Aids Tablosu
Kaposi sarkomu nedir?
Deri kanserini andıran bir kanser türüdür. Gerçekte deri altındaki kılcal damarların deforme olması sonucu kahverengi-mor alanlar oluşarak bu görünümü kazanırlar. Bunları küçük kanamaların meydana getireceği morluklarla karıştırmamak gerekir. Kaposi sarkomu tek bir yerde belirebilir veya bütün deriyi, ağız mukozasını, sindirim organlarından genital (cinsel) organlara kadar heryeri kapsayacak şekilde yayılma gösterebilir, (disseminasyon)
AİDS tablosunda hangi nörolojik ve psikolojik belirtiler görülür?
Bu durum beyin hücrelerinin AİDS virüsleri tarafından ne ölçüde tutulduğu ve zarara uğratıldığı ile ilişkilidir. AİDS hastalarının bir kısmının görme ile ilgili şikayetleri vardır; görme yeteneğini kaybedenler olabilmektedir içlerinde. Kontsantrasyon bozukluğu, dikkat dağınıklığı, ağrılar ve uyum bozukluğu da yakınmalar arasındadır.
AİDS’Ii bir kişi ne kadar yaşayabilir?
Kesin bir süreden söz edilemez. Hastalık bütün belirtileriyle ortaya çıktıktan sonra yaşam süresi hastalığın gidişine, ortaya çıkan enfeksiyonlarla mücadeleye bağlıdır. Pek çok AİDS hastası üç ila beş yıl içinde fırsatçı enfeksiyonlar nedeniyle yaşamını yitirmektedirler.
AİDS hastaları sürekli hastanede mi kalmalıdırlar?
Hayır. Hastalar ancak tanı için, ya da durumları yoğun bakım gerektirecek ölçüde ağırlaştığında hastanede yatarlar.
AİDS hastası evde bakılabilir mi?
Evet. Hastanın durumu ağırlaşmadığı sürece onu alıştığı çevreden ayırmamak gerekir. Bakımlarını üstlenecek akraba ya da arkadaşları yoksa dış yardımlarla bakımları evde sürdürülmelidir.
AİDS hastalığını iyileştirmek için bir yol yok mudur?
Bugün için hayır. Dünyadaki pek çok laboratuar, firmalar, enstitüler bu konuda araştırmalar yapmaktadırlar. Yine pek çok ilaç kötü durumdaki hastalar üzerinde denenmiştir. Az sayıda ilacın immün sistemi güçlendirici, hastanın genel durumunu kısmi olarak düzeltici etkisi görülmüştür. Ama henüz AİDS hastasının vücut savunma gücünü sürekli olarak düzelten, sağlıklı haline geri döndürebilen bir ilaç veya tedavi yöntemi bulunamamıştır.
İyileştirme için denenen yöntemler nelerdir?
En ümit verici tedavi Azidotimidin “AZT” ile elde edilen başarılardır. Bazı durumlarda Interferon ile de başarılı sonuçlar elde edilmesine karşın ilacın hastalığa etki mekanizması tam olarak aydınlatılamamıştır.
Tedavide karşılaşılan sorunlar nelerdir?
Çok şey vadeden ilaçları yeterince kullanıma sokamamanın nedenleri bunların büyük miktarlarda üretilmelerinin henüz mümkün olmaması, ya da tedavinin böbreklere, karaciğere veya kanın akışkanlığına zarar veren ağır yan etkileri nedeniyle kesilmesinin gerekmesidir. Bu arada oldukça az bir dozla aynı tedavi başarısına ulaşılması mümkün olmuştur, bu tedavide belirgin ölçüde daha az yan etkiyle karşılaşılmıştır. Bugüne kadar çok şey vadeden, olabildiğince daha az ağır yan etkiye sahip AZT ve Dideoxycytidin DDC’nin daha geliştirilmeleri ümit ışığı teşkil edecektir.
AİDS tablosunda tipik olarak karşılaşılan hastalıklardan bazılarının tedavi olanağı var mıdır?
Evet. AlDS’de rastlanan ağır hastalıklarda da tedavi ile olumlu sonuçlar elde edilebilir. Burada doktorun beliren hastalığı ve etkenini kesin olarak belirleyebilmesi önemlidir. Örneğin hasta ağır bir ishal geçirirken etkenin amipler mi, yoksa kryptosporidler mi olduğu ayırdedilerek tedaviye yönelmek önemlidir. Doğru ilacın seçimi böyle mümkün olur, bu da tedavide başarıyı etkiler.
