Özlü, toplumda yaklaşık her üç kişiden birinin alerjik bünyeye sahip olduğunu belirterek, ”Alerji en sık rastlanan ve en önemli hastalıklar arasındadır. Alerjik kişilerin önemli bir kısmında mevsimsel sorunlar yaşanmaktadır” dedi.
Belli mevsimlerde kişide alerjik yakınmaların başladığını ya da var olan şikayetlerin şiddetinin arttığına dikkati çeken Özlü, sorunların sıklıkla bahar ve güz aylarında ortaya çıktığını söyledi.
Mevsimsel alerjinin en sık rastlanan nedeninin polenler olduğunu dile getiren Özlü, ”Soluduğumuz havada bulunan çayır, ağaç ve otların çiçek tozları, hassas kişilerde sorunların asıl nedenidir. Ancak, iklim koşullarındaki değişime ikincil olarak havada bulunan ev tozu veya küf mantarı gibi diğer bir çok alerjen yükü de sorunlara neden olabilmektedir” dedi.
Alerjik nezleli kişilerde art arda hapşırma, devamı nezle hali, burun akıntısı ve burun tıkanıklığı gibi rahatsızlıkların görülebileceğini kaydeden Özlü, alerjik göz nezlesinde de benzer şikayetler olabileceğini, gözlerde sulanma, kızarıklık ve yanma, dayanılmaz kaşıntı yaşanabileceğini söyledi.
Alerjik sinüzitle ilişkili olarak baş ağrısı, yüzde, alın bölgesinde ağrı, geniz akıntısı, devamlı yutkunma ve boğaz temizleme ihtiyacı gibi sorunlar olabileceğini belirten Özlü, ”Astımlı hastalarda gece uykudan uyandıran nefes darlığı ve öksürük nöbetleri başlar, tıkanıklık ve nefes darlığı nedeniyle yol yürüme ve yokuş çıkma güçleşir. Alerjik rahatsızlıklar kişinin günlük işlerini aksatır, yaşam kalitesini düşürür, sosyal uyumu bozar, verimini azaltır. Hasta ruhsal olarak da bu durumdan etkilenebilir, depresyon gibi sorunlar yaşayabilir” diye konuştu.
”KIR, ÇAYIR VE ORMANDAN UZAK DURULMALI”
Bahar aylarında polenlere bağlı alerjik sorunları olanların kır, çayır ve orman gibi polen yükü fazla alanlardan uzak kalmaya özen göstermeleri gerektiğini vurgulayan Özlü, ”Özellikle sabah vakitleri ve rüzgarlı havalarda ev içinde kalmalı, pencere ve kapıları kapalı tutmalı, çamaşırları ev içinde kurutmalı, dışarıdan içeriye gelince giysileri değiştirip duş almalı, gerekli hallerde maske, gözlük veya hava filtreleri kullanmalıdır” dedi.
Prof. Dr. Özlü, günümüzde alerjik hastalıkların teşhis ve tedavisiyle ilgili büyük gelişmeler olduğuna da işaret ederek, şunları söyledi:
”Kişinin alerjik bünyeye sahip olup olmadığı, alerjisinin neyle ilişkili olduğu, alerjik hastalığının hangi organda yerleştiği ve ağırlığı kolayca ölçülebilmektedir. Doğru bir teşhis sonrasında, kişinin duyarlı olduğu alerjenleri tanıyıp bunlardan kaçınması en iyi yaklaşımdır. Bu mümkün olmadığında alerjik reaksiyonları önleyip, kontrol altına alan, şiddeti azaltan, alerjik yakınmaları gideren, yaşam kalitesini düzelten tedaviler uygulanabilir. Kişinin alerjisine rağmen normal bir hayat sürmesi mümkündür.”