Alzheimer hastalığı, kronik demansın en sıkça (%60-80 oranında) rastlanan sebebidir. Bu hastalık ilerleyici bellek kaybı ve diğer algılama bozuklukları ile karakterize klinikopatolojik bir antitedir. Genellikle ileri yaşlarda görülen bir hastalık olmasına rağmen daha genç hastaları da etkileyen kalıtımsal bir tipi de bulunmaktadır. Toplumda görülme oranı 65 yaş altında %1’den azken 85 yaş ve üstünde bu oran %30-40 oranına çıkmaktadır.
Hastalığın Özellikleri
Alzheimer hastalığı görülen vakaların %2-5 oranında genetik geçişlidir. Bu hastalarda genellikle erken başlangıç görülür. Genellikle 60 yaşın altında hatta 30-40’lı yaşlarda görülebilmektedir. Bu miktarın dışında kalan vakalar daha önce genetik ilgisi olmayan ve tek olarak görülen tiptedir.
Genellikle hafızanın bozulmasıyla gizlice başlar. Yavaş ilerleyen ancak geri dönüşü olmayan Alzheimer hastalığı başlangıçta fazla belirti vermez. Hastalık ilerledikçe serebral fonksiyonun diğer bozuklukları ortaya çıkar. Uyanık bir hastada ileri bellek kaybı (amnezi) ve dezoryantasyon (yönelme bozukluğu), konuşma zorlukları (afazi), hesap yapmada hataların artması, dikkatsizlik, koordine hareketleri yapamama (apraksi), objeleri ve/veya kişileri tanıyamama (agnozi), tarihler unutma veya karıştırma, isteksizlik ve ilgisizlik, duygu ve davranışlarda değişiklikler gibi belirtilerle devam eder ve bu belirtiler giderek daha fazla dikkat çekici hale gelir. Hasta aynı soruları tekrar tekrar sorabilirken bazen de sorulan sorulara anlamsız cevaplar verebilir. Dışarıda, hatta evinin içinde bile yönünü kaybedebilir. Bu belirtiler hastanın kendisinde de sıkıntı yaratır ve hasta içine kapanık ve sinirli hale gelebilir; depresyona girebilir.
Daha da ileri dönemlerde yürüyememe ve idrarı tutamama gibi işlevsel bozukluklar görülebilir. Bunlara ek olarak hasta tamamen bakıma ihtiyaç duyan bir hale girebilir, yatağa bağımlı hale gelebilir.
Hastalığın ortalama seyri bulguların başlangıcından sonra 5 ile 10 yıl arasındadır.
Tedavi
Alzheimer hastalığı tedavisi hakkındaki bilgiler gün geçtikçe artmasına rağmen hastalık henüz tam olarak iyileştirilememektedir. Günümüze kadar geliştirilmiş ilaçlarla hastalığın belirtilerini kısmen de olsa gidermek ve hastalığın seyrini yavaşlatmak sağlanabilmektedir. Davranış bozuklukları ve halusinasyon da ilaçlar sayesinde büyük oranda kontrol altına alınabilmektedir.
Tedavi sürecinin etkili olabilmesi için erken teşhis konması ve mümkün olduğu kadar erken dönemde tedaviye başlanmış olması gerekir. Kesin tanı için bazı tetkikler gerekebilir. Böylece diğer demans tiplerinden ayırt edilmesi sağlanır. Tedaviye erken dönemde başlanması, hastalığın ilerleme hızını ve hasta yakınları üstündeki yükü azaltabilmenin yanında hastanın yaşam kalitesini artırmaya yardımcı olabilir.
Alzheimer hastalığı hem ilerleyici nitelikte olması hem de ileri yaşlarda ortaya çıkması sebepleriyle özenli ve devamlı bir bakım yapılmasını gerektirir. Bu durum hasta yakınlarına önemli bir sorumluluk yüklemektedir. Bakımı üstlenen kişilerin en önemli görevi hastayı sevgi ve ilgiden yoksun bırakmamaktır. Bu şekilde hastalıkla mücadele etmek ve Alzheimer hastasına yardımcı olmak mümkün olabilecektir.
KAYNAK : Prof.Dr. Safiye BİLGİN
http://www.safiyebilgin.com