AlDS’de rastlanan tehlikeli akciğer enfeksiyonundan korunulabilir mi?
Evet. Yeni bir ilaç olan “Pentamidin”, savunma sistemi güçsüzleşmiş kişilerde bu özel akciğer enfeksiyonunu önlemede önemli bir ilaçtır. İlaç inhalasyon yoluyla kullanılır ve bir şekliyle evde de uygulanabilir. Sistemli doktor kontrolü yine de zorunludur.
Kaposi sarkomu tedavisi için ne yapılabilmektedir?
Kaposi sarkomu, kanserli nodüller, kanser lekeleri laser kullanımı ve çeşitli ilaçlarla iyileştirilebilmektedir. AİDS hastaları bu oluşumları daha çok elde veya yüzde ortaya çıktıklarında farkederler. İri bir bende olduğu gibi estetik nedenle de cerrahi olarak ortadan kaldırılabilirler.
AİDS etkenine karşı aşı ne zaman bulunacak?
Bu soruya kimsenin şimdilik kesin bir yanıt vermesi mümkün değil. AİDS’e karşı vücudu bağışıklayacak madde pek çok bilimadamınca önemli miktarda paralar harcanarak araştırılmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü WHO böyle bir madde bulunduğunda derhal uygulamaya konabilmesi için önündeki bürokrasi ve organizasyon engellerini bertaraf etme çabasındadır. Kim, nerede ve ne zaman bu buluşu gerçekleştirecek? Şimdi yapabileceğimiz yalnızca beklemek ve kendimizi bulaşma tehlikesinden korumaya çalışmak.
Pek çok aşı var. Çağın vebasına karşı aşı üretmek neden bu kadar zor?
Zorluk hastalık etkeninin çok sinsi özellikler taşımasından kaynaklanmaktadır. AİDS virüsü (HIV) dış kabuğunu sık sık değiştirmekte, bu kabuğu oluşturan protein yapıtaşlarına tıpkı sürekli renk değiştiren bir bukalemun gibi yeni düzenlemeler kazandırmaktadır. Bu özellikleri ile AİDS virüsüne benzemektedir. Elbetteki AİDS virüsü grip virüsüyle kıyaslanamayacak ölçüde tehlikelidir.
AİDS etkenini yakalayacak antikorun onun değişmez bölgelerini tanıması, böylelikle ona yönelebilmesi gerekmektedir. AİDS virüsünün ortak özelliği olan protein yapıtaşı bulunmadan böyle bir aşı üretmek mümkün olamamaktadır. Bu araştırmalar çok uzun sürebilir. Bu nedenle bu çalışmalara paralel olarak başka düşünceler geliştirilmektedir: Virüsün hücrelere girişini önlemek için hücre zarlarındaki delikleri tıkamak amaçlanmaktadır. Böylelikle etkenin üreme olanağı engellenmek istenmektedir.
AİDS, veba, kolera veya tüberkülozla kıyaslanabilir mi?
Hayır. AİDS’le kıyaslandığında bu bulaşıcı hastalıklardan güvenli korunma yolları bulunmaktadır. Veba ve tüberküloz mikrobu havadan solunum yoluyla da alınabilir. Kimse hasta bir kişinin öksürmesini, hapşırmasını ya da yanlızca konuşmasını engelleyemez. Kolera etkeni dışkı ile dışarı atılır. Kötü hijyen şartlarında bu etken sulara karışabilir. Kimsenin musluktan akan suda kolera etkeni olup olmadığını kontrol etme olanağı yoktur. İçme suyu mikroplu olduğunda kişinin kendisini koleradan koruması olası değildir. AİDS etkeni tüberküloz ve vebada olduğu gibi damlacık enfeksiyonu ile veya kolerada olduğu gibi içme suyu yoluyla vücuda girmemektedir. AİDS virüsü ancak kana karıştığında hastalık etkeni fonksiyonunu kazanır. Bu da korunmasız cinsel ilişki, uyuşturucu bağımlılarının ortak enjektör kullanımı ve test edilmemiş kan ürünlerinin kullanımı ile mümkündür. 1985 sonbaharından itibaren bütün konserve kanlar test edildiğinden bu bulaştırma yolu önlenmiştir. Seksüel yoldan ya da kullanılmış enjektörler yoluyla mikrobu almaktan kendimizi korumalıyız.