Miyokard infarktüsü yani halk arasında bilinen adıyla kalp krizi, çeşitli sebeplerden dolayı kalpteki bir veya birkaç damarın çoğunlukla pıhtıyla tıkanması ya da bazı durumlarda çok ciddi olarak daralmasıyla ortaya çıkıyor.
Kalbi besleyen damarlar, kolesterol, diğer yağlar, kalsiyum ve kandaki bazı maddelerin birleşerek oluşturdukları plaklar yüzünden daralabiliyor ya da tıkanabiliyor. Oluşan tabakanın boyutu büyüdükçe kan akımı azalıyor ve kalp kasının çalışması için gerekli olan oksijen alınamıyor. Kişi bu durumda göğsünde, boynunda ve sırtında sıkışma veya nefes alamama hissi şeklinde tanımlanabilecek bir ağrı hissediyor.
Kalp krizi hakkındaki gerçekler maalesef oldukça olumsuz. Her yıl AB ülkelerinde 600 bin, Amerika`da ise 1.1 milyon kişi kalp krizi geçiriyor. Ülkemizde de her yıl on binlerce kişi kalp krizi şikâyetiyle hastanelerin acil servislerine başvuruyor. Kalp krizi, halen tüm dünyada ölüm nedenleri arasında ilk sıralarda yer almaya devam ediyor.
Anadolu Sağlık Merkezi Kardiyoloji Uzmanı Dr. Gürsel Ateş, acil servislere iki tür hastanın başvurduğunu belirtiyor. Bunlardan bir grup, daha önce başka bir hekime başvurmuş ve oradan tanı almış olan hastalar. Bu hastalar hastaneye gelmeden önce kardiyoloji uzmanıyla temasa geçiyor. Böylece hasta gelmeden, hastanın tanısını bilen uzman doktorlar gerekli hazırlıkları önceden yapabiliyor.
Bir diğer hasta grubu ise göğüs ağrısı şikâyetiyle doğrudan acil servise gelenler. Bu tür hastalar acil servisin kapısından girdikten sonra, durumlarıyla ilgili ilk değerlendirmeyi acil servis hekimleri yapıyor. Monitöre bağlanan hastanın nabzı, tansiyonu, şuuru kontrol ediliyor ve hikâyesi alınıyor. Hastanın ağrısı var mı, ne kadar süredir var, ağrı nasıl bir seyir izlemiş, ağrı halen devam ediyor mu gibi bilgilerin hepsi hasta ve hasta yakınlarından detaylıca alındıktan sonra
acil servis hekimi kardiyoloji uzmanını servise çağırıyor. Bu süreç içinde hastanın hayatta kalma şartları da oluşturuluyor.
Hastanın kalp atışları, nabzı, tansiyonu ya da şuurunda herhangi bir problem varsa, bu problemlere yönelik müdahaleye anında başlanıyor. Eğer bu problemlerin hiçbiri yoksa hastanın elektrokardiyografisi alınıyor. Acil servis doktorundan hastayla ilgili tüm bilgileri aldıktan sonra, hastanın elektrokardiyografilerini inceleyen kardiyoloji uzmanı acile başvuran hastanın kalp krizi mi yoksa kalp spazmı mı geçirdiği değerlendirmesini yapıyor. Eğer hastanın daha önceden Anadolu Sağlık Merkezi `nde çekilmiş kalp elektrokardiyografileri varsa, acil servisteki arşivden eski elektrokardiyografilere ulaşılarak karşılaştırmalı değerlendirme yapılabiliyor.
Acil servis kapısından miyokard infarktüs şüphesiyle giren bir hastaya yapılan müdahalede ilk adımın değerlendirme olduğunu belirten Dr. Ateş, her göğüs ağrısıyla gelen hastanın kalp krizi tanısı almadığını söylüyor.
Dr. Ateş şu bilgileri veriyor;
Değerlendirme çok önemli, çünkü göğüs ağrısıyla gelenlerin arasında kalp krizi tanısı alanların oranı yüzde 20`yi geçmiyor. Her göğüs ağrısıyla gelen acil vaka olmuyor. Bu bazen karıştırılabiliyor. Hastaların çoğunluğu daha önce böyle bir ağrıyla karşılaşmamış oldukları için tabii ki kendilerini riske atmayarak hemen bize başvuruyorlar. Ancak yanılma payı çok yüksek.
Kaynak: Hastane.com.tr