiyetesi adı verilir.
Bazı hastalar, panik atakları, beklenti anksiyetesi ve ataklarla ilişkili yerlerden uzak durma nedeniyle öylesine bir sınırlılık içine girerler ki evden nadiren çıkar hale gelirler. Bu, agorafobi olarak adlandırılır.
Olasılıkla panik bozukluğu hastalarının yarıya yakını, bunların da çoğunluğu kadındır, çocukken annelerinden aynlıp okula giderken de çok korku yaşamışlardır. Buna da ayrılma anksiyetesi adı verilir.
Anksiyete Tedavisi, Anksiyete Bozuklukları
Bu bozuklukla ilgili iyi haber ise, pek çok ilaca (bunların arasında trisiklikler [üzerinde en iyi çalışılmış olan imipiramindir, fluoksetin gibi daha yeni ilaçlarda vardır]) ve bazı özgül psikoterapi türlerine iyi yanıt vermesidir. Alprazolam ve klonozepam gibi hafif sakinleştiriciler de etkilidir. Ne yazık ki, pek çok panik bozukluğu hastası gerginlik ve uykusuzlukta etkili olan ancak panik bozukluğunda etkili olmayan diezepam ve klordiazepoksit gibi ilaçlar kullanarak vakit kaybeder.