Alopesi Areata
Alopesi areata, saçlı deride keskin sınırlı saç kaybına neden olan saç folliküllerin bir otoimmün hastalığıdır.
Klinik özellikler
Alopesi areata çok hızlı başlayarak, bir veya iki bölgede yuvarlak alanlar şeklinde saç dökülmesine neden olur Tutulan alanda saçlar tamamen dökülene kadar, saç kaybı birkaç gün veya hafta devam eder. Soliter alanlar 1-2 cm büyüklüğünde olabilir. Bazen tüm saçlı deri tutabilir (alopesi totalis). Çok nadir olarak, kaş ve kirpikler de dahil olmak üzere tüm vücudu etkileyebilir.
Etkilenen alanlar dışarıya doğru büyüme eğilimindedir. Hastalığın aktivitesi lezyon kenarlarındaki “ünlem işareti” benzeri saçların varlığıyla anlaşılır. Hastalık her yaş grubunda görülmesine rağmen, 15-30 yaş grubunda daha yaygındır.
Alopesi areata‘da tutulum alanlarının küçük ve sayıca az olmasına ek olarak, hasta 15 yaşından daha küçükse saçın tekrar büyüme ihtimali çok fazladır. Tekrar büyüyen saçlar ince ve pigmentsizdir. Alan büyüdükçe, hasta yaşı 30’un üstündeyse ve atopik dermatiti varsa saçın tekrar büyümesi zorlaşır.
Patoloji ve patogenez
Hastalık vitiligo ve tirotoksikoz gibi otoimmün hastalıklarla pozitif olarak ilişkilidir. Saç follikülü komponentlerine karşı bir immün atak geliştiği gösterilmiştir. Aktif bir alandan biyopsi alındığında folliküller etrafında yoğun “arı kovanı” benzeri lenfosit kümeleri görülür.
Ayrıcı Tanı
Saç çekilmesine bağlı (trikotillomania) olan kel alanların şekli düzensizdir. Ayrıca alopesi areatadaki kadar iyi sınırlı değildir ve kenarlarında “belirgin sınır” yoktur. Tinea kapitiste kırık saç, kafa derisinde kızarıklık ve pullanma vardır. Kafa derisinde yangı yapıp, saç folliküllerini yıkan hastalıklar genellikle oluşturdukları skar ile kolayca ayırt edilebilir.
Alopesi Areata Tedavisi
Bir ve az sayıda tutulum alanı olan hastalara genellikle tedavi gerekmez. Bu alanlar birleşip sorun oluşturduğunda veya alopesi totalis durumunda hastalar tedavi istemesine rağmen, genellikle hiçbir tedavi etkili değildir. Tedavide, güçlü topikal steroidler veya sistemik steroidler; uzun dalga ultraviyole ışınlarla fotokemoterapi, ditranol; difensipron ile allerjik duyarlı-laştırma ve topikal minoksidil ile kısmen başarı sağlanmıştır. Yukarıdaki tedavilerin tümü, istenmeyen bazı yan etkilere neden olabilir. Tedaviler verildikleri sürece etki gösterir.
Çok yaygın kullanılan %1 difensipron ile allerjik duyarlılaştırma sonucu egzematöz bir cevap oluşur ve hastaların yaklaşık yarısında kıl follikülleri tekrar gelişmeye başlar.
Birçok hasta, tedavinin yan etkilerini ve etkili olmamanın verdiği hayal kırıklığını yaşayarak tedaviden vazgeçerek peruk kullanmaya başlar. Bu üzücü durum için yapılacak en iyi yöntem, duyarlı olmak ve hastaya destek vermektir.