18. Ulusal Kanser Kongresi’ne katılan Prof. Dr. Demir, vücutta sadece kanser hücrelerini izole eden biyolojik tedaviler geliştiğini, akıllı moleküllerin yan etkilerinin kemoterapinin yarattığı tahribata neden olmadığını bildirdi.
ABD’de mart ayında, ilerlemiş böbrek kanseri hastalarının kullanımı için onay alan yeni bir ilacın, tümörün büyümesini veya yaşam süresini 2 kattan fazla uzattığını belirten Demir, ilk kez bir kanser türünde kemoterapi kullanmadan 2 basamak tedavinin etkinliğinin kanıtlandığını vurguladı.
“Kemoterapi sadece hızlı büyüyen hücreleri yok etmeye çalışan zehirlerdir” diyen Demir, kemoterapi tedavisinin kanser hücresi ile normal hücre arasında ayrım yapmadan vücutta hızlı büyüyen tüm hücrelere etki yaptığını vurguladı. Demir, şunları söyledi:
“Hedefli tedaviler, sadece kanser hücrelerinde açık bulunan ya da aşırı derecede çalışan bir takım hedefleri bulup izole olarak hücreleri yok edebiliyorlar. Bu nedenle, kemoterapinin saç dökülmesi, mide bulantısı, ağız yarası, ishal gibi şikayetlerinin hiçbirine yok açmıyorlar. Hedefli tedaviler böbrek, meme, kalın bağırsak, karaciğer, pankreas ve lenf bezi kanserlerinin tedavilerinin bazılarında kemoterapiyle, bazılarında da tek olarak çok önemli bir seçenek oluşturuyor.”
Prof. Dr. Demir, hedefe yönelik tedavide kullanılan ilaçların yüzde 50’sinin Türkiye’de Sağlık Bakanlığınca onaylandığını ve piyasada bulunduğunu, yüzde 20’sinin de Bakanlıktan alınan özel izinle yurt dışından getirilebildiğini kaydetti.
Hedefe yönelik tedavinin, kanser tedavisinde yepyeni bir yaklaşımı beraberinde getirdiğini belirten Prof. Dr. Demir, “Bu ilaçlar hastayı tam olarak şifaya kavuşturmuyor ama tansiyon, kalp yetmezliği, diyabet gibi hastanın uzun yıllar hastalıkla beraber yaşamasını sağlıyor” diye konuştu